Suriye Tablosu
“Suriye’ye dönmek istemiyorum” diyen % 16,7’ye neden dönmek istemedikleri sorulduğunda, % 38,3’ü Türkiye’de mutlu olduğu, % 27,9’u ise vatandaşlık almak istediğini ifade etti. Ortaya konan son araştırma, Suriyelilerin Türkiye’deki ‘kalıcılık’ eğilimlerinin güçlendiği yönünde…
Aralarında Hatay’ın da olduğu 26 ilde 2.089 T.C. vatandaşı, 10 ilde ise 1.235 Suriyeli hane (7.591 kişi) ile yapılan görüşmelerle ortaya çıkan son Araştırma, Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi-HUGO ile İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi-IGAM işbirliğinde ortaya çıktı. Prof. Dr. M. Murat Erdoğan tarafından ayrıntıları paylaşılan çalışma ile beraber, Ekim 2017 itibari ile sayıları 3,3 milyonu aşan ve yoğun olarak sınır bölgelerinde yaşayan Suriyelilerin bundan sonraki sürecine ilişkin oldukça net bir tablo paylaşıldı.
-306 BİN BEBEK-
Paylaşılan bilgiye göre; 29 Nisan 2011’den bu yana Türkiye’ye gelen ve geri dönmeyen/dönemeyen ya da başka bir ülkeye gitmeyen/gidemeyen Suriyelilerin Türkiye’de ortalama kalış süreleri 3,7 yılı aştı. Daha da önemlisi, Suriyeliler, devletin herhangi bir yönlendirmesi ya da düzenlemesi olmaksızın, kendi iradeleri ile Türkiye’nin her tarafına yayılırken, kendileri için yepyeni yaşamlar kurdu. Bu süreç içinde kamplarda yaşayan Suriyelilerin oranı ise toplam sayı içinde % 6,8’e indi. Ekim 2017 itibari ile Türkiye’de bulunan 3.3 milyonu aşkın Suriyelinin hem Türkiye toplumu içinde yaşama alışmaları hem de ülkelerinde yaşanan savaş ve yıkımın kısa ve orta vadede sona erecek gibi görünmemesi, Türkiye’de kalma eğilimlerini her geçen gün artırdı. Türkiye’de Kasım 2017 itibari ile her gün doğan Suriyeli bebek sayısı ise 306 civarında. 2011 yılından bugüne kadar gözlerini Türkiye’de dünyaya açan Suriyeli bebek sayısının 2017 sonunda 305 bini aşması bekleniyor. Zorunlu okul çağında (5-17 yaş) olanların sayısı şimdiden 1 milyon 10 bini aşmış durumda. Çalışan Suriyeli sayısı ise 800 bin- 1 milyon civarında.
-SURİYELİLER ANLATTI!-
Peki, ne düşünüyorlar, ne bekliyorlar, ne planlıyorlar? Araştırmanın soru-cevap kısmına eklenenler ve Prof. Dr. M. Murat Erdoğan tarafından paylaşılanlar kısa başlıklar halinde şöyle sıralanıyor:
> Araştırma’ya katılanların % 38,6’sı “çalışıyorum” ifadesini kullanmıştır. Bu oran esas alınırsa, Türkiye’de çalışan Suriyeli sayısı 1.2-1.3 milyon olarak hesaplanabilir. Ancak farklı kaynak ve araştırmalardan hareketle, Türkiye’de çalışan Suriyeli sayısının 800 bin ile 1 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir.
> Türkiye’de çalışan Suriyelilerin % 43,1’i gündelik işlerde, % 40,7’si düzenli işlerde, % 6,2’si ise mevsimlik işlerde çalıştığını ifade etmektedir. Ayrıca, Suriyelilerin Türkiye’deki çalışma hayatına çok kısa süre içinde entegre oldukları da gözlenmektedir. Ülkemizde ücretli çalışan Suriyeli yanında, %9 oranında da kendi işyerlerini açan yatırımcı bulunmaktadır.
