Samsun’daki Atatürk anıtına yapılan hain saldırı nedeniyle bazı hususları bir kez daha hatırlama ve hatırlatma gereğini duyuyoruz.
Ataürk’e ve Atatürk anıtlarına yapılan saldırılar ne ilktir ne de son. Maalesef zaman zaman Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucusu ve büyük kurtarıcımız gazi Mustafa Kemal Atatürk ile dava arkadaşlarına bu tür saldırılar yapılmakta, bu tür eylemler gerçekleştirilmek istenmektedir.
Bugün hayatta olan yurttaşlarımızın hemen hemen tamamına yakını kurtuluş mücadelesinden sonra dünyaya gelmiş, eğitimini almış, alanlarında iş sahibi olmuş veya iş sahibi olabilmek için arayış içerisine girmişlerdir. Elbette ki işsiz kalanlarda, iş bulmadıklarından işsiz durumdadırlar.
Atatürk’e, O’nun heykellerine ve düşüncelerine karşı yapılan tecavüzlerin sahibi olanların şu hususu düşünmeleri ve hatırdan uzak tutmamaları gerekir: Eğer Atatürk olmasa idi, Atatürk ve dava arkadaşları tüm olumsuz koşullara rağmen kurtuluş mücadelesini başlatmasalar, Cumhuriyeti ilan etmeseler ve adım adım demokrasiye geçiş sürecindeki olumlu kararları almasalar idi, o tecavüzcüler bugün ne durumda olacaklardı ve hangi yönetim altında yaşama zorunda kalacaklardır?
Öncelikle bu soruyu sormak ve yanıtını almak gerektiği kanısındayız.
Şu hususu hatırdan uzak tutmamak gerekir:
Eğer Atatürk ilke ve devrimleri yaşama geçirilmeseydi,
Eğer Kemalist düşünce doğrultusunda kararlar alınıp adımlar atılmasaydı,
Bugün o tecavüzde bulunanlar böyle bir hareketi yapmaya kalkışabilirler miydi?
Elbette ki hayır.
Bu nedenle sevsinler veya sevmesinler.
Beğensinler veya beğenmesinler.
İlkelerine inansınlar ya da inanmasınlar.
Her yurttaşın bugün içinde bulunduğu durumu O’na ve dava arkadaşlarına borçlu olduklarını unutmamaları gerekir.
Atatürkçü düşünce, çağdaşlığı ve aydınlığa doğru hareket etme gerekliliğini bizlere gösterir.
Bu doğrultuda hareket edildiği takdirde ülkemizin devamlı ileriye doğru gideceğini ve aydınlık günlerin hiçbir zaman bizi bırakmayacağını hatırdan uzak tutmamak gerekir.
Eğer Atatürkçü düşünceyi ve O’nun ilkelerini kendimize rehber edinmez isek, yüzümüz aydınlığa değil karanlığa dönük olacak. Bu durumda da çağdaşlığı elde etmemiz ve çağdaş ülkeler arasında yer almamız mümkün olamayacaktır.
Atatürk ve dava arkadaşlarını sevmeyenler olabilir.
Atatürk ilke ve devrimlerini benimsemeyenler olabilir.
Atatürkçü düşünce doğrultusunda hareket etmenin gerekliliğini anlamayanlar olabilir.
Ama buna rağmen o düşüncede olan insanların böyle düşünebilmelerinin, böyle hareket edebilmelerinin ve böylesi davranışta bulunabilmelerinin, Atatürk ve dava arkadaşlarının bize kazandırdıkları sayesinde olduğunu hatırdan çıkarmamaları gerekir.
Eğer böyle bir davranış içinde olabiliyorlarsa,
Eğer böyle bir olumsuz duyguya sahip olabiliyorlarsa,
Bunu da yine Atatürk ve dava arkadaşlarının çizdiği yolda yürümek suretiyle bize Cumhuriyeti armağan eden ve Cumhuriyet rejimini de demokrasi ile taçlandırılmasını sağlayan insanlara borçlu olduklarını unutmamaları gerekir.
Bu nedenle herkesin, sevselerde sevmeselerde, O’na, ilkelerine, saygılı olması ve onunla birlikte dava arkadaşlarına karşı tecavüzkâr hareketlerden, söz ve davranışlardan uzak durmaları gerekir.
Samsun’daki anıta vaki saldırı nedeniyle bu gerçekleri bir kez daha hatırlamak ve hatırlatma gereğini duyuyoruz…
nabiinal@hotmail.com