Hatay’ın gündemi ‘Sınır’…

Sivillerin İse Umut! Suriye’de silahlı muhaliflerin son kalesi durumundaki, Hatay’ın sınır komşusu İdlib, Suriye ordusu ile Rusya’nın yoğun bombardımanı altında. On binlerce kişi, Türkiye’ye doğru kaçış yolunda. “İnsani felaket tehlikesi çok büyük” diyenlerin sayısı artarken, Ankara’nın sınırı açıp açmayacağı merak konusu. Tam da bu noktada harekete geçen İçişleri Bakanlığı ise sınır güvenliği için Hatay’da! “İdlib” […]

Sivillerin İse Umut!

Suriye’de silahlı muhaliflerin son kalesi durumundaki, Hatay’ın sınır komşusu İdlib, Suriye ordusu ile Rusya’nın yoğun bombardımanı altında. On binlerce kişi, Türkiye’ye doğru kaçış yolunda. “İnsani felaket tehlikesi çok büyük” diyenlerin sayısı artarken, Ankara’nın sınırı açıp açmayacağı merak konusu. Tam da bu noktada harekete geçen İçişleri Bakanlığı ise sınır güvenliği için Hatay’da!

“İdlib” başlıklı tüm haberlerin yakından izlendiği Hatay’da, sınır güvenliği, Ankara’nın gündeminde. “Sınırımıza 80 bin sivil ilerliyor” tarzında resmi açıklamaların yapıldığı bir dönemde, durumun sadece ‘sivil göçler’ olmadığı, ama bölgedeki terör ve cihatçı gruplar olduğu biliniyor. Tam da bu sürecin paralelinde düzenlenen son toplantı, İçişleri Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı başkanlığında, “Sınır Güvenliği Toplantısı” başlığında yapıldı. Hatay’a gelen Çataklı, AFAD Yönetim Merkezi Salonu’nda düzenlenen toplantıya başkanlık etti ve sınır güvenliği konusunda alınan, alınması gereken önlemleri, kent idarecileri ile masaya yatırdı. Basına kapalı gerçekleşen toplantıya, Çataklı’nın yanı sıra Göç İdaresi Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Sinan Yıldız, Hatay Valisi Rahmi Doğan, Vali Yardımcıları, Kaymakamlar ve ilgili kurumların temsilcileri katıldı.
Hatay’daki İçişleri Bakanlığı destekli toplantının, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, 80 bin Suriyelinin İdlib’den Türkiye sınırına doğru hareket ettiğini söylediği ve “Türkiye bu göç yükünü tek başına taşımayacaktır” mesajını verdiği bir döneme rastlaması bir tesadüf mü?
-SINIR RESMİ!-
Türk Kızılayı ve AFAD gibi kurumların yardım çalışmalarını aralıksız olarak sürdürdüğü Hatay’ın sınır hattında ve Suriye tarafında izlenen şey ise, çaresizlik. Bölgedeki çalışmalara yardım eden ve tercümanlık yapan Reyhanlı’da yaşayan bir Suriyeli, bölgeye dair şunları söyledi:
“Uluslararası ajansların çektiği fotoğraflar ne ise, burada da o yaşanıyor. İnsanlar; ellerinde, taşıyabildikleri eşyaları, bavulları, kıyafetleri ile kaçmışlar. Hava çok soğuk. Burada olup biteni, insanlar akıllarında canlandırabilsin diye tek bir örnek vereceğim… Hiç, açık alanda kurulmuş bir odun sobası görmüşler mi? Burada olan bu! Birkaç tane boru takılmış, açık alanda bir soba. Etraftan bulunan çalı, çırpı ile ateşi canlı tutulmaya çalışılan bir soba ve etrafında birikmiş çocuklar. Titreyen elleri sobaya uzanmış. Hepsinin burunları, yanakları soğuktan kızarmış durumda. Ellerini ovuşturuyorlar, ısınmak için. Hepsi çok üşüyor. Ama yapabilecekleri bir şey yok. Geceleri mi? Durum çok daha kötü. Arabalara yüklenen eşyalar ise, insanların indiği yerde etrafa saçılmış halde. Düne kadar evleri, işleri olan insanlar, bugün evsiz ve işsiz, hatta yaşama tutunma derdinde. Konuştuğum bazıları, umutla, sınırdan öteye, belki Hatay’a ya da diğer şehirlere geçmek istediğini söylüyor. Tabi sınır açılırsa! Ankara ise kararlı görünüyor. Sanırım sınırı açmayacak. Ama bu durum birçoğunu durdurmuyor. Çünkü konuştuğum insanların birçoğu, insan kaçakçıları ile de iletişim içinde. Garip, ama onlar her yerde. Bir şekilde, bu insanların umutsuzluklarına yapışıyorlar. Onlar da, ellerinde ve avuçlarında kalan neyse, onu verip bu çaresizlikten kurtulmak istiyorlar. Yaşadıkları hali izleyince, her şeyi göze alan o insanlık halini anlamamak mümkün değil.
AFAD’ın ve Kızılay’ın varlığı ise hepsi için büyük bir şans. Çünkü buradakilere hem ısınmaları için malzeme veriliyor, hem de eldeki imkanlarla, çadırlar kuruluyor. Yine de her şey, İdlib’deki durumun ve çatışmaların nereye varacağına bağlı! Şam, İdlib’i almadan durmayacak. Ankara ise İdlib’deki cihatçılarla karşı karşıya kalacağı bir durumu yaşamak istemiyor. Anlayacağınız, olan, arada kalan sivillere oluyor.”
-ÖLÜYORUZ!-
“Merhaba Dünya gezegeni, biziz, İdlib’in çocukları. Şu anda Rusya tarafından öldürülüyoruz.” Bu dokunaklı çağrının sahibi, mesajını Twitter üzerinden dünyaya gönderen Suriyeli genç kadın Merna Alhasan. İdlib’de yaşayan Alhasan, haftalardır Twitter üzerinden bu şehirde yaşananları dünyaya aktarıyor. “İdlib bölgesindeki insanlar kaçıyor. Bazıları, neleri var, neleri yoksa hepsini bırakıp sadece gitmek istiyor” diyor Alhasan, bir videosunda. Akıllı telefonu ile kaydettiği ve dünyanın pek göremediği İdlib görüntülerini yayınlıyor genç video-gazeteci. İdlib’i terk etmek isteyen, tepesine kadar yüklü araçların, dip dibe, kuzeye doğru ilerleme çabası.
-OPERASYON-
Deutsche Welle’den, Diana Hodali ve Imane Mellouk’un haberine göre, Şam Yönetimi, Rusya’nın da desteği ile geçtiğimiz hafta İdlib’e yönelik operasyonlarına yeniden başladı. Suriye’de Esad rejimine karşı direnen silahlı muhaliflerin son kalesi konumundaki İdlib, aralarında radikal cihatçıların da bulunduğu grupların kontrolünde bulunuyor. Özellikle Maaret el Numan kasabası ve civarı, son operasyonlarda en çok hedef alınan bölgelerin başında geliyor. Bu bölgenin stratejik önemi büyük. Şam’ı Halep’e ve Halep’i Türkiye’ye bağlayan M5 karayolu buradan geçiyor. Bugünlerde İdlib’den Türkiye istikametine doğru kaçmaya çalışanların kullandığı ana güzergah da bu yol. Medico International adlı yardım örgütünden Till Küster’in aktardığına göre, kuzey yönünde kaçmaya çalışan insanlar, yolculukları sırasında da saldırılarla karşılaşıyor.
-SİVİLLER-
Operasyonların başladığı günden bu yana, bir haftada yaklaşık 70 bin kişi evlerini bırakarak bölgeden kaçtı. Birleşmiş Milletler verilerine göre, sadece geçtiğimiz Cuma günü evini terk ederek kaçanların sayısı 20 bin oldu. İdlib’de çatışmaların ortasına kalanların sayısı ise üç milyon civarında. Onların da büyük bir bölümünü, daha önce iç savaş nedeniyle Suriye’nin başka bölgelerinden kaçıp gelen sığınmacılardan oluşuyor.
-YARDIMLAR-
Milyonlarca Suriyeli, hâlihazırda acil insani yardıma ihtiyaç duyuyor. Ancak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi daimi üyeleri Çin ve Rusya’nun, veto haklarını kullanarak, Suriye’de faaliyette olan Birleşmiş Milletler yardım programlarının genişletilmesini engellemesi, bölgeye insani yardım ulaştırılmasını zorlaştırdı. Almanya, Belçika ve Kuveyt, hazırladıkları tasarı ile şu an yürürlükte olan yardım programlarının bir yıl daha uzatılmasını talep etmişti. Tasarı, ülkeye yardımların sokulduğu dört sınır kapısına bir yenisin eklenmesini öngörüyordu. Ancak Rusya, insani durumun iyileştiğini savunarak, söz konusu sınır kapılarının sayısını ikiye düşürmek ve yardımların süresini altı ay ile kısıtlamak istiyor.
-TERK EDİLDİK!-
Türkiye ile Rusya’nın arabuluculuğu sayesinde, geçtiğimiz yıl Eylül ayında bölgede ateşkes sağlanmıştı. Ancak Suriye ordusu, geçtiğimiz Nisan ayında İdlib’e yönelik operasyonlarına yeniden başladı ve içinde bulunduğumuz Aralık ayında da bu operasyonların şiddetini artırdı.
Merna Alhasan, çektiği videolarda, Suriyeli insanları birbirlerine yardım etmeye çağrıyor. “Dışarıdan yardım bekleyemeyiz. Dünya bugüne kadar çağrılarımıza kulak asmadı” diyor genç kadın. Till Küster’e göre, böyle düşünen tek Suriyeli Alhasan değil. “İnsanlar, Avrupa’nın kendilerine yardıma koşmayacağını ve emniyetlerini sağlamayacağını anlıyor” diyor Küster.
Onlar, kendilerini yarı yolda bırakılmış hissederken, bölge, bir kez daha güçlerin ve ülkelerin gövde gösterisinde, finalini arıyor. -Tamer Yazar-

Exit mobile version