Hatay Barosu Türkiye Ormanlarına Sahip Çıktı

Son dönemde ülke genelinde ağaç katliamı ve orman yangınlarına dair Hatay barosu da harekete geçti. Hatay Barosu başta Muğla Akbelen Ormanlarında yaşanan ağaç kesimlerini, ülkenin dört bir yanındaki orman yangınlarını gündemine alarak bir bildiri ile Türkiye ormanlarına sahip çıktı. Baroların her canlı için yaşam hakkını savunacağını ifade eden Hatay barosu bir çok farklı Baro ile […]

Son dönemde ülke genelinde ağaç katliamı ve orman yangınlarına dair Hatay barosu da harekete geçti. Hatay Barosu başta Muğla Akbelen Ormanlarında yaşanan ağaç kesimlerini, ülkenin dört bir yanındaki orman yangınlarını gündemine alarak bir bildiri ile Türkiye ormanlarına sahip çıktı.

Baroların her canlı için yaşam hakkını savunacağını ifade eden Hatay barosu bir çok farklı Baro ile aynı zamanda bir bildiri yayınladı. Türkiye Ormanlarına sahip çıkan Hatay Barosu bildirisi şöyle: “YAŞANABİLİR BİR ÜLKE İÇİN DOĞAYA SES VER Şırnak ilimizde bulunan ormanlık alanlarımızda yıllardır süregelen ağaç kesimleri ve artan orman yangınları doğayı ve insan yaşamını tehdit eder boyuta ulaşmıştır.Bu durum karşısında bir çok kez basın açıklamaları yapılmış, suç duyurularında bulunulmuş ve kamu denetçiliği kurumu dahil tüm yasal yollara başvurularak, güvenlik gerekçe gösterilerek yapılan bu uygulamanın yasa ve usullere aykırı olduğu ve buna derhal son verilmesi gerektiği dile getirilmiştir.Yine Muğla’da Akbelen ormanlarının tahrip edilmemesi için 2 yıldır mücadele eden İkizköy’lülere karşı başlatılan kuşatma TOMA ve biber gazı eşliğinde devam etmektedir.Bununla beraber Kazdağları altın madeni, İkizdere, Soma Yırcalı ve diğer termik santraller için kesilen binlerce ağaç,yine Antalya ili Kemer ilçesinde 4 gündür aralıksız devam eden orman yangınları nedeniyle doğa tahrip edilmekte ve doğa ekosistemi bozulmaktadır.Yine milyonlarca canlıya ev sahipliği yapan, yer altı sularını besleyen en önemli yaşam kaynakları bir zenginleşme aracı olarak ranta feda edilmek istenmektedir.Orman alanlarında yapılan bu tahribatların sonucunda endemik bitki çeşitliliği yok olmakta ve bu alanlarda yaşayan canlı türlerinin yaşam alanları kaybolmaktadır. Bununla birlikte çıkan orman yangınlarına bilinçli bir şekilde müdahale edilmeyerek orman habitatının yok olmasına ve böylelikle ekosistemin zarar görmesine sebebiyet verilmektedir.Anayasanın 56. Maddesi “ herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.” Hükmünü içermektedir. Böylelikle 1982 Anayasası, hem topluma koruma ödevi yükleyen ve hem de insan hakkı olarak düzenleme yapan Anayasalar arasında yerini almıştır.Bu niteliği ile çevre hakkı, sağlıklı ve dengeli bir biçimde yaşama hakkının ya da insancıl yaşam koşullarını tehdit eden her türlü çevre sorunlarının yaratılmasına karşı direnme ve talep hakkını içerir.İklim krizi gerçeğinin her geçen gün daha çok etkisini gösterdiği ve dünya halklarının bu krizin çözümünde ortaklaşmak için çıkış yolu aradığı böylesi bir süreçte doğanın bu denli ve bilinçli tahrip edilmesini kabul etmiyoruz.Bilinmelidir ki; ranta dönüştürülen temel yaşam kaynaklarının korunması ve duyarlılık oluşturulması biz Baroların topluma karşı öncelikli sorumluluğudur.Bizler aşağıda imzası olan Barolar olarak doğanın yok oluşunu hedefleyen bu politika ve uygulamaları kınıyor, her canlı için yaşam hakkını savunmaya devam edeceğimizi kamuoyuyla paylaşıyoruz.” – Sinan Seyfittinoğlu –

Exit mobile version