Hayatlarımızın orta yerinde ama…

Adalete Güvenmiyoruz! Hatay’ın da aralarında olduğu, Türkiye’nin 68 ili ve 383 ilçesinde yapılan “Hapishaneler ve Mahpuslar Algı Araştırması”na katılan katılımcıların yüzde 69’u adalet sistemine güvenmediğini, yüzde 31’i ise güvendiğini ifade etti. Katılımcıların yüzde 42’si ise Türkiye’de en çok haksızlığa uğrayan grup olarak “kadınları” işaret ediyor. Kamuoyu araştırma şirketi KONDA, İnsan Hakları Derneği’nin talebi üzerine, Türkiye’nin […]

Adalete Güvenmiyoruz!

Hatay’ın da aralarında olduğu, Türkiye’nin 68 ili ve 383 ilçesinde yapılan “Hapishaneler ve Mahpuslar Algı Araştırması”na katılan katılımcıların yüzde 69’u adalet sistemine güvenmediğini, yüzde 31’i ise güvendiğini ifade etti. Katılımcıların yüzde 42’si ise Türkiye’de en çok haksızlığa uğrayan grup olarak “kadınları” işaret ediyor.

Kamuoyu araştırma şirketi KONDA, İnsan Hakları Derneği’nin talebi üzerine, Türkiye’nin 68 ili ve 383 ilçesinde “Hapishaneler ve Mahpuslar Algı Araştırması” yaptı. 18-20 Haziran tarihleri arasında 3 bin 285 kişiyle telefonla yapılan araştırmada çarpıcı sonuçlar çıktı.
KONDA’nın araştırmasına katılanların yüzde 57’si, Türkiye’de insanların, düşünceleri nedeniyle cezaevine atıldığını düşündüğü söyledi. Ankette, katılımcılara, Türkiye’de adalet sistemine güvenip güvenmedikleri de soruldu. Buna göre katılımcıların yüzde 69’u, adalet sistemine güvenmediğini, yüzde 31’i ise güvendiğini ifade etti.
-DİNDARLAR!-
Daha önce bir yakını tutuklananların yüzde 76’sı adalet sistemine güvenmezken, yakınının başına böyle bir olay gelmeyenlerin yüzde 68’i adalet sistemine güvenmiyor.
Anket sonuçlarının değerlendirildiği raporda, muhafazakârlık ve inanç seviyesi arttıkça, adalet sistemine duyulan güvenin arttığına da dikkat çekildi. Modernlerin sadece yüzde 14’ü adalet sistemine güven duyduğunu belirtirken, bu oran geleneksel muhafazakârlarda yüzde 30, dindar muhafazakârlarda ise yüzde 53. Rapora göre, dinin tüm gereklerini yerine getirenlerin arasında adalet sistemine güvenenlerin oranı yüzde 55, ateistler arasında ise bu oran sadece yüzde 4.
-TÜRK/KÜRT!-
Araştırmada, Türkler ve Kürtler arasında adalet sistemine güven konusunda fikir ayrılığı olduğu da ortaya çıktı. Buna göre Kürtlerin yüzde 85’i Türkiye’deki adalet sistemine güvenmediklerini söylerken, Türklerin yüzde 64’ü adalet sistemine güvenmediğini belirtti.
Öte yandan katılımcıların yüzde 1,8’i gözaltına alındığını, yüzde 1,2’si tutuklandığını, 1,2’si ise denetimli serbestliği olduğunu söylerken, yüzde 14’ü bir yakını veya tanıdığının gözaltına alındığını, yüzde 15’i bir yakınının tutuklandığını, yüzde 10’u ise bir yakınının denetimli serbestliği olduğunu kaydetti. Araştırmaya göre, gözaltına alınanların yüzde 58’ini Türkler, yüzde 35’ini Kürtler, yüzde 7’sini Arap, Zaza ve diğer etnik kökenler oluşturdu.
Tutuklananların yüzde 47’sini Türklerin, 39’unu Kürtlerin oluşturduğu belirtilen raporda, “Kürtlerin, Türkiye nüfusunun yüzde 17’sini oluşturduğunu göz önüne aldığımızda; daha önce gözaltına alınanların yüzde 35’ini, tutukluların ise yüzde 39’unu Kürtlerin oluşturması yüksek bir oran olarak dikkat çekiyor” ifadeleri kullanıldı.
-GELİR SEVİYESİ!-
Raporda, erkeklerin; gözaltına alınma, tutuklanma ve denetimli serbestlik durumlarını kadınlara göre daha fazla yaşadığı belirtildi. Araştırmaya göre, gözaltına alınanların yüzde 81’i, tutuklananların yüzde 69’u, denetimli serbestlik yaşayanların yüzde 77’si erkek. Araştırmada, tutuklananların yüzde 54’ü lise altı eğitim seviyesindeyken, yüzde 31’i lise, yüzde 15’i üniversite mezunu olarak belirlendi.
Araştırma raporunda, denetimli serbestlik kapsamında serbest bırakılan ve tutuklananların ekonomik durumları ile ilgili çarpıcı tespitler de yer aldı. Tutuklananların yüzde 39’luk önemli kısmının alt gelir grubundan, yüzde 6’lık kısmının ise üst gelir grubundan olduğuna dikkat çekilen raporda, denetimli serbestlik kapsamında salıverilenlerin yüzde 11’i alt gelir grubundayken, yüzde 29’u üst gelir grubundan oluşuyor.
Araştırmaya katılanların yüzde 25’i, genel olarak mahpuslara davranışın kötü veya çok kötü olduğunu düşünürken, yüzde 17’si mahpuslara davranışın iyi veya çok iyi olduğunu kaydetti. Daha önce gözaltı, tutuklama ve denetimli serbestlik geçmişi olanlar ise cezaevlerine daha olumsuz baktı.
Araştırmaya göre; gözaltına alınanların yüzde 76’sı, tutuklananların yüzde 60’ı, denetimli serbestlik yaşayanların ise yüzde 54’ü, genel olarak mahpuslara davranışın kötü veya çok kötü olduğunu ifade ederken, hiç bu durumlarda kalmayanların oranı ise yüzde 38 oldu.
-HAKSIZ YERE!-
Toplumun birbirine zıt kesimlerinin arasındaki fikir ayrılıklarının bu kadar keskin olmasının, siyasal ve toplumsal kutuplaşmanın arttığını gösterdiği ifade edilen raporda, toplum genelinde adalet sistemine karşı oluşan