“… Biliyor musunuz ki ben şimdi, bir zamanlar kendi kendime mutlu olduğum o yerleri hatırlamayı ve belli bir süre ziyaret etmeyi seviyorum, geri dönüşsüz bir biçimde geçmiş olanın ahengiyle kendi şimdimi inşa etmeyi seviyorum ve sık sık gölge gibi, ıssız ve amaçsız, şefik ve hüzünlü geziyorum… “
F. Dostoyevski (Beyaz Geceler)
Bayrama sayılı günler kala anne babamızın bize aldığı o kıyafetlerin sevinci aklımızdan çıkmayacak kadar kalıcıdır. Peki ya bu bayrama yeni kıyafetlerle girme hayalini gerçekleştiremeyenler…
Bir bayram coşkusuyla, heyecanlı heyecanlı , konuşuyordum, anlatıyordum. Zaman diyordum, ne çabuk geçiyormuş. Oysa ki, bir insanın yaşadığı acıda zaman dururdu. Hiç bitmeyecek gibi gelirdi, o içimizi yakan ateş. Tam kahkalar atılacakken ansızın sevdiklerimizin ölümleri ile gülmek üzere olan yanaklarımız gerilirdi. Felçli gibi olurduk. Ne güldüğümüz belli olurdu ne de ağladığımız. Günahlarımızı tek, sevaplarımızı herkesle yaşardık. Anlatırdık da anlatırdık…
Bazen herkes birlikte konuşur, kimse kimseyi dinlemeden. Bazen de sadece biri konuşur, diğerlerini yok sayarak. Bazen de kimse konuşmazdı, matem evi gibi.
Sokaktan bir ses yükselse, kulak kesilirdik sessizce. Merak ve hayret! duygusunu yitirmeyle yüz yüze kalmış küçücük evrenimizde, yine de meraklıydık, önemli önemsiz her sese.
Yine bir gün sokaktan geçen adam, isyanını, öfkesini, yüksek sesle haykırıyordu:
“Biz gerçekten yokuz. Görmüyor musunuz, yokuz işte. Kimse bizim farkımızda değil, görmüyorlar, duymuyorlar, birbirimize göre var olmamız hiçbir anlam ifade etmiyor, bu dünyaya göre yokuz.”
Sarhoştur dedi içimizde biri. Bir diğeri, kimbilir kim/kime ne yapmıştır? Öteki, sessiz sessiz sadece adama baktı, derin derin iç çekerek.
Uzun bir aradan sonra…
Yine bir gün, bir bayram coşkusuyla, heyecanlı heyecanlı , konuşuyordum, anlatıyordum.
Fakat etrafta hiç ses yoktu.
Gözlerimin kapalı olduğunu farkettim,
Açtığımda gördüm ki, gölgeler toplanmış etrafıma.
Ben de gölgemi bırakıp gittim!
BU HAFTAKİ TAVSİYEM: ” BAYRAMDA, YAŞLI VE ÇOCUKLARA EL UZATALIM!”
YORUMLAR