1000 mi? Belki 1500! Hatta daha fazla… Kaç yaşında olduğuna dair kesin bir rakam yok elimizde, ama… Ona dair kesin olarak söyleyebileceğimiz bir kaç şey var! Yalnız, kimsesiz, çaresiz, bir başına ve kaderine teslim! 500 rakımlı bir tepenin zirvesinde, tek bir yetkilinin dahi sizi karşılamadığı derin bir sessizlik içinde yürümeye hazır mısınız?
Geçtiğimiz günlerde kamuoyuna yansıyan bir haberde, “Nevşehir’in Çalış beldesinde gün yüzüne çıkarılan, geçmişinin milattan önce 3 binli yıllara uzandığı tahmin edilen yer altı yerleşim alanının turizme kazandırılması hedefleniyor” ifadelerini okuyanlar, Hatay turizmi içinde olup da ‘kentsel turizm çerçevesi’ içinde kendilerine yer bulamayanlar adına tek bir şey sordu… “Yıllardır aynı sorunları ve aynı sorun başlıklarını gündeme getiren bir kent olarak, mevcutların tozunu ne zaman alır ve onları ne zaman gün ışığına çıkartırız?”
….
Evet… Manastır’a uzanan yolun sonunda bizleri bu defa daha iyi bir tablonun bekleyeceği umuduyla ilerlediğimizi itiraf edelim. Ama bu beklentiye karşılık bulamadığımızın altını da özenle çizelim. Zira arabayla ana kapıdan içeriye girdiğimizde, ne bir güvenlik görevlisi ile karşılaştık ne de ‘var olduğu söylenen’ kafeteryaya dair tek bir çalışan! Hiç kimse yoktu. Peki, ilk girişteki tabelada yazan ‘Cafe’ ve ‘Danışma’ işaretlerinin karşılığı neydi? O tabela ne için oradaydı?
Bizleri asıl şaşırtan ise bir uyarı tabelası oldu… Hatay Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü tarafından ‘Değerli Ziyaretçilerimiz’ başlığıyla gelenleri karşılayan uyarı mı? Şöyle:
“Tarihi eserlerimizi ve kültürel mirasımızı BİRLİKTE KORURSAK, bizden sonraki nesillere sağlıklı bir şekilde aktarabiliriz. Bu kapsamda,
-SORULAR!-
Aylardır, ‘Cafe’ ve ‘Danışma’ işaretlerinin karşılığını soran ve cevap arayan turistler ve ziyaretçiler için soralım mı? O halde sorularımız; İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Hatay Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü ve Hatay Valiliği için gelsin!
Sahi, Müze İdaresi’nin, ‘birlikte korumak’ başlığı altında ifade ettiği
-NE SÖYLEDİLER?-
Manastır noktasında durup da, eldekinin kirli ve yalnız hikayesine soru ekleyenlere sıra gelsin ve ardından cevapları da, Hatay 2018-2023 İl Turizm Stratejisi ve Eylem Planı Çalıştayı sırasında oldukça net ve cesur ifadeler (eleştiriler) paylaşan Hatay Valisi Rahmi Doğan’dan bekleyelim! İşte söylenenler…
G.Z. >> Bu ilk gelişim değil, ama açıkçası, burayı biraz daha iyi bulma umuduyla geldim! Yok, değişmemiş! Manastır duvarlarındaki sprey boyalara yenileri eklenmiş. Eskileri temizlemeye ‘kim’ ya da ‘kimler’ çalışmış bilmiyorum, ama hayatımda gördüğüm en acemice temizlik çalışması olmuş bu. Sanki çamaşır suyu ile silmişler de, silik kalmış yazılanlar ve altında gölge kalmış tüm o kelimeler! Bir de her yere çöp kovası yerleştirmişler! Bu kimin fikri bilmiyorum. Berbat bir görsellik! Bir kere bu tür alanlarda insanları tüketime sevk eder, böylesi bu durum!
P.İ. >> Arka planda bir seyir terası var ve manzaraya aşık oldum. Aslında burası rüya gibi bir yer. Düşünün ki, sizi eski bir manastır
S.F. >> Ben ne mi isterdim? Aslında, içeride dağınık şekilde gördüğüm manzarayı kafamın içinde birleştirmeye çalıştım. Şurası koridor, şurada sütunlar var, burada da odalar… Bunun gibi! Ama beceremedim! O yüzden, buraya dair bir kurgusal yapı görseli isterdim. İçeride, bu yapıdan geriye kalanları izleyeceksiniz, diyen bir hazırlık. Maket de olabilir. Bir de, sanki deprem sonrası bir alan burası. Neden bir toparlama yapılmamış? Bir de şu gereksiz otlar temizlense! Etraf biraz
-ÇATLAMALAR!-
Saint Simon Manastırı’nın bazı kısımlarında dikkati çeken çatlamalar ise bu alanı gezenler için de risk oluşturuyor. Yıllar içinde yaşadığı doğal aşınma ve ‘resmi/kurumsal’ ilgisizlik nedeniyle, Manastır’ın sağlam kalan yapı kısımları içinde büyüyen bitkilerin zamanla ‘çatlama’ ve ‘kırılma’ yarattığını söyleyenler, Müze İdaresi’nin ya da İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün buraya yönelik ilgisizliğine bir an önce bir son vermesi gerektiğinde birleşiyor.
Geçtiğimiz günlerde gerçekleşen Hatay 2018-2023 İl Turizm Stratejisi ve Eylem Planı Çalıştayı kapsamında yaptığı konuşmasında, “Bir Gaziantep gibi, ilin sorunları anlamında bir araya gelemiyoruz. Yani ilin bir sorunu var, herkes bu sorunu biliyor, ama çözüm noktasında kimse bir şey yapamıyor. Siyaseti bir kenara bırakıp, ortak hususlarda bir araya gelip bu konuda çalışabilecek bir yapı oluşturmamız lazım. Diğer illerde de benzer örnekler var. Sonuçta bu topraklarda yaşıyoruz. Buranın bir sorunu varsa, bu sizin sorunuz. Buradan ekmek yiyorsunuz. Buradaki sorunlar sizi etkiliyor. Dolayısıyla
Samandağlı İşadamı Ayhan Kara’nın, aynı başlıktaki bir tespiti ile bugüne nokta koyalım…
“İtalyan Profesör Maria Andaloro’nun ifadesiyle… St. Simon Manastırı, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne girecek potansiyelde. Neden olmasın!” -Tamer Yazar-