Gündem Değiştirmek mi?..

Türkiye’de düşünce öyle düzeysiz ki en umut bağladığımız ağızlar hemen her gün saçmalık yaymakta. Bu ipe sapa gelmezlik içinde “gündem değiştirmek” gibi bir inci de önemli yer kaplıyor. Laikliğe yine bir saldırımı? “Efendim, tuzağa düşmeyin, bu gündem saptırmaktır, değiştirmektir. Biz geçim derdi, enflasyon, yüksek kiralar, okula aç giden çocuklar… üzerinde durmalı, bunları konu etmeliyiz.” Göçmenlerin […]

Türkiye’de düşünce öyle düzeysiz ki en umut bağladığımız ağızlar hemen her gün saçmalık yaymakta. Bu ipe sapa gelmezlik içinde “gündem değiştirmek” gibi bir inci de önemli yer kaplıyor. Laikliğe yine bir saldırımı? “Efendim, tuzağa düşmeyin, bu gündem saptırmaktır, değiştirmektir. Biz geçim derdi, enflasyon, yüksek kiralar, okula aç giden çocuklar… üzerinde durmalı, bunları konu etmeliyiz.” Göçmenlerin ne sayısı ne kim oldukları biliniyor. Anlaşmayla gelmediler. Doğum oranları çok yüksek mi dediniz? “Bakın, hemen hemen ırkçısınız. Ekonomik sorunlardan dikkati kaçırmak hamlesi bunlar. Göç edenlerden önce asayiş çok mu iyiydi?..”  Merkez Bankasına faizleri iki üç kez buyrukla düşürmesi baskısını mı eleştirdiniz? Nas nas var, diye bas bas bağırıldığını mı söylediniz? Ekonomi bilgi işidir, yetkinlik işidir mi dediniz? “Yahu, kaç kez dedik, adam gündem değiştirmenin ustası. Kapılmayın. Hiç üstünde durmayın.” İki ayyaş, kelle, şıllık, sen kimsin, yok edeceğim, ananı da al, cehape zihniyeti… der, her gün nefret suçu işler saraylı, çokbilmişlerin sözü yine aynı!

Bir de “Bu tuzağı da karşıda görünerek o kesim yaptırıyor,” sefilliği var. Bunun örnekleri ender ama etkili. Bu saçmalıkların iler tutar yanı yok. Şu anlama geliyor bir yerde: Canım laikliğin ne önemi var? Yalanın ne önemi var. Ulusal değerler de neymiş?.. İşte böyle böyle bu duruma geldik.

“Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” savsözüne karşı koparılan ahlaksız fırtına için eminim bunlar yine söyleniyordur. “Saraylı, teğmenlere bu yemini ettirip, kılıç çektirip, savsözü attırdı. Kendini mağdur göstermek, seçmenini “konsolide” etmeyi amaçlıyor. Bakın gündem de nasıl değişti yaa. Hep söylüyorduk…” Peki, kılıçla minbere çıkıp, hakaret, tehdit savurmanın, ilan edilmemiş içki yasağının, Aleviliği evcilleştirme, akplileştirme operasyonlarının, kadınlara, çocuklara yapılanların, eğitim alanında anlatılamaz gericileşmenin, diplomasızlığın, aralıksız hırsızlığın, rüşvetin, daha nice benzer uygulamanın hiç mi önemi yok? Muhalefetten çıkmayı hiç istemeyen birinci parti kararlı olsa tüm saldırıları önemser, gerekli karşı duruşu gösterir. Kılıçdaroğlu’yla sürseydi, teğmenlere de sahip çıkılmazdı ya, neyse.

Siyasette, rejim bunalımı yaşanan toplumlarda bir kural vardır: Üzerine ağır tehditler, saldırılar yöneltilmişse, aynı oranda karşı koymamak saldırgan güçle ortak davranmak demektir. Bunun ortası, şu yanı, bu yanı yoktur. Ha, kaç yıldır sergilendiği gibi, görmezden, duymazdan, bilmezden gelirsen, “Aman, mütedeyyin kaçar, aman, Kürt, Laz, Çerkez, Arnavut… kaçar, aman, ezan başladı, susalım, aman, toprak ağası, seyh meyh ama halk çok bağlı, zoruna gider, dokunmayalım, dersen” emperyalizme, faşizme çalıştığın gibi, tabanın olan ama hiç anımsamadığın erdemli kitlenin inim inim inlemesinin kapılarını, yolunu ardına kadar açarsın.

Yaşadığımız bu mu değil mi?..

 

 

Exit mobile version