Gezi, Balçıkla Sıvanamaz!

Hatay Eğitim İş Yönetimi GEZİ’ye sahip çıktı Eğitim İş Hatay Şubesi Yönetimi bir açıklama yaparak, hafta içinde sonucu açıklanan Gezi Davası’na ilişkin olarak, Gezi direnişinin, milyonların özgürlük talebinin vücut bulmuş hali olduğunu dile getirdi. Hatay Eğitim İş Yönetim Kurulu açıklaması şöyle: “Gezi direnişinden adeta intikam almak için açılan Gezi Davası, karar duruşmasında verilen ağır ve […]

Hatay Eğitim İş Yönetimi GEZİ’ye sahip çıktı

Eğitim İş Hatay Şubesi Yönetimi bir açıklama yaparak, hafta içinde sonucu açıklanan Gezi Davası’na ilişkin olarak, Gezi direnişinin, milyonların özgürlük talebinin vücut bulmuş hali olduğunu dile getirdi.

Hatay Eğitim İş Yönetim Kurulu açıklaması şöyle:

“Gezi direnişinden adeta intikam almak için açılan Gezi Davası, karar duruşmasında verilen ağır ve haksız cezalarla, Türkiye Cumhuriyeti tarihine, vicdan ve evrensel hukuk ilkeleri nazarında bir utanç vesikası olarak kazınmıştır.

Mahkeme heyetinden bir üye hakimin, AKP’nin eski vekil aday adayı olduğu, akıl almaz suçlamaların havada uçuştuğu davada 1100 günü aşkındır tutuklu bulunan Osman Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet, tutuksuz ‘sanıklar’ Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi ve Can Atalay hakkında ise 18 yıl hapis cezası ve tutuklama kararı verilmesi, kamuoyu vicdanında kapanmaz bir yara açmıştır. Kuşkusuz, davada verilen bu karar, hikmetinden sual olunmayacağını varsayarken, karşısına çıkan özgürlük isyanından hesap sormak isteyen iktidarın içine su serpme ve halktan gelecek olası özgürlük taleplerine göz dağı verme amacı da taşımaktadır.

Her zaman demokrasiden, özgürlüklerden yana Eğitim-İş olarak altını çiziyoruz…

Gezi Direnişi, ülkede kurulmaya çalışılan otoriter rejime, kalıcılaştırılmak istenen baskıcı ve faşizan mevsime ‘hayır!’ diyen milyonların var ettiği barışçıl bir halk direnişiydi. Gezi, rakamları küçültmeyi bir hüner olarak edinen iktidarın İçişleri Bakanlığı’na göre bile, ülkenin yarısının katıldığı bir demokratikleşme çağrısıydı. Bu gerçeği, yıllardır atılan iftiralar gibi, bu talihsiz mahkeme kararı da değiştiremeyecek.

Soruşturmayı, FETÖ’nün kritik savcılarından Muammer Akkaş’ın başlatmış olması, tanık polislerin FETÖ ile iltisaklı olduğunun ortaya çıkması da, bu kara hukuk tiyatrosunun perde arkası olmuştur. Bu Aziz Nesin’lik yargılama hikayesinde, FETÖ’nün bıraktığı yerden mevcut mahkeme devam etmiş ve koskoca bir halk direnişini, 16 kişinin gayretiyle, komplo teorilerine bağlayarak tanımlamıştır.

Tanınmış sanıklardan birisi için iddianameye, ‘cep telefonundan Türkiye’nin bölünmüş haritası’ çıktı notunun düşülmesi ve bu haritanın da aslında akademide hala okutulan bir ders kitabındaki Türkiye’nin barındırdığı arı türlerini gösteren bir harita olması, neredeyse tüm yargılamanın özetidir.

Gezi ile ilgili yürütülmesi gereken tek yargılama, sadece ülkesinde özgürlük isterken can veren gençlerimiz, gözünü kaybeden yurttaşlarımız ile ilgili olmalı, o yargılamada orantısız şiddeti azmettirenlere, ‘o hukuksuz emirleri nasıl verdin? O canlara nasıl kıydın?’ diye sorulmalıdır.

Gezi Davası’nda verilen kararları kınıyoruz! Vicdanen kabul etmiyoruz! Sanıklar için özgürlük, ülkemiz için adalet istiyoruz! Daha önce söylemiştik, yine söylüyoruz! Gezi halktır, halk yargılanamaz! Gezi, balçıkla sıvanamaz!” -Cemil Yıldız-

Exit mobile version