Geleceğimiz İçin; Yüksek Katılım ve Oya Sahip Çıkma….

Pazar günü, yaklaşık 53 milyonu aşkın seçmen sandık başına giderek oylarını kullanmak suretiyle ülkenin geleceğini belirleyecek. Kullanılacak oylar sadece ülkenin geleceğini belirlemek için değil, aynı zamanda önümüzdeki uzunca bir süreç için yıllardır uygulanmakta olan güçlü bir parlamenter rejime yeniden dönülüp dönülmeyeceğini de belirleyecektir. Bu nedenle 24 Haziran seçimlerinin ülkenin geleceğinin şekillenmesi, sadece bizlerin değil, çocuklarımızın, […]

Pazar günü, yaklaşık 53 milyonu aşkın seçmen sandık başına giderek oylarını kullanmak suretiyle ülkenin geleceğini belirleyecek.

Kullanılacak oylar sadece ülkenin geleceğini belirlemek için değil, aynı zamanda önümüzdeki uzunca bir süreç için yıllardır uygulanmakta olan güçlü bir parlamenter rejime yeniden dönülüp dönülmeyeceğini de belirleyecektir.

Bu nedenle 24 Haziran seçimlerinin ülkenin geleceğinin şekillenmesi, sadece bizlerin değil, çocuklarımızın, torunlarımızın özgürlükçü ve çoğulcu demokrasinin tüm kurum ve kurallarının egemen olduğu bir ortam içerisinde mutlu bir yaşam sürebilmelerinin sağlanıp sağlanmamasını da belirleyecektir.

Ülkenin dört bir yanından esmeye başlayan değişim rüzgârları, gücünü giderek arttırmak suretiyle 24 Haziran’a doğru hızla yaklaşmaktadır.

Bu değişim rüzgârını etkisiz hale getirebilmenin, önünü kesebilmenin, olumlu gelişmeleri olumsuza çevirebilmenin zor ve hatta imkânsız olacağı gelişmelerden görülüp anlaşılmaktadır.

Yaklaşık 16 yıldır tek başına iktidarda bulunan AKP ve ona destek veren MHP’nin oluşturduğu Cumhur ittifakının her geçen gün daha büyük bir telaş ve tedirginlik içerisinde olduğu, söz ve eylemlerden görülmektedir.

Öyle ki neredeyse pili bitmiş kişilerin, yâda siyasi oluşumların desteğine muhtaç bir duruma gelindiğini gelişmeler göstermektedir. Örneğin İstanbul’daki yeni kapı mitinginde dönemini çoktan tamamlamış, partisini tarihi sayfalarına gömmüş bulunan Tansu Çiller’den medet umulması gibi. Cumhur ittifakında durum bu doğrultudadır.

Buna karşılık millet ittifakını oluşturan partilere karşı kamuoyunun desteği her geçen gün biraz daha artmaktadır.

Herşeyin demokrasinin kuralları içerisinde cereyan etmesi halinde, 24 Haziran seçimlerinden muhalefet cephesinin parlamentoda çoğunluğu sağlayacağı, Cumhurbaşkanı seçiminin ise büyük bir olasılıkla ikinci tura kalacağı net bir şekilde görülüp anlaşılmaktadır.

Bunun içinde özellikle muhalefet kanadını oluşturan siyasi partilerin ve bu partilere destek veren seçmenlerin bazı hususlara dikkat etmesi, özen göstermesi gerekmektedir.

Öncelikle seçmenlerin kendileri ile birlikte en az bir seçmeni oy kullanmak için sandık başına götürmeye ikna etmesi gerekir. Yani seçime katılım ne kadar çok yüksek olursa seçmenin iradesi de o kadar doğru bir şekilde sandığa yansımış olur.

Yine seçmenlerin kullandıkları oya sahip çıkmaları gerekir. Sadece oyumu kullandım ve benim görevim burada bitti anlayışı ile hareket edilmemelidir. Sandığa atılan oyların sandıktan da aynı şekilde seçmen iradesine uygun olarak çıkması sağlanmalı ve bunun için de gereken özen gösterilmelidir.

Bunlara ek olarakta yapılacak oy sayımı ile birleştirme tutanağının, yine seçmen iradesini aynen yansıtmasını sağlayacak bir şekilde yasalara uygun olarak düzenlenip düzenlenmediği kontrol edilmeli, sandık görevlileri tarafından düzenlenecek olan ıslak imzalı tutanaklar alınarak ilgili yerlere salimen ulaştırılmalıdır.

İşte bunlar yapıldığı takdirde, 24 Haziran seçim sonuçları hiçbir itiraza mahal bırakmayacak şekilde herkes tarafından kabul görecektir.

Sık sık yazdığımız ve hatırlattığımız hususu son bir kere hatırlatmakta yarar görüyoruz: 24 Haziran’da sadece milletvekilleri ve Cumhurbaşkanı seçimi yapılmayacaktır. Aynı zamanda tek adam yönetimini oluşturacak olan başkanlık sistemi ile güçlü bir parlamenter sistemden hangisinin tercih edileceği de sanki bir referandummuş gibi oylanacaktır.

Seçmenin sandık başına bu duygularla gitmesi gerekir. Seçmen her türlü kişisel beklentiyi, hırsı, öfkeyi, nefret duygularını ötelemek suretiyle sadece ve sadece ülke yararı ve geleceğini ön planda tutarak oyunu kullanmalı, ülkenin esenliğe çıkması için kendine düşeni yapmalıdır.

Gelecek nesillere onurlu bir şekilde hesap verebilmek için, içinde bulunulan durumun ve tehlikenin farkına vararak hareket edilmelidir. Aksi düşünceyle hareket edilirse Montesquieu’nun dediği gibi: “Her toplum layık olduğu şekilde yönetilir” anlayışı bir kez daha gerçekleşmiş olur. Bununda sorumlusu buna neden olanlardır.

Beklentimiz gerek seçimlerin, gerekse seçim sonuçlarının sakin bir şekilde geçmesi ve karşılanmasıdır. Bu ülke 81 milyonundur. Herkesin bu bilinçle hareket etmesi gerekliliğini hatırlatıyor ve huzurlu bir seçim olmasını diliyor ve bekliyoruz…

nabiinal@hotmail.com

Exit mobile version