> İronik biçimde, özellikle sınır bölgesindeki Türk toplumu içinde –özel olarak da kadınlar arasında- “işini kaybetme kaygısından daha fazla eşini kaybetme kaygısı” yaşandığı gözlemlenmiştir. Sınır bölgelerinde yaşayan erkeklerin, eşlerini, ‘Suriyeli genç kadınlarla evlenme’ baskısı altına aldıklarına dair pek çok anlatıya alan çalışmalarında rastlanmaktadır.
> Türkiye’ye gelmeden önceki yaşam kalitelerini genelde “orta gelirli” olarak ifade eden Suriyelilerin % 82,7’si savaş öncesi Suriye’de evinin, % 36,6’sı arazisinin, % 33’ü iş yerinin ve % 32,3’ü arabasının olduğu ifade etmiştir.
> Türkiye’deki Suriyelilerin % 17,2’si Türkiye’de düzenli bir geliri olmadığını, % 45,2’si düşük gelirli olduğunu, % 34,7’si ise orta gelirli olduğunu ifade etmektedir.
> Türk toplumundaki algının aksine, Suriyelilerin sadece % 30’u son bir yılda herhangi bir kişi ya da kurumdan yardım aldıklarını ifade etmektedirler. Bu desteğin sürekli olmadığı da bilinmektedir. Yani Suriyeliler, Türkiye’deki hayatlarını çalışarak idame ettirmektedirler. Düşük ücret nedeni ile çoğunlukla her bir hanede çalışan kişi sayısı birden daha fazladır.
> Araştırmanın en önemli bulgularından birisi de, Suriyelilerin yarısından fazlasının, bütün sıkıntılara rağmen Türkiye’de “mutlu” olduklarının anlaşılmasıdır. Suriyelilerin % 21,9’u Türkiye’de “hiç mutlu olmadığından” ya da “mutlu olmadığından” söz ederken, % 33,7’si “çok mutlu” ya da “mutlu” olduğundan söz etmektedir. Her iki duyguya sahip olan % 42,3 de bu iki gruba paylaştırıldığında, genel durumun az farkla da olsa “mutlu olmak”tan yana olduğu görülmektedir.
> Kamplarda yaşayan Suriyeliler kampta yaşamaktan mutlu olmadıklarını net bir biçimde ifade etmektedirler. Sadece % 23’ü kamplarda mutlu olduğunu söylerken, büyük bölümü kamp dışında yaşamak istemektedir.
> Suriyelilerin Türkiye’de en çok şikayet ettikleri husus, (kötü) çalışma koşulları ve emeklerinin karşılığını almamalarıdır. Türklerin ‘Suriyelileri sömürdüğü’ algısı Suriyeliler arasında 54,6 puanla desteklenmiştir. Hem emek sömürüsünün, hem kayıt-dışılığın engellenmesi ve aynı zamanda Türk toplumunda iş kayıplarının yaşanmaması ve sosyal gerginliklerin oluşmaması bakımından, çalışma hayatı, Türk Devletinin önümüzdeki dönemde en fazla çaba göstermesi gereken hususlardan birisi olmaya adaydır.
> Araştırma’da, Suriyeliler arasında T.C. vatandaşlığına olan ilginin % 61,5’in üzerinde olduğu gözlenmektedir. Kamp dışında ve sınır bölgeleri dışında yaşayan Suriyeli erkeklerin vatandaşlığa duyduğu ilginin daha da yüksek olduğu görülmektedir.
> Suriyeliler, kendilerine verilen desteği ‘Türkiye, AB ülkeleri, BM ve İslam ülkeleri2 arasında sıraladıklarında birinci sıraya Türkiye’yi koymakta ardından Avrupa ve BM gelmektedir. En son sırada ise İslam ülkeleri gelmektedir.
>Türkiye, diğer ülke ya da birliklerden daha fazla destek vermiş olsa da, Suriyeliler, Türk devletinin kendilerine verdiği desteğe 100 üzerinden 47,6 puan vermektedir. Ancak sağlık hizmetleri desteği ile eğitim alanı bunun istisnası olarak görülmektedir. Sağlık için verilen puan 72,8, eğitim için verilen puan ise 60,2 gibi yüksek seviyelerdedir.
> Suriyelilere, ülkelerine dönme niyet ve imkanları sorulduğunda, bu soruya “Suriye’ye dönmeyi hiçbir şekilde düşünmüyorum” diyenlerin oranı % 16,3’tür. “Suriye’de savaş biterse, istediğim yönetim olmasa da dönerim” diyenlerin oranı % 12,6, “Savaş bitmese de dönerim” diyenlerin oranı ise % 2,7’dir. Asıl büyük grup ise, “Suriye’de savaş biter ve iyi bir yönetim olursa dönerim” diyen % 61,1’lik gruptur. Bu seçeneği tercih edenlerin de Suriye’ye dönme konusunu büyük ölçüde kapattıkları değerlendirmesi yapılabilir. Yapılan araştırmada, kamp dışında yaşayanların, kadınların ve 18-24 yaş grubunun ‘geri dönme inancına en uzak olan kişiler’ olduklarını görmekteyiz. Ancak genelde, Suriyelilerin % 75’inden fazlasının artık kalma kararlılığı içinde oldukları rahatlıkla söylenebilir.
> “Suriye’ye dönmek istemem” diyen % 16,7’ye neden dönmek istemedikleri sorulduğunda , % 38,3’ü Türkiye’de mutlu olduğunu, % 27,9’u ise vatandaşlık almak istediğini ifade etmiştir.
> Türkiye’deki Suriyelilerin üçüncü bir ülkeye gitme eğilimleri konusunda da dikkat çekici bulgulara ulaşılmıştır. Buna göre % 66,9’u ‘Türkiye’den hiçbir şekilde başka bir yere gitmeyi düşünmem’ derken, toplamda % 29,4’lük bir grubun gitme olanaklarını açık tuttuğu görülmektedir. Bu gruptakiler içinde gitme eğilimi daha yüksek olan gruplar ise kamplarda yaşayanlar, 18-24 yaş grubu, ilkokul mezunları ve sınır illerinde yaşayanlardır. İmkanı olursa gidebileceğinden söz edenlerin en çok gitmek istedikleri ülke Almanya (% 26,8), Kanada (% 16) ve İsveç’tir (% 10).
> Suriyelilerin Türkiye’deki statüleri de geldikleri günden bu yana tartışılmaktadır. Türkiye’deki Suriyelilere nasıl bir statüde olmak istedikleri sorulduğunda, en çok talep edilenin % 60,9 gibi yüksek oranla “çifte vatandaşlık” olduğu görülmektedir. Suriyeliler içinde “sadece T.C. vatandaşlığı istiyorum” diyenlerin oranı ise % 7,5’tir.
> Suriyelilerin “kendiniz ve aileniz için Türkiye’de bir gelecek olduğuna inanıyor musunuz?” sorusuna yarısından fazlasının (% 50,3) net biçimde “evet” cevabı vermesi anlamlıdır. Suriyelilerin, ülkelerinde yaşanan savaş ve istikrar konusundaki umutsuzlukları; Türkiye’deki mutluluk/memnuniyet durumları ve bir hedef olarak vatandaşlığa bakışları dikkate alınarak yapılacak bir değerlendirme, Suriyelilerin kalıcılık eğilimlerinin ne kadar güçlendiğini anlamak bakımından da oldukça önemli ipuçları vermektedir.
.
-RAPOR’A DEVAM!-
Evet… Aradan geçen onca zamana ve ortaya konan tüm bu verilere rağmen, Suriyeliler ile birlikte yaşama çerçevesinin henüz tam olarak nasıl çizileceği ve bunun nasıl olması gerektiği bilinmiyor. Bu nedenle, söz konusu araştırmanın sonuçlarına yarın da devam edeceğiz… -Tamer Yazar-