Hatay, İstanbul’dan döndü!

Peki, dünya ligine çıkar mı? Gaziantep’i Geliştirme Vakfı ile Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin koordinasyonuyla gerçekleşen GastroAntep’in ardından Hatay’ın İstanbul adresinde, Hatay Turizm ve Gastronomi Günleri’ni izledik. Peki, yemekleri ile yerel kulvarda yarışan Hatay ve Gaziantep gibi kentleri küresel boyuta taşımanın sırrı ne? İstanbul Maltepe’de gerçekleşen Hatay Turizm ve Gastronomi Günleri, hazırlanan program içeriği itibariyle de, belki […]

Peki, dünya ligine çıkar mı?

Gaziantep’i Geliştirme Vakfı ile Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin koordinasyonuyla gerçekleşen GastroAntep’in ardından Hatay’ın İstanbul adresinde, Hatay Turizm ve Gastronomi Günleri’ni izledik. Peki, yemekleri ile yerel kulvarda yarışan Hatay ve Gaziantep gibi kentleri küresel boyuta taşımanın sırrı ne?

İstanbul Maltepe’de gerçekleşen Hatay Turizm ve Gastronomi Günleri, hazırlanan program içeriği itibariyle de, belki de en fazla Hatay GastroFest etkinliği kapsamında ilgi çekti. Ünlü isimler, yapılan yemekler ve workshop uygulamaları ile misafirleri, yöresel lezzetlerin tarifleri arasında dolaştıran bu başlık, Hatay’ı da yerel ligden bir üst lige taşımanın da gayreti oldu. Peki, bu yeterli mi? Cevaptan önce, tablo ne, ona bakalım mı?
-REKABET!-
Gelinen noktada, sahip oldukları geleneksel değerler ile bir adım öne çıkan ve o adımla da kazanmaya başlayan şehirler, kendilerini de, bugün artık herkesin ortak paydası olan ve “gastronomi turizmi” denilen kavram ile tanıtmaya başladılar. Hatta buna dair özel stratejiler geliştirmeye başladılar. Çünkü gastronomi turisti, normal turiste göre daha fazla harcıyor. Bugün, 200 bin nüfuslu, metrekareye en fazla Michelin Yıldızlı restoranın düştüğü İspanya’nın San Sebastian kenti, yılda 2 milyon turist çekiyor. Roma’ya gelen ise sadece Gladyatör ve tarih için bu adresi tercih etmiyor, ama pizza yemeğe, şarap bağlarını gezmeye, peynir atölyelerini ziyareti öncelikleri arasına koyuyor. Peki, tercih listesinin detayları arasında, Hatay nerede? Asıl olarak da… Yapılması gereken ne? Geleneksel bir festival mi? Her sene kutlaması yapılan bir Gastronomi etkinliği mi? Bu konuda izlenmesi gereken bir ortak bir yol haritası mı? Hatay Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi arasında bölünme yolunda ilerleyen UNESCO etiketinin, bir aradalığı mı?
-FESTİVALLER!-
Festivaller konusunda ilerleyelim mi? Dünyanın birçok kentinde, festivallerin; turizm, eğlence, sosyal etkileşim, ilham kaynağı olma, ticaret, kent imajı ve yöre halkına aidiyet oluşturma gibi öne çıkan yedi temel işlevi bulunmaktadır. Son dönemde şehirler, hatta ilçeler, kendi şehir turizmini yaratmak ve ‘markalaşmak’ için festivaller yapmaya başladı. Eskinin panayır ve şenliklerinin yerini ise festival ve karnavallara almaya başladı. Renkli görüntülere, eğlencelere sahne olan gastronomi festivalleri, yeni nesil iletişim biçimi oldu. Yemek için buluşmak, o yemeğin hikâyesini dinlemek, yemek aracılığıyla bir araya gelmek, sosyal etkileşimi arttırmanın da bir yolu oldu. Şehirlerin yerel değerlerini, kültürlerini, önemli yemek ve lezzetlerin tanıtmaya, şehirde ciddi bir turizm hareketinin oluşmasına destek sağladı. İspanya’nın Valencia bölgesindeki Bunol Köyü’nde Domates Festivali ‘La Tomatina’, İtalya’daki Venedik Festivali, ilk akla gelen, markalaşmış ve bu anlamda başarılı olmuş örneklerden ikisi.
zaman soralım… 2017 Ekim ayında UNESCO tarafından gastronomi şehirler ağına dahil edilen Hatay, aradan geçen 2 senelik süre zarfında, buna dair ne yaptı? 2 senelik sürede, nasıl bir yol izledi? Bugüne kadar yerel bir lezzet noktası olan, ama birden bire dünya ligine çıkan Hatay, aradaki farklı nasıl ortaya koydu? Hatay’ı, ulusala çıkartırken izlenen strateji ile uluslararası platforma taşırken ki strateji ne yönde ilerledi?
-ÖRNEK Mİ?-
Son izlediğimiz örnek, Gaziantep’in bu yıl ikincisini düzenlediği GastroAntep oldu. Hatay ile beraber, Türkiye’de ‘gastronomi’ kimliğinde yarattığı destinasyonla şehre yaklaşık 1 milyon turisti çeken Gaziantep, tek örnek de değil, ki Alaçatı ve Urla, buna dair en başarılı kent festivalleri örneklerinin başında geliyor. Öyle ki, Alaçatı Ot ve Urla Enginar Festivalleri, benzer şekilde yüzbinlerce turisti çekerken, bölgede milyonlarca liralık bir ekonomi de yaratıyor.
Bu durum sadece Türkiye içinde geçerli değil! Örneğin ABD’deki Charleston Gastronomi Festivali, yerel ekonomiye 7.9 milyon dolar ile rekor bir ekonomik katkı sağlıyor.
-İLK ADIM ÖNEMLİ!-
Gastronomi denen başlık, biraz tanıtım ve biraz da pazarlama kabiliyeti ile ilerliyor. Hatay’dan Gaziantep’e belirlenen eksikliklerin listesindeki birikme de biraz buna dair. Konuya ilişkin konuşan isim ise, Gastronomi Turizmi Derneği Bursa temsilcisi Ramazan Başan…
“Dünya’da ‘Türkiye’ denildiğinde karşılığı olan birkaç kelime vardır. Türk kahvesi, Türk Lokumu, Turkish Kebap, Türk Baklavası ve yoğurt! Türk yoğurdu diyemiyorum. Çünkü dünya, yoğurdu biliyor ama, Türk Yoğurdu’nu bilmiyor. Yoğurt, Türkçe’den yabancı dillere aynı adla geçen ender kelimelerden biri. Ancak dünyada Greek Yoğurt, yani Yunan Yoğurdu, Bulgar Yoğurdu daha fazla bir üne sahip. Yoğurdu dünyaya biz tanıttığımız halde, dünya, Türk Yoğurdu’nu tanımıyor. Dünya, Greek Yoğurdu’nu tanıyor. Dünyaca ünlü bir yoğurt markamız yok. Yunanistan’da, hatta Güney Afrika’da Yoğurt Kongresi yapılırken; Silivri Yoğurdu, Silifke Yoğurdu, Foça Yoğurdu olan Türkiye’de, bu ürüne gerekli destek verilememiş. Bulgaristan’ın Trın Kasabası’nda ‘yoğurt müzesi’ varken, ülkemizde olmaması bir eksiklik değil mi?”
-SORALIM!-
2017 Ekim ayından bugüne Gastronomi ünvanlı bir kenti yönetenler, Gastronomi ve Yöresel yemek kültürünü omuzlayan Hatay coğrafyasının mutfağı için, bu anlamda hangi adımları attılar? Gastronomi Evi içinde gerçekleşen lokal etkinlikler dışında, ne yapıyoruz?
-NASIL GEÇTİ?-
Hatay adresinde duranların İstanbul yorgunluğu henüz geçmedi, ama Hatay Valiliği tarafından ‘bu defa farklı olacak’ sloganıyla hayata geçirilen Hatay Turizm ve Gastronomi Günleri için konuşanlar bitirsin bugünü. Ziyaret ettikleri Günler için, gördüklerini paylaşsın.
H.J. >> Müzede gördüğüm Hitit Kralı Şuppiluliuma, sanki gri renkteydi, ama… Festival alanında gördüğüm ise neredeyse siyahi bir kraldı! Rengi biraz fazla koyulaştırmışlar sanki. Bir de, tarihi kimliklerin ağırlığı ile tanıtılmasından yanayım. Sanırım, Kral’ın döner kesmesi gibi durumlar, çok olmamış! Tamam sempatik olmuş ama… Sempatik olmak için, bu kentin başka karakterlerini kullansınlar. Herkesin hayranlıkla izlediği bir kral figürü böylesi bir rol içinde hafifletilmesin! Ben çok onaylamadım!
G.O. >> Bu defa daha düzenliydi, diyebilirim. Uzun Çarşı’nın o karmaşası gibiydi stantlar! Şimdi ise standart önlükler ve sunumlar, daha estetikti. Bence, farklıydı. Öncekilerden daha iyiydi. Fiyatları bilmiyorum. Alışveriş yapmadım, sadece gezdim. Ama ben olsam, Hatay’ın tatlıdan haritasını yapıyorsam eğer, bunu daha çok kişinin görebileceği bir yerde sergilerdim, ama açılış kurdelesinin protokol sıkıcılığında değil!
Y.Ş. >> Bir şey fark ettim, ama belki ben göremedim… Açılışta, Hatay vardı sadece, ama ne İstanbul vardı, ne de Ankara! Yani ne İstanbul’un bürokrasisinden birileri katıldı, ne de Ankara’nın tepesinden birileri. Biz bize bir açılış yaptık. Hep denildiği gibi belki de… Sıkıntı, PR denen şeyde, kendimizi diğerlerine anlatırken ki izlediğimiz yolda.
T.S. >> Bu defa ulusal medyada bize dair bir şey okuyamadım! Çıkmadı mı haberler, anlayamadım!
F.R. >> Hani derler ya, ‘bugün, geri kalan ömrümün ilk günü’ diye. Bence Valiliğin düzenlediği bu festival etkinliği de, bunun gibi bir şey. Geride kalan her şeyi sildi. Güzeldi, başarılıydı. Eksikleri elbette vardı, ama büyük hatalar yapılmadı. Bence, gelecek sene için en azından bir çıtamız var artık! -Tamer Yazar-

Exit mobile version