<strong>Hatay’da Güzel Şeyler Oluyor</strong>

      Antakya, “uygarlıkların beşiği”, “Doğunun Kraliçesi”, “Güzel Doğu’nun İncisi …”       Antakya, toplumsal barışın ve hoşgörünün başkenti.       Ülkemizde tarihsel, kültürel ve sanatsal açıdan pek çok ismi ve oluşumu bünyesinden çıkarmış ve bugün de bu özelliğini farklı boyutlarda da olsa sürdüren bir kentimizdir Antakya, Mutfağıyla, sanatıyla, edebiyatıyla, bir arada yaşama kültürüyle, her türlü kültürel altyapısıyla… […]

      Antakya, “uygarlıkların beşiği”, “Doğunun Kraliçesi”, “Güzel Doğu’nun İncisi …”

      Antakya, toplumsal barışın ve hoşgörünün başkenti.

      Ülkemizde tarihsel, kültürel ve sanatsal açıdan pek çok ismi ve oluşumu bünyesinden çıkarmış ve bugün de bu özelliğini farklı boyutlarda da olsa sürdüren bir kentimizdir Antakya,

Mutfağıyla, sanatıyla, edebiyatıyla, bir arada yaşama kültürüyle, her türlü kültürel altyapısıyla… Ülkemizin imrenilen ve gururlanılan bir kentidir Antakya.

      Doğanın bahşettiği olağanüstü zengin ürünleriyle, yüzyılların uygarlık imbiğinden geçmiş yemek kültürü, yalnızca ülkemiz için değil, dünya çapında da büyük bir yere sahiptir. Bu nedenle Hatay’ın UNESCO Gastronomi Kenti olarak seçilmesi, Expo 2021 için Hatay’ın seçilmesi bir rastlantı değildir. Antakya Mozaik Müzesi’ni gezenlerin hayranlıkları da boşuna değildir.

      2021 yılı EXPO yeri olarak Hatay’ın seçilmesi, heyecan verici bir olaydı bence. Bu denli kapsamlı bir olanak, hem kentimiz hem de ülkemiz bakımından çok önemliydi. Daha önceki açıklamalarımda da belirtmiştim, görüşü ne olursa olsun, sen –ben çatışmasına girmeden, hepimizin şapkasını önüne koyup, “ne yapabilirim?” diyerek düşünmemiz gerekir. Başarı Hatay’ın başarısıdır. Başarı güzel kentimizi ülke ve dünya gündemine taşıyacaktır.

      Expo bitti ama bu amaçla kentimize kazandırılan görkemli mekanlar farklı amaçlarla işlevlerini sürdürmeye devam ediyor.  Expo alanında Kitap fuarı kitapseverlere dün kapılarını açtı

Kitap fuarları, kitapla okuru, yazarla okuru buluşturan güzel ortamlar oluşturuyor. Kitapla okuru, yazarla okuru bir araya getirmenin en etkili yoludur.

Bir zamanlar sadece iki-üç kentimizde gerçekleşen fuarlar günümüzde birçok kentimizde okurla buluşuyor.

      17 Yayınevi ve 19 yazarın yer alacağı fuarın açılışı dün EXPO alanında yapıldı.

      Fuar; 18-27 Kasım  tarihleri arasında 10:00-20:00 saatleri arasında ziyaret edilebilecektir

      Fuar etkinlikleri çerçevesinde bu yıl da Türkiye Yazarlar Sendikası olarak yerimizi aldık.

Kitap fuarlarını hep önemsedim. Türkiye İstatistik Kurumu’nun araştırmasına göre, günde 6 saat televizyon izleyen, 3 saat internete giren Türk insanı, kitap okumaya sadece 1 dakika ayırıyor. Kitap okumak Türk insanının ihtiyaç listesinde 235. sırada. Okuma alışkanlığında dünyada 86. sıradayız. Bu durum fuarların önemini bir kat daha artırıyor.

      Fuarı sahiplenelim. Günde bir iki saatimizi fuara ayıralım lütfen. Kitap stantlarını gezelim, yazarlarımızla tanışalım.

      Dilerim tüm öğretmen arkadaşlarım öğrencilerini fuara taşır.

      Hatay güzel olan her şeyi fazlasıyla hak ediyor.

Dünya Felsefe Günü

      UNESCO tarafından kabul edilmiş olan “Dünya Felsefe Günü” her sene kasım ayının üçüncü perşembe günü kutlanıyor. Bu durumda bu yıl, 17 Kasım Perşembe günü tüm dünyada olduğu gibi, Dünya Felsefe Günü  ülkemizde de 2021’in değerlendirildiği  etkinliklerle kutlandı.

      Türkiye Felsefe Kurumu Başkanı Prof. Dr İona Kuçuradi 2022 Dünya Felsefe Günü mesajında şöyle diyor: Geçirdiğimiz yılda ülkemizde ve dünyada olan bitenlere bakarken, “insan olma”dan uzaklaşmaya teşvik eden yaklaşımların yayılması, “insan ötesi” (transhuman) olan hakkında yazılanların çoğalması, “herşeye kadir” robotların övgüleriyle çocuklarımızın beyinlerinin yıkanması karşısında, sık sık, öğretmen olmanın sorumluluğu, özellikle de felsefe öğretmeni olmanın sorumluluğu üzerine bir defa daha eğilme gerekliliğini duydum.”

      2006 yılından bu yana Dünya Felsefe Günü’nü hep kutladık. Birkaç yıldır Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. H. Haluk Erdem’in katkılarıyla ciddi toplantılar gerçekleştirdik.

      Felsefe, insanların nedense küçümsedikleri ama bir türlü vazgeçmedikleri  yaşamsal bir şey. Filozoflar antik çağdan itibaren dünyayı anlamaya, açıklamaya çalışmışlardır.

      Uygarlıkların beşiği Antakya, aynı zamanda felsefenin de ortaya çıkıp, geliştiği ve yayıldığı  kadim bir kenttir. Kime sorsanız Hıristiyanlığın Antakya’’da doğduğunu, Anadolu’nun ilk mescidinin Habib Neccar olduğunu, tarihte ilk ışıklandırılan caddenin Herod (Kurtuluş Caddesi) olduğunu… peynirli künefemizi.. Kısaca, Antakya tarihine ilişkin pek çok şeyi yazılabilir ve söyleyebilir ancak burada iki önemli tarihsel olaya bir kez daha dikkat çekmek istiyorum: Antik Çağ’da Antakya’da yapılan Olimpiyat Oyunları ve bir felsefe okulu olarak Antakya Akademisi. Her ikisi de kentin geçmişindeki önemini ortaya koymaktadır.

      Antakya Felsefe Okulu tarihte bilinen birkaç  felsefe okulundan birisidir. Bu önemli olayı günümüzde özellikle gençlere örnek olması açısından 2012 yılında Antakya Felsefe Okulu (Akademisi)’nu kurduk. Ve o günden buyana farklı üniversitelerden çok sayıda akademisyeni kentimizde ağırladık.

      “Toplumsal yaşamın ileriye doğru değişip dönüşmesinde ve daha güzel bir dünya yaratılmasında felsefenin ve felsefe adına çabaların yol göstericiliği önem kazanmaktadır.”

      Felsefe toplantılarımız, bugün, saat 15.00’te ATSO salonunda, iş insanı Fikret Cömert’in konuşmacı olduğu, Muhyiddin’ül Arabi toplantısıyla başlayacak. Bence kaçırılmaması gereken bir sunum.

      Değerli okurlarım, 25 Kasım-10 Aralık tarihleri arasında Reyhanlı Belediyesi ev sahipliğinde “Cemil Meriç İrfan ve Sanat günleri” gerçekleştirilecek. Bu güzel etkinliği de gelecek yazımda ele alacağım.

Exit mobile version