“Güçlü bir Türkiye” hayalimiz var

Bilecik, 2018’in reformlar yılı olmasını umduklarını dile getirdi TÜSİAD Başkanı hemşerimiz Erol Bilecik, Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği’nin (TKYD) düzenlediği “Kurumsal Yönetimin İtici Gücü: Esneklik ve Dayanıklılık” konulu zirvede yaptığı konuşmada, hayalini kurdukları güçlü bir Türkiye’nin varlığından söz etti ve “Bu güçlü Türkiye’nin, değişimi yakalayan, güçlü kurumlara ihtiyacı var. ‘Değişim yaşam için yalnızca bir gereklilik değil, […]

Bilecik, 2018’in reformlar yılı olmasını umduklarını dile getirdi

TÜSİAD Başkanı hemşerimiz Erol Bilecik, Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği’nin (TKYD) düzenlediği “Kurumsal Yönetimin İtici Gücü: Esneklik ve Dayanıklılık” konulu zirvede yaptığı konuşmada, hayalini kurdukları güçlü bir Türkiye’nin varlığından söz etti ve “Bu güçlü Türkiye’nin, değişimi yakalayan, güçlü kurumlara ihtiyacı var. ‘Değişim yaşam için yalnızca bir gereklilik değil, yaşamın ta kendisidir.’ Şartların her zamankinden daha hızlı bir değişim sürecinde olduğu günümüzde, başarının sırrı, değişimi yönetebilmekte yatıyor. Çünkü değişim, gelişimin yapıtaşıdır. Kurumlarının yönetiminde değişimi gerçekleştirebilen ülkeler, uluslararası rekabette ayakta kalacak. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü OECD, kurumsal yönetim konusunun dünyada liderliğini yapıyor. OECD’nin Kurumsal Yönetim İlkeleri’nin önsözünde şöyle yazar: ‘Tek ölçü, her bedene uymaz’. Başarı için bizim kendi bedenimize uygun ölçüyü bulmamız şart! Kendi ihtiyacımıza en uygun uygulamalarla, önümüzdeki yıllarda ülkemizde kurumsal yönetim ilkelerinin daha yaygınlaşacağına inanıyorum” dedi..
Bu sene ılımlı ve dengeli büyüme bekliyoruz …
.Fırsatın yakalandıkça çoğaldığını söyleyen Bilecik, konuşmasında şunlara yer verdi: “Şimdi yine fırsat önümüzde, umarız 2018 yılını reformlar yılı olarak geçirebilir, bir yandan mevcut ticaret ortaklarımızla ilişkilerimizi iyileştirip, diğer yandan yeni pazarlarda yerimizi sağlamlaştırmak için çabalayabiliriz. Çünkü iş dünyası olarak biz, Türkiye’nin yapılması gereken reformları gerçekleştirerek, sadece büyüme rakamını değil, büyüme kalitesini de arttırıp ekonomide daha güçlü bir döneme girdiğini görmek istiyoruz.
Sonuç olarak; 2018’de büyümenin süreceğini düşünüyoruz. Avrupa büyümesi ile ihracatta artış devam edecektir. İç talep de şu anda artmaya devam ediyor. Ama vergi artışları olacak. KGF etkisi geçen seneki kadar yüksek olmayacak. Ayrıca bankacılık sisteminden çok yüksek kredi artışları beklememek gerekir. Kredi mevduat oranları %140’lara dayandı. Biz bu sene biraz daha ılımlı ve dengeli bir büyüme bekliyoruz. Tahminimiz %4,5 civarında bir büyümedir. Merkez Bankası’nın da gerekli politikaları uygulamasıyla enflasyonun da gerilemesini diliyorum.
Bu genel resimden sonra, bugünün gündemine geri dönecek olursak, 2018 yılının kurumsal yönetim konularını, yatırımcının korunması, yönetim kurullarının yapısı ve kalitesi, çevresel, sosyal ve yönetimsel riskler, siber güvenlik ve nitelikli insan kaynağı oluşturuyor.”
Gelecekte ayakta kalacak olanlar, güçlüler değil, esnek olanlardır …
Bugünlerde en çok esnek dayanıklılığa ihtiyacımızın olduğunu belirten Bilecik, sadece on yıl kadar kısa bir süre içinde bile toplumların kendini yeniden düzenlediğini ifade etti ve konuşmasında şunları dile getirdi: “Toplumların dünya görüşü de, sosyal ve siyasal yapısı da, sanatı da, kilit kurum ve kuruluşları da değişir. Yani, değişim hayatın bir gerçeğidir. Ayakta kalmak isteyen her kurumun bu değişime uyum sağlaması için ise esneklik çok önemlidir. Çünkü esneklik güç demektir, dayanıklılık demektir. Örümcek ağları, esnek yapıları sayesinde dünyadaki en güçlü yapılardan biridir. Kurşungeçirmez ürünler teknolojisi bugün örümcek ağlarının müthiş esneklik yeteneğinden ve yapısından ilham almaktadır. Esneklik değişimle başa çıkabilme gücüdür. Gelecekte ayakta kalanlar en güçlü olanlar değil, en esnek olanlar olacaktır. Artık başarı, ‘esnek olan’dan yana olacak.
Türkiye’nin %100 ‘halka açık’, en büyük ve en değerli kurumu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir. Bu nedenle kurumsal değerlerin gerekliliği, her şeyden önce, ekonomisi daha güçlü, daha refah ve daha rekabetçi bir Türkiye içindir. Hiçbir ekonomik kazanımın demokraside ilerleme sağlanmadan kalıcı ve sürdürülebilir olamayacağı ise çok nettir. Katma değer ve istihdam yaratarak girişimlerin yeşerdiği bir ülke olmanın ön koşulu; hukuk, demokrasi ve özgürlükler toplumu olmaktır.” -Mehmet ÖZGÜN-

Exit mobile version