“GÜLÜMSEYİN, NİLÜFERDESİNİZ”

Dünya ozanı Nazım’ın sözüdür: “İki şeyi asla unutmaz insan. Biri, annesinin yüzü, diğeri doğduğu kentin yüzü.” Ben Antakya’da doğdum. Benim kentim Antakya. Benim güzel Antakya’m, uygarlıkların beşiği kentim, şimdi paramparça. Yaralı, üzgün, hüzünlü. Durmadan kanayan bir yara… Bizler hepimiz kentimizin o eşsiz, çok kültürlü yüzünü yeniden var edeceğiz. Ona o ruhu dayanışmayla, sevgiyle yeniden var […]

Dünya ozanı Nazım’ın sözüdür: “İki şeyi asla unutmaz insan. Biri, annesinin yüzü, diğeri doğduğu kentin yüzü.”

Ben Antakya’da doğdum. Benim kentim Antakya. Benim güzel Antakya’m, uygarlıkların beşiği kentim, şimdi paramparça. Yaralı, üzgün, hüzünlü. Durmadan kanayan bir yara…

Bizler hepimiz kentimizin o eşsiz, çok kültürlü yüzünü yeniden var edeceğiz. Ona o ruhu dayanışmayla, sevgiyle yeniden var edeceğiz.

Biz kentimizi unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız.

Bu amaçla Aalen Antakya Kültür Derneği olarak her ay bir kentimizde “Yaralarımızı Sarıyoruz” başlıklı toplantılar düzenliyoruz. 26 Kasım Pazar günü Ankara’da, Kızılay Bahar Kafe’de 2. Geleneksel Antakya Etkinliği’ni gerçekleştirdik, sevgili Kamil Akdoğan’la.  Bu, Ankara’da geçekleştirdiğimiz üçüncü etkinlikti. Birinci etkinliği güzel bir kitapla kalıcılaştırdı Kamil Bey.

 

Ankara etkinliğinde her toplantıda olduğu gibi, depremin etkileri konuşuldu, şiirler okundu. Antakya Masalı adlı bir sunum yapıldı. Türküler söylendi hep bir ağızdan. Benin hazırladığım  “Depremden Sonra Antakya” konulu fotoğraf sergisi ilgiyle izlendi. Bir Antakya türküsüyle program sona erdi.

Ankara etkinliklerinin en önemli özelliği sevgili Kamil’in her toplantıda Hatay’ın bir değerini tanıtmasıdır. Birinci toplantıda şair Arif Coşkun’u, ikinci toplantıda şair Mahmut Kuru’yu görsellerle anlattı. Doğrusu bu sunumlardan çok farklı bilgiler edindik.

Daha önce dernek binamızda ağırladığımız sevgili Aysel Yenidoğanay’ın sözleri çok anlamlıydı:

“Her şiirden, her öyküden, her sunumdan sonra yüreğime aktı şiir yaşlarım. 98 Adana depremini iliklerinde hisseden biri olarak bu etkinlikte tuzum olsun istedim. 6 Şubat depreminin ardından kaleme aldığım köşe yazımı paylaştım Antakyalı dostlarla.

Ve şöyle bitirdim konuşmamı:

Ben bu kapkara günü/günleri asla unutmayacağım.

Günü kurtarmak adına yarınlarımız çalanları da asla affetmeyeceğim, asla!

İnanıyorum ki kadim kent Hatay/Antakya yaralarını en kısa zamanda saracak. Çünkü bu kadim kent, Anka kuşu gibi her zaman yeniden ve yeniden küllerinden doğmuştur. Yeniden sınırda parlayan ay olarak ışıyacaktır…”

29 Kasım Çarşamba günü Bursa’da, Nilüfer Belediyesi Kent Konseyi’nin davetlisiydik.

Sevgili Fehim Enginalp’in düzenlediği etkinlik Nilüfer Belediyesi Kent Meclisi salonunda gerçekleşti. Salon tıka basa doluydu. Yalova Şairler ve Yazarlar Derneği Başkanı Sayın Nuri Taner her aşamada bize destek sundu.

Bursalı, Yalovalı, Antakyalı şairler,  şiirlerini seslendirdiler. Adana’dan konuk olarak aramıza katılan Ferhat İşlek’in sunumu herkesi ağlattı. Deprem fotoğrafları sergim yine ilgiyle izlendi.

30 Kasım Perşembe günü güzel bir açılışa tanıklık ettik. Sevgili Fehim Enginalp bizi Nilüfer Belediyesi Kent Konseyi Emekliler Meclisi’nin çalışmalarıyla oluşturulan Emekliler Parkı ile parkın içinde yer alan Olgun Gençlik Lokali’nin açılışına götürdü. Alanı dolduran her yaştan yüzlerce kişinin yüzü yazının başlığında olduğu gibi gerçekten gülüyordu.

Tanıştığım ve sohbet etme olanağı bulduğum Cumhuriyet Mahallesi’nın kadın muhtarı Dilek Hanım adeta aydınlık saçıyor. Mahallenin kadınlarından oluşturduğu Kadın Bandosu’nun ünü Bursa’nın dışına taşmış.

Nilüfer, Bursa’nın en önemli ilçelerinden biridir. Bursa’yı ziyaret etmeye giden turistlerin çoğunun yolları bu ilçeye düşmektedir. İlçe içerisinde pek çok farklı doğal güzellik, tarihi alan ve eğlence merkezi olduğu için tüm bu seçenekleri ziyaret etmek isteyebilirsiniz. İlçe, Bursa’nın merkezine 40 km mesafededir.

Nilüfer ilçesine gittiğinizde mutlaka görmeniz gereken pek çok yer vardır. Gölyazı, Misi Köyü, Ağlayan Çınar, Ayvaini Mağarası, Aziz Panteleimon Kilisesi, Aktopraklık Höyüğü Arkeopark ve Açık Hava Müzesi, Dağyenice Göleti ve Agora Çarşısı… Zamanımız çok sınırlı olduğu için Fehmi Bey bizi Misi köyüne götürdü.

Misi, renkli ahşap evleri, müzeleri ile daha ilk görüşte sizi mutlu ediyor. Oldukça küçük ama çok tatlı olan Misi’de geçirdiğimiz iki saat bize huzur olarak geri döndü ve buraları bir kez daha ziyaret isteği uyandırdı. Tomris Uyar Müzesi kolay kolay kolay hafızalardan silinmeyecek bir yapıt. Müzede karşılaştığım Ali Yüce hocamın, Hüseyin Ferhad’ın el yazısı şiirlerini nasıl unutabilirim.

Sosyal belediyecilik, “sosyal devlet anlayışının yerel yönetim düzeyindeki bir yansıması” olarak değerlendirilebilir. Nilüfer Belediyesi bence bunun güzel bir örneğidir.

En yakın gelecekte inşa edileceğine inandığımız kimliğini yitirmemiş yeni Antakya’mızı her Antakyalı gibi heyecan ve gururla selamlıyorum.

 

Exit mobile version