Genco Erkal… Muhtemelen birçokları bu ismi duymuştur. 1938 doğumlu, 83 yaşında. Müthiş bir yetenek, müthiş bir tiyatrocu. Son derece onurlu, çizgisi olan, dimdik durmuş bir insan, gerçek bir sanatçı. İstanbul’da iken birçok kez oyunlarına giderdim. Hatta birkaç kez Antakya’da da yakaladım, burada da gittim. İlk kez İstanbul’da, Enka’da izlemiştim. Toplamda yaklaşık 10-15 kez Genco Erkal tiyatrosu izlemişimdir. İzlemeyenlere mutlaka tiyatroda izlemelerini, fakat şu aşamada da en azından Youtube’dan videolarını ve kesinlikle Enver Aysever’in programına Tülay Günal ile beraber katıldıkları yayını izlemenizi tavsiye ederim. Bir de tabii, “Nazım Orotoryosu’nu”… Bunu da özel olarak Ankara’da Bilkent Üniversitesi’nin Salonu’nda izlemeye gitmiştim. Günü birlik bir Ankara seyahatiydi, sırf Genco Erkal ve Fazıl Say’ı beraber izlemeyebilmek için. Bu konser, yarım saat geç başladı. Çünkü salona bir baktık, Kemal Kılıçdaroğlu geldi ve insanlar dakikalarca Kemal Kılıçdaroğlu’nu alkışladı, fotoğraflar çekildi. Kılıçdaroğlu, salonun orta bölümlerinden bir yerde konseri izledi.
Genco Erkal kimdir? Buna cevap vermek haddime değildir ama… Genco Erkal, her şeyden önce vatansever bir insandır. Politik tiyatro yapar, iktidarı hemen her dönem eleştirir, fakat bunu akıl ile ve her zaman seviyeyi koruyarak iletir. Ve ülkemizin en önemli sanatçısıdır, fakat maalesef değeri gerektiği kadar bilinmez. “Ben, tiyatrocuyum. O yüzden televizyon dizilerinde yer almam doğru olmaz” der. Tahminim, bu şekilde yüzlerce projeyi ve milyonlarca doları elinin tersiyle itmiştir.
Ha bir de… Genco Erkal demek, Nazım Hikmet demektir, Bertolt Brecht demektir, Aziz Nesin demektir. Madımak Katliamı’nı, Can Yücel’i anlatandır. Muhteşem oyunlar üreten “Dostlar Tiyatrosu’nun” kurucusudur.
Bunlar, benim ilk aklıma gelenler, mırıldanabildiklerimdir. Aslına bakarsanız, saydıklarım okyanusta bir damla. Bunun farkındayım, fakat aklıma ancak bunlar gelebildi. Okurların da affına sığınırım.
Twitter hesabından 2016’da yaptığı 7 paylaşım yüzünden, hakkında “Cumhurbaşkanına hakaret” nedeniyle soruşturma açılmış.
Bu konuyla ilgili 2 başlık ile yorum yapmak isterim. Öncelikle, madem ki bir suç şüphesi mevcut, neden bu süreç için 5 yıl beklenmiş? Tweet tarihi 2016, soruşturma ise 2021. Bu demektir ki, ifade özgürlüğü gerçekten baskı altında ve yarın da önünüze 5 yıl önceki bir tweetin “suç şüphesiyle” gelmeyeceğinin bir garantisi yoktur.
İkinci başlık ise daha hukuki. AİHM’in binlerce kararı mevcuttur, ifade özgürlüğü konusunda. En güncellerinden biri de Kılıçdaroğlu kararıdır. Google’a “AİHM Kılıçdaroğlu kararı” yazıldığında hemen karşınıza çıkacaktır. Bu kararda da AİHM, ifade özgürlüğü konusunda çizilmesi gereken çerçeveyi, diğer kararlarında da olduğu gibi net bir şekilde belirtmiştir.
Fakat maalesef hala bu konunun uygulamasında sorunlar yaşamaktayız. İfade özgürlüğü, anayasal hakkın çok daha ötesinde bir terimdir. İfade özgürlüğü, kişilerin ve kurumların demokratikleşme seviyesini, gelişmişliğini, ekonomik kalkınmasını gösteren bir terimdir. “Ülkemizde, ifade özgürlüğü ile ilgili hiçbir sorun yok” demek, gerçeklere sırt dönmektir.
Eğer ekonomimizi şahlandırmak, enflasyonu ve dövizi düşürmek istiyorsak, işe ilk önce ifade özgürlüğü başlığından başlamamız gerekir. Yargı reformunun da, ekonomi paketlerinin de, adalete olan güvenin de özü, ifade özgürlüğüdür.
bekir.atahan@atahanhukuk.com