Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Güvenli Sınır Bile Kalbi Vuruyorsa, Hatay’da Durum Daha Kritik!

Bilim dünyasını sarsan bir araştırma, güvenli kabul edilen hava kirliliği

Bilim dünyasını sarsan bir araştırma, güvenli kabul edilen hava kirliliği seviyelerinin bile kalbe zarar verdiğini ortaya koyarken, Hatay’daki inşaat faaliyetleri, beton santralleri ve taş ocaklarının oluşturduğu yoğun kirlilik akıllara şu soruyu getiriyor: Biz bu kirliliğin bedelini ne zaman ve nasıl ödeyeceğiz?

Kuzey Amerika Radyoloji Derneği (RSNA) tarafından yayımlanan yeni çalışmaya göre, havadaki ince partikül maddeler (PM2,5) yalnızca yüksek seviyelerde değil, Dünya Sağlık Örgütü’nün “güvenli” dediği sınırlar içinde dahi kalp kasına zarar vererek miyokardiyal fibrozis (kalp kası yarası) gelişimine yol açabiliyor. Bu durum, uzun vadede kalp yetmezliği, ritim bozuklukları ve kalp krizine kadar varan ciddi sağlık sorunlarını tetikliyor.

Biruni Üniversitesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Okay Abacı da araştırmayı değerlendirerek şu uyarıyı yapıyor:

“Güvenli sınırlar dahilinde bile hava kirliliğine uzun süre maruz kalmak, özellikle kalp hastaları için ciddi risk. Hiçbir hava kirleticisi tamamen zararsız değil. Süre ve yoğunluk arttıkça tehlike büyüyor.”

Hatay’da “Güvenli Sınır”ın Üstü Yaşanıyor

Peki bu bilimsel veriler, günlük yaşamda gözle görünür toz bulutlarıyla boğuşan Hatay halkı için ne anlama geliyor?

Deprem sonrası artan kontrolsüz inşaat faaliyetleri, sayıları artan beton santralleri ve taş ocakları, sürekli toz içinde kalan yollar ve mahalleler, zaten gözle görülebilen bir hava kirliliği sorunu yaratmış durumda.
Üstelik bu durum sadece kısa vadeli rahatsızlıklarla sınırlı değil. Uzmanlara göre bu kirli hava, uzun vadede binlerce insanın kalp ve akciğer sağlığını tehdit ediyor.

Çocuklar, yaşlılar, kalp ve KOAH hastaları en savunmasız grup

Özellikle çocuklar, yaşlılar, hamileler ve kalp-akciğer rahatsızlığı olan bireyler için bu kirlilik görünmeyen değil, doğrudan hissedilen bir tehdit. Hataylıların her gün maruz kaldığı bu yoğun partikül madde saldırısı, ilerleyen yıllarda bölgede kronik kalp rahatsızlıklarında ve solunum hastalıklarında artış olarak geri dönebilir.

Çözüm bireysel önlemle sınırlı değil

Uzmanlar, N95 maske, hava kalitesi takibi, yoğun kirlilik saatlerinde dışarı çıkmama gibi kişisel önlemlerin yanı sıra, toplumsal ölçekte:

Yeşil alanların artırılması,

Toz bastırma sistemlerinin zorunlu hale getirilmesi,

Beton ve moloz taşıyan araçların üstlerinin örtülmesi,

Emisyon denetimlerinin sıkılaştırılması gibi politikaların şart olduğunu vurguluyor.