Hatay Eğitim-İş Umutlu Değil

Hatay Eğitim İş, Milli Eğitim yetkililerinin telaffuz ettiği 1 Eylül’de okulların açılması ile ilgili süreçte çok umutlu olmadıklarını duyurdu

Hatay Eğitim İş Şube Başkanı Mustafa Günal yeni öğretim yılı öncesinde görüşlerini şöyle özetledi:“Kahramanmaraş merkezli büyük felakette yıkımın en çok yaşandığı il olan Hatay’da eğitim öğretimi buruk bir şekilde bitirdik. Şimdi akıllardaki tek soru Eylül ayında okullar sağlıklı bir şekilde açılabilecek mi?Bugüne kadar öğretmenini dinlemeyen ve öğretmenlerin sorunlarına çözüm üretmeyen ve şu an milletvekili olan eski Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, 24 Nisan tarihi itibari ile Hatay’da çocuklarımızın, eğitim emekçilerinin ve bölgedeki tüm yurttaşların barınma başta olmak üzere öncelikle temel ihtiyaçları ve insani yaşam koşulları tam anlamıyla sağlanmadan, “okulları açıyoruz, herkes okula, herkes görevinin başına” diyerek adeta her şey düzelmiş algısı yaratmaya çalışmıştır. Her ilçede 24 Nisan itibari ile eğitim öğretimin başladığı algısı yaratılmasının arkasındaki gerçek ise; depremden en çok etkilenen Antakya ilçesinde 265 okuldan 27’si, Defne de 155 okuldan 40’ı, Samandağ’da 90 okuldan 21’i, Kırıkhan’da 112 okuldan 23’ü açılabilmiştir.”

OKULLARIN % 17’Sİ YIKIK, AĞIR HASARLI
Hatay Eğitim İŞşŞube başkanı Mustafa Günal ilimiz genelinde okulların % 17’Sinin ya tamamen yıkıldığını yada ağır hasarlı olduğuna dikkat çektiği mesajında şöyle dedi: “Sahadan aldığımız bilgiler, Hatay genelinde bulunan okulların yaklaşık %17 sinin yıkık, acil yıkılacak ve ya ağır hasarlı olduğu ve bunların tamamının Antakya, Defne, Samandağ, Kırıkhan ve Hassa ilçelerindeki okullar olduğudur.
Deprem bölgesinde hala birçok sorunun çözülemediği görülmekte, bir çok eğitim emekçisinin evlerinin yıkıldığı, yakınlarını kaybettiği, çocuklarının ve ailelerinin sağlığı için il dışında olduğu bilinmektedir. Eğitim öğretim döneminin son günlerinde açılan okullara çağrılan öğretmenler en çok barınma konusunda sorun yaşamışlardır. Bazı öğretmenlerimize konteynır ve ya çadır imkanı sağlanmış, bazılarına hasarlı olan çok katlı yurtlarda yer gösterilmiş, bir çok öğretmen arkadaşımız ise okul bahçelerinde kurulan çadırda ya da okulda öğretmenler odasında kalmışlardır. Bu konuda yaşanan en büyük sorun ise; konteynır, çadır ve ya yurt gösterilen öğretmenlerin aileleri düşünülmemiş, ailesi ile il dışından gelen öğretmenler ailelerine kalacak yer bulamamışlardır.
Felakette evleri yıkılan, yakınlarını kaybederek travma yaşayan eğitim emekçilerine bir travma da MEB tarafından yaşatılmış, il dışına atama hakkı verilmesini isteyen öğretmenlere, il dışı atama hakkı tanıyoruz diyerek neredeyse tamamı deprem illeri ve doğu, güneydoğu illeri olmak üzere sadece 22 ili atama listesine almış ve yine atama hakkı tanıdık algısı yaratmıştır. Ayrıca mazeret atamalarının ilk günü deprem gibi doğal afetleri mazeret listesine eklemiş, aynı gün bir kaç saat içerisinde tekrar mazeret listesinden çıkarmıştır.
Yaşanan felaket sonrası sağlam olan okullar, Valilik, kaymakamlıklar başta olmak üzere bir çok resmi kurum tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Zaten az sayıda olan sağlam okulların resmi kurumlar tarafından hala kullanılmaya devam ediliyor olması kabul edilir değildir.
Ayrıca hasarlı yapıların yıkımlarının düzensiz ve plansız bir şekilde devam etmesi hava kirliliği ve ulaşım gibi sorunları da beraberinde getirmektedir. Bu yıkım çalışmalarının okulların açıldığı zamanda devam etmesi, insan sağlığını ve hayatı olumsuz etkileyecek, eğitim öğretimin sağlıklı bir şekilde devam etmesi açısından çok ciddi sorunlara yol açacaktır.
Eylül ayında okulların sağlıklı bir ortamda açılabilmesi için; öncelikle travma yaşayan, kalacak bir evi olmayan eğitim emekçilerine şartsız il dışı atama hakkı verilmeli, kalan eğitim emekçilerine doğal afet tazminatı ödenmeli, eğitim emekçilerinin ve öğrencilerin başta barınma, ulaşım gibi sorunları biran önce çözülmeli, yıkılan ve yıkılacak okulların durumu ile ilgili acil çözüm geliştirilmeli, resmi kurumlar okullardan çıkarılarak bu okullar yeniden eğitim öğretime hazır hale getirilmeli ve bu planlamalar yapılırken ben yaptım oldu mantığıyla ve mış gibi değil, bu işin paydaşları olan kurum, sendika ve derneklerin de görüşleri alınarak, oluşturulacak bir komisyon eliyle yapılmalıdır.” – Meriç Demiray –

Exit mobile version