Lezzet ustaları, İlimizin UNESCO’nun Yaratıcı Şehirler Ağı’na dahil edilmesini sevinçle karşıladı …
Künefesinden kabak tatlısına, kağıt kebabından binbir çeşit kahvaltı ile mezeye kadar çok geniş lezzetleriyle tanınan Hatay’ın “gastronomi” alanında Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Yaratıcı Şehirler Ağı’na dahil edilmesi, kentteki lezzet ustalarını sevindirdi. Osmanlı mutfağının en önemli tatlıları arasında yer alan, dünyanın ilk peynir tatlısı olarak bilinen künefesi, taş fırınındaki katıklı ve biberli ekmeğinden binbir çeşit baharatıyla harmanlanan kahvaltısı, meze çeşitleri ve yöresel yemekleriyle ön plana çıkan Hatay’ın “yaratıcı şehir” unvanını alması, kentte büyük mutlulukla karşılandı.
Hatay Turizm Derneği Başkanı Sabahattin Nacioğlu, yaptığı açıklamada, kentin yaklaşık 600 çeşit yemeğiyle zengin bir mutfak kültürüne sahip olduğunu söyledi. Hatay mutfağındaki lezzetlerin dünyaca övülmeye layık olduğunu aktaran Nacioğlu, şöyle devam etti: “Lezzet konusunda Türkiye’de önemli bir yerdeyiz. 2015’te Gaziantep gastronomi şehri ilan edildi. Biz de o yıllarda olabilirdik ama 2017 yılında alabildik. UNESCO tarafından seçilmemiz mükemmel oldu. Tabii iki şehrimizin de önemli yemekleri var. Şu saatten sonra bizim yapmamız gereken şey kentimizin yemeklerinin reklamını yapmak. Şehrimizin kazandığı bu unvanı daha güzel temsil etmemiz lazım. Tüm Hataylı esnafımıza büyük işler düşüyor. Biz hem EXPO 2021’i kentimizde yapmayı hem de bu unvanı almaya hak kazandık. Kent için bunlar güzel gelişmeler. İnşallah bizler çıtayı yükselterek şehrimizi dünyaya daha iyi tanıtırız.”
Kentin aldığı unvanın turizme de çok büyük katkı sağlayacağının altını çizen Nacioğlu, Hatay’da kültür ve inanç turizminin yanı sıra gastronomi turizminin de ön planda olacağının altını çizdi. Turizmciler olarak heyecan ve gurur duyduklarını da belirten Nacioğlu, “yaratıcı şehir” unvanının tüm Hataylılara hayırlı olmasını temenni etti.
Künefe ustası Mustafa Sertbaş da Hatay denilince akla ilk künefenin geldiğini anımsatarak, “Künefe, şehrimizin tanıtımı açısından büyük bir öneme sahip. Bu lezzeti dışarıda hiçbir yerde bulamazsınız. Hatay’ın gastronomi şehri olduğunu bizler biliyorduk ancak artık tüm dünya bilecek. Bu bizim gururumuz. Bu durum kentimizi tanıtacak ve daha çok turist gelecek. Geç kalınsa da bu unvana layık görülmek sevindirici” dedi.
Kahvaltı salonu işletmecisi Yusuf Ezer ise kentin layık görüldüğü unvanın büyük bir gurur kaynağı olduğunu söyledi. Yıllardır yöresel lezzetle geçimini sağladığını aktaran Ezer, “UNESCO’nun haberini televizyondan öğrendik inanın çok sevindirdi bu haber bizi. İnşallah yaptığımız lezzetlerle daha çok misafirimiz olacak, bu da kente büyük bir katkı sağlayacak” diye konuştu.
Yöresel kağıt kebabının ustası 67 yaşındaki Haydar Öter ise 57 yıldır memleketinin lezzetlerini halka hizmet olarak sunduğunu anlattı. “Hoşgörü kenti” olarak bilinen Hatay’ın mutfağındaki lezzetin sırrının “sevgi” olduğuna işaret eden Öter, bu lezzetlerin UNESCO tarafından da keşfedilmesinin mutluluk verici olduğunu paylaştı.
Tarihi Uzun Çarşı’daki fırınında yıllardır kürek sallayan bir başka usta Bahir Muratoğlu da ıspanak ve yöresel çökeleğin karışımıyla ortaya çıkan katıklı ekmek ve biberli ekmekten Antakya simidine kadar yöresel hamur lezzetini müşterilerle buluşturduğunu söyledi.
Hatay’ın yemeklerini dünyaya tanıtmak için UNESCO’nun gastronomi alanında kenti yaratıcı şehirler ağına dahil etmesinin sevindirici olduğunu anlatan Muratoğlu, “Bu unvan dünyaca duyulacak ve birçok yabancı konuk gelecek. Hoş gelirler, sefa verirler” dedi.
Nohutun tahinle birlikte saatlerce tokmak yardımıyla ezilmesi sonrası ortaya çıkan muazzam lezzet humusun ustası Muharrem Çayırcı ise 3 kuşaktır devam ettirdikleri humus üretiminin yöresel lezzetler arasında önemli bir yere sahip olduğunu aktardı. Humusun Hatay mutfağının vazgeçilmezleri arasında bulunduğunu aktaran Çayırcı, kentin aldığı unvanla bu lezzetin dünyaya ulaşacağını ümit ettiğini dile getirdi. -AA-