Cemil Meriç kimdir?
Cemil Meriç, 12 Aralık 1916’da Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde dünyaya geldi. Ailesi, Birinci Balkan Savaşı sırasında Dimetoka’dan göç etmişti. Göçmenlik psikolojisiyle şekillenen hayatı, onu daha çocuk yaşlarda sorgulayan, düşünen ve okuyan bir birey haline getirdi. Bu yönüyle, sadece bir yazar değil, aynı zamanda Türk düşünce dünyasının münzevi bir rehberi oldu.
Eğitim hayatında öne çıkanlar nelerdi?
Meriç, 4 yaşında okumayı öğrendi. İlk öğrenimini aldığı Reyhanlı Rüştiyesi’nde Arapça, Fransızca ve Kur’an eğitimi gördü. Daha sonra Fransız idaresindeki Antakya Sultanisi’ne geçerek Fransız eğitim sistemine adım attı. Bu okulda, ileride “benim üniversitem” diyeceği eğitim hayatına yön verecek öğretmenlerle karşılaştı.
Gençlik yıllarında hangi fikirlerle tanıştı?
Reşat Ekrem Koçu ve Nurullah Ataç gibi isimlerden ders aldığı İstanbul’daki Pertevniyal Lisesi, onun düşünsel dünyasını şekillendirdi. Genç yaşta yazılar kaleme aldı, Nazım Hikmet ve Kerim Sadi ile tanıştı. Ancak yazılarında bazı öğretmenleri eleştirdiği için 12. sınıfta okuldan ayrılmak zorunda kaldı.
Yazarlık ve çeviri serüveni nasıl başladı?
İlk yazısı olan “Geç Kalmış Bir Muhasebe”, 1933’te Yenigün Gazetesi’nde yayımlandı. Balzac’tan çevirdiği “Altın Gözlü Kız” romanı ise 1943’te okurla buluştu. Fransız Filolojisi eğitimi aldığı İstanbul Üniversitesi’nde resmi öğrenimini sürdürse de zamanının çoğunu kütüphanelerde geçirdi.
Gözlerini kaybettikten sonra neler yaptı?
1955’te tamamen görme yetisini kaybeden Cemil Meriç, bu olayı “Yeryüzü için kapanan gözler, gökyüzü için açılır.” diyerek tanımladı. Gözlerini kaybettikten sonra da üretmeye devam etti. Dikte yöntemiyle yazılar kaleme aldı, çeviriler yaptı, kitaplar hazırladı. Özellikle Fransız ve İngiliz edebiyatından eserleri çevirdi.
En önemli eserleri hangileridir?
Meriç’in fikir dünyasını şekillendiren eserlerinin başında “Bu Ülke”, “Hint Edebiyatı”, “Kırk Ambar”, “Umrandan Uygarlığa”, “Mağaradakiler” ve “Işık Doğudan Gelir” gelir. Bu kitaplarda hem Doğu ile Batı medeniyetleri arasındaki çatışmayı işler hem de Türk entelijansiyasının eksiklerini sorgular.
Hangi ödüllerle onurlandırıldı?
1974’te Türkiye Milli Kültür Vakfı Armağanı, 1981’de Türkiye Yazarlar Birliği Üstün Hizmet Ödülü, 1986’da fikir dalında ödül, 2015’te Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü gibi prestijli ödüllere layık görüldü. Cemil Meriç’in Hatay’daki evi, 2014 yılında müzeye dönüştürüldü.
Cemil Meriç’in düşünsel mirası neden hâlâ etkili?
Meriç, yazılarında sadece akademik bir bilgi sunmadı; aynı zamanda Türk milletinin zihinsel uyanışına çağrı yaptı. Ona göre yazı, “şuura saplanan bir alev mızrak” olmalıydı. Dili titizlikle kullandı, halkla entelektüel arasında bir köprü kurmayı hedefledi.