Herkesin her şey olduğu bir çağda mektup yazmak her ne kadar zor olsa da, sözcüğe yanaşan heceye bir sığınak olabiliriz pekâlâ.
Baskın olma ve bilinçsiz bir kolaycılıkla canlılığı ufalayan klavye histerisini terk edip, satırlarla yüzleşmek…
Her şeye kuşkulu bir düşünce, bir üzüntü anı, bir kuruntu silsilesi neleri yazsa mutlu olur ki?
Yüklemin özneye kattığı o geçişkenlikle, yıllar öncesine uzansa.
Evrenin ve özellikle insanın patikasına iliştirilen bir yolculuk hikâyesi gibi, canlıyı duygularıyla irdeleyen, kendi olduğu için alkışlayan, yücelten; kıran, birleştiren bir yapboz veya cılız adımları usulca nakışlayan bir zanaatkârın düşüne dokunsam.
Bir Pandemi döneminden yazmak… Covid19 isimli bir virüsün sınadığı bir dönemden.
Eve kapananlar,
Kapanamayıp çalışmak zorunda olanlar
Çocuk işçiler,
Göçmenler…
Dünya genelinde salgının ne kadar süreceği üzerine sunum yapanlar ve yazgısı değişmeyen canlılar…
İşçiler için hiçbir şey değişmedi
Renginden dolayı dışlanan insanlar için…
Yoksullar için hiçbir şey değişmedi.
Çocuk işçiler,
Afrika ve çocuk ölümleri özellikle…
Ve elbette gezegenin doymak bilmeyen öteki yanı…
Ormanların tahribi,
Bilinçsiz avlanmayla denizlerin yoksullaştırılması
Ağaç katliamı
Ve betonlaşmaya terk edilen devasa şehirler.
Her şeye kuşkulu bir düşünce, bir üzüntü anı, bir kuruntu silsilesi neleri yazsa mutlu olur ki?
Kadın cinayetlerinin azaldığını işitsek ve yazsak…
Cinsel istismarın olmadığını yazsak
Çocuk işçiliğinin en aza düştüğünü hatta hiç olmadığını
İşsizliğin olmadığını…
Canlılığın ve doğanın tahrip edilmediğini
Şiddetin ve göçün yaşanmadığını
Her şeye kuşkulu bir düşünce, bir üzüntü anı, bir kuruntu silsilesi neleri yazsa mutlu olur?
Sanal medyanın insan zihnini kırpmadığını,
Klavye tuşlarının şiddete bulaşmadığını,
Cümlelerin insan onurunu sarsmadığı bir gelişmişliği yazsam…
Evrenin ve özellikle insanın patikasına iliştirilen bir yolculuk hikâyesi gibi, canlıyı duygularıyla irdeleyen, kendi olduğu için alkışlayan, yücelten; birleştiren bir yapboz veya cılız adımları usulca nakışlayan bir zanaatkârın düşüne dokunsam.
Murad DEMİRKOL