Ülkenin genel görünümü hiçte iyi değil. Olumsuz gelişmeler birbirini kovalıyor. Bu nedenle içinde bulunduğumuz duruma şöyle bir göz atmakta yarar görüyoruz…
***
Terör can yakmaya devam ediyor. Şehit ve gazi haberleri birbiri peşi sıra geliyor. Ocaklar yıkılıyor, yürekler dağlanıyor. Teröre lanet çığlıkları giderek daha yüksek bir sesle ülke genelinde yankılanmaya devam ediyor. Terörün bir an evvel sonunun gelmesi, terör bataklığının kurutulabilmesi için mümkün olanın tez elden yapılması yolundaki istekler yüksek sesle dile getiriliyor. Ama ne yazık ki insanlıktan nasibini almamış terörist grupların alçak saldırıları zaman zaman ülkenin yasa bürünmesine neden olmaya devam ediyor ….
***
Sıcak hava yurdun dört bir yanını kasıp kavuruyor. Neredeyse nefes almak bile imkansız. Bir yandan kavurucu sıcaklar, öte yandan şiddetli yağışlar, sel, fırtına , çakıltaşı büyüklüğünde dolu yağışı. Yani doğal afetin her türlüsü bu yaz ayları içerisinde yaşanıyor. Bunun nedenini araştırıp önlemini alma yerine, dünyanın başka ülkelerinde de havalar sıcak geçiyor, doğal afetler yaşanıyor denmek suretiyle gün kurtarılmaya çalışılıyor.
Oysa ki dere yataklarını, verimli tarım alanlarını, meraları imara açmak , buralardan rant sağlama suretiyle doğal afetlerin oluşmasına neden olunduğu bir türlü hatıra getirilmiyor.Aksine büyük bir aymazlık içerisine girilmek suretiyle daha çok olumsuz koşulların oluşması için kıyıda köşede kalmış bulunan yeşil alanların imara açılması, ormanlardaki ağaçların kesilmesi, dere yataklarından kalanların ranta kurban edilmesi suretiyle koşulların dahada ağırlaşmasına neden olunuyor.
Böyle yapılınca, doğanın dengesi ile oynanınca, doğada intikamını ya kavurucu sıcaklar yada sel ,hortum, tsunami, çakıl büyüklüğünde dolu şeklinde gösteriyor…
***
Ülkemiz deprem kuşağı üzerinde bulunuyor. Marmara depreminin üzerinden 18 yıl geçti. Yakın bir gelecekte yeni bir deprem felaketi ile karşı karşıya kalınmasının söz konusu olabileceği uzamanlar tarafından dile getiriliyor. Böyle bir tehlike mevcut iken, kentsel dönüşüm adı altında bina kat sayılarının arttırılması, binaların kullanım alanlarının genişletilmesi, cadde ve sokakların daraltılması suretiyle olası bir depremde daha büyük felaketlerle karşı karşıya kalınması gibi bir durumun ortaya çıkabileceği, konunun uzmanları tarafından dile getirildiği, bu konuda gereken uyarılar yapıldığı halde, ne yazık ki herkes bildiğini okumaya devam ediyor…
***
Ekonomik verileri açıklayan istatistik bilgiler iç ve dış açığın giderek arttığını, özel ve kamu sektöründeki dış borç yükünün artmakta olduğunu ortaya koymaktadır.
OECD nin açıkladığı istatistiğe göre, Türkiye refah düzeyinde (sıfır) puanla sonuncu (!)…
Buna rağmen sanki her şey güllük gülistanlıkmış gibi, umursamaz bir tutum içersinde günü kurtarma yolunda palyatif tedbirler alma yoluna gidiliyor…
Oysaki görünen köyün kılavuz istemeyeceği gibi, dünyadaki gelişmeler göz önünde tutulduğunda, ülkemizinde bir ekonomik krizle karşı karşıya kalabileceğinin işaretlerinin görülmesine rağmen hiçbir şey olmayacakmış gibi davranılıyor…
***
Suriye de teröristler sınırlarımızın hemen ötesinde, burnumuzun dibinde cirit atıyorlar. Emperyalist devletlerin aralarında varacakları anlaşma sonunda o yerleşim birimleri teröristlerden temizlenmeye kalkışıldığında, ülkemiz için ne denli tehlikelerin oluşabileceği gün gibi aşikârdır.
Bunun ötesinde ABD ile kuzey kore arasındaki restleşme dünya kamuoyunda endişe ile karşılanmakta ve 3. dünya savaşı kapıda mı sorularının sorulmasına neden olmaktadır…..
***
Bunlar, içinde bulunulan durumdan birkaç örnek. Bunları çoğaltmak elbette ki mümkün. Durum böyle iken, siyaset sahnesinde hiçbir sorunumuz yokmuş gibi bir hava içerisinde kişisel beklentiler ve hesaplar yapılmak suretiyle karşılıklı bir atışma, sertleşme ve restleşme yaşanıyor.
Sonunun nereye varacağını düşünmeden, hesabı kitabı yapılmadan böylesi restleşmeler ve sertleşmeler, bilinmelidir ki ülke geleceği açısından çok büyük zararların ve tehlikelerin oluşmasına neden olabilecektir.
Bu nedenle herkes aklıselimin gösterdiği yolda hareket etmenin ve sağduyulu davranmanın bir yurttaşlık borcu olduğu bilincine varmalı ve kendine düşeni yapmalıdır.
Bizden hatırlatması…
nabiinal@hotmail.com