Bir hayvanseverin tespiti ve çağrısı ile başlayalım… “Konuşamıyor, derdini söyleyemiyor. Evi yok, yiyecek ekmeği yok, kimsesi yok. Üşüyor, ıslanıyor, korkuyor, aç kalıyor, susadığı için kirli su içiyor, dövülüyorlar. Onlar bize Allah’ın emaneti dilsiz kullarıdır. Tüm bu problemleri görmezden gelmenin, onları bekleyen kötü sonlara terk etmenin, insani, ahlaki ve toplumsal yönden kesinlikle kabul edilebilir bir davranış olmadığını düşünüyorum.”
Herkesin, evinin ya da işyerinin önüne bir kap su ve bir kap da mama koymaya gayret etmesi gerektiğine işaret eden bir başka hayvanseverler ise, “Ama su kaplarının birçoğu, eski plastik su şişelerinin ortasından kesilerek yapılıyor ve bu durum bazen sokak hayvanlarına zarar verebiliyor. Çünkü kesilen bu plastiklerin ağızları kesici bir halde, buna da dikkat edelim” uyarısında bulunuyor.
İfade edilenler konusunda yerel idarecilere önemli görevler düşse de, asıl sorumluluk, ‘hayvanseverlik’ temelinde yükselen vatandaşlık bilincinde yatıyor. -Tamer Yazar-