GÖRÜŞME

Tartışmalı 1 Mayıs’ın sonrasında yapılan Erdoğan-Özel toplantısı gündeme damgasını vurdu dersek yanılmış olmayız. Erdoğan ile Özel’in görüşmeleri iktidar ile muhalefet cephesinin arasındaki buzların erimesine katkı sağladı dersek yalan olmaz. Ama bir sözü de hatırdan uzak tutmamak gerektiğini unutmamamız lazım. Huylu huyundan vaz geçmez. Bunları böylece tespit ettikten sonra gelelim konumuza. Konumuz Erdoğan ile Özel’in görüşmesi […]

Tartışmalı 1 Mayıs’ın sonrasında yapılan Erdoğan-Özel toplantısı gündeme damgasını vurdu
dersek yanılmış olmayız.
Erdoğan ile Özel’in görüşmeleri iktidar ile muhalefet cephesinin arasındaki buzların erimesine katkı
sağladı dersek yalan olmaz.
Ama bir sözü de hatırdan uzak tutmamak gerektiğini unutmamamız lazım.
Huylu huyundan vaz geçmez.
Bunları böylece tespit ettikten sonra gelelim konumuza.
Konumuz Erdoğan ile Özel’in görüşmesi ve görüşmedeki konuşmalar.
Önce bir hususa dikkat çekmek istiyoruz.
Boş koltuk.
Özel boş koltuğa dikkat çekerek, konuşmaktan ve eleştirmekten çekinmediğini ve karşılıklı
görüşmede sözünü esirgemeyeceğini kanıtlamış oldu.
Toplantıya Özgür Özel hemşerimiz Namık Tan’ıda götürmüştü.
Namık Tan’ın götürülmesi bağımsız ve tarafsız Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in
hatırlatmasıyla olmuştur. Bunu anımsatmakta yarar görüyorum.
Karşılıklı görüşme ve konuşmalarda her iki tarafta kendi beklentilerini dile getirdi.
Her iki tarafta dikkatli bir şekilde hareket ederek ipleri ilk görüşmede koparmak istemediklerini
hissettirdiler.
Bilinen ve aksi kanıtlanamayacak bir hususu da belirtmekte yarar görüyoruz.
İktidar kanadının ve dolayısıyla Erdoğan’ın bu görüşmeden beklentisi, ikiden çok seçilebilme
hakkının tanınması yolundaki anayasadaki engeli aşabilmektir.
Bunu açıkça ifade etmese bile satır aralarındaki ifadeleri ile dile getirdiğini görmek gerekir.
Erdoğan ile Özel görüşmesinden hemen sonra Özel ile Kılıçdaroğlu’nun baş başa yedikleri yemek
önemlidir.
Bu yemekte Erdoğan ile Özel’in neler konuştuğu, Özel’den hangi isteklerde bulunduğu ve hangi
taleplerle karşı karşıya kaldığı konuşuldu, tartışıldı ve bir sonuca varıldığı kanısındayız.
İşte bunlar bir araya getirildiğinde, Erdoğan-Özel-Kılıçdaroğlu görüşmeleri, bu durumun neler
getirip neler götürebileceğini net bir şekilde ortaya koyacaktır.
Bunları görerek, bilerek ve anlayarak hareket edildiği taktirde önümüzün aydınlık olacağını görmeli
ve anlamalıyız.
Ama bunları yapmaz sadece karşıdan bir şeyler alabilmeyi düşünerek hareket edersek sonucun
hüsran olabileceğini unutmamak gerekir.
Tüm bunları bir arada düşünüp değerlendirmek suretiyle bir sonuca varmak zorunluluğunu da
akıldan çıkartmamalıyız.
Eğer bunları göz önünde tutmaz isek önümüzün karanlık olabileceğini unutmamalıyız.
Erdoğan-Özel-Kılıçdaroğlu görüşmelerini bu çerçevede değerlendirerek adımlarımızı ona göre
ayarlamalıyız.
Böyle adımlar atıldığı takdirde sonucun hayırlı olacağını tahmin ediyoruz.
Eğer böyle yapmaz ve hayal peşinde koşarsak sonucun hüsran olacağını unutmamalıyız.
Bilinmelidir ki; iktidar kanadının beklentisi anayasada değişiklik yaparak önümüzdeki yıllarda da
başta kalmaktır.
Bizden hatırlatması ve uyarması. Gerisi siyasilere kalmıştır.

Exit mobile version