Hatay Barosu…

2 Gazetecinin tutuklanması ile ODA TV’ye erişim engeline karşı çıktı: Keyfi, Anayasaya, Hukuka Aykırı Uygulamalar Son Bulmalı… Hatay Barosu, ODA TV Haber Müdürü ile Muhabiri olmak üzere, iki gazetecinin tutuklanmasını eleştirdi. Hatay Barosu açıklamasında; Keyfi, anayasaya, hukuka ve demokratik toplum gereklerine aykırı uygulamaların son bulmasının beklendiği belirtildi. Hatay Barosu Yönetimi adına Başkan Av. Ekrem Dönmez […]

2 Gazetecinin tutuklanması ile ODA TV’ye erişim engeline karşı çıktı:

Keyfi, Anayasaya, Hukuka Aykırı Uygulamalar Son Bulmalı…

Hatay Barosu, ODA TV Haber Müdürü ile Muhabiri olmak üzere, iki gazetecinin tutuklanmasını eleştirdi. Hatay Barosu açıklamasında; Keyfi, anayasaya, hukuka ve demokratik toplum gereklerine aykırı uygulamaların son bulmasının beklendiği belirtildi.
Hatay Barosu Yönetimi adına Başkan Av. Ekrem Dönmez imzasıyla yapılan açıklamada, Cumhuriyet Gazetesi Yazarı ve Oda TV Haber Müdürü Barış Terkoğlu ile Gazeteci Hülya Kılınç’ın, bir MİT görevlisinin Libya’da Şehit olmasını haberleştirmeleri nedeniyle önceki gün sabah gözaltına alınmalarının ardından, çıkarıldıkları Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’nce gece saatlerinde tutuklandıkları hatırlatıldı ve şöyle denildi:
“Tutuklama kararının ardından, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun 05/03/2020 tarih ve 490.05.01.2020.-935064 sayılı kararı ile de ODATV.COM isimli haber internet sitesine idari tedbir mahiyetinde erişim engele getirildi.
Sayısız defa belirttiğimiz üzere, hiç kimse suç işleme özgürlüğü içinde değildir. Ancak hukukun üstünlüğüne uygun olmayan, siyasi hesaplaşma tarzı yöntemlerle soruşturma yapılıyor olması algısı doğuran ve kaygıları güçlendiren her soruşturma hak ihlali yaratır.
Kuvvetler ayrılığının yok edildiği, tarafsız ve bağımsız yargı yerine, yargının yürütme emrinde bir araç halini aldığı algısı herkesi rahatsız etmektedir. İfade özgürlüğünü, özgürlüğünü günlük siyasi çıkar ve sonuçlara bağlayan, ayrımcılık ve ayrıştırıcı bir dile kurban eden bir dönemden geçiyoruz.
Bir ülkede demokrasinin egemen olduğunu gösteren en önemli verilerden biri, bireylerin, kendini özgürce ifade edebiliyor olmasıdır. Konunun, kamuoyunu yakından ilgilendirdiği ve kamunun bilgi alma hakkına ilişkin olduğu hallerde, bilginin kamusal değer taşıdığı ve kamuoyunun bu bilgiyi öğrenme ve tartışma hakkı bulunduğu hallerde, devletin güvenlik ihtiyacı ile halkın bilme hakkı ve gazetecilerin ifade özgürlüğü hakkı çatıştığında, ifade özgürlüğü, belli konularda devletin güvenlik ihtiyacının önüne geçer. Yargı ve Yürütme makamları, Anayasa ve insan hakları hukukuna açıkça aykırı karar veremezler.
Tutuklama ve erişim engelleme kararları, ifade özgürlüğü hakkının özüne aykırı olarak uygulanamaz. Nitekim Anayasa Mahkemesi, Wikipedia isimli internet sitesinin tamamına erişimin engellenmesi kararı verilmesinin ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini, yakın tarihte verdiği kararla da tespit etmiştir. Kaldı ki, BTK kararı bir yargı kararı da değil, tamamen idari niteliklidir.
Hak ve özgürlüklerden yoksun kılma sonucu doğuran ve uygulamalara muhatap olan gerçek ve tüzel kişilerin bir bölümünün, eşitliğe aykırı tabi tutulduklarını düşündükleri ve hissettikleri bir ortamda, olumsuz uygulamaların tam tersi olarak, bulunduğu sıfat ve ekonomik varlık sebebiyle devletin tüm olanaklarından sınırsızca yararlanan ve de hukuk kurallarının da kendisine işlemediği bir avuç yurttaşın varlığının yansıması ve bu algıya yol açılması, sahip olduğumuz anayasal değerlere terstir.
Anayasamıza göre, basın hürdür ve sansür edilemez. Yargıya, dolayısıyla adalete, dolayısıyla ülkenin temellerine ve geleceğine yönelmiş açık ve yakın en büyük tehlike, keyfiliktir. Ülkemizde iktidar erkiyle yargı erki iç içe geçmiş bir görüntü vermektedir. Bu görüntüden bir an önce uzaklaşılması, aynı zamanda artık bir milli beka sorunudur.
Keyfi, anayasaya, hukuka ve demokratik toplum gereklerine aykırı uygulamaların son bulmasını beklediğimizi kamuoyu ile paylaşırız.” -Cemil Yıldız-

Exit mobile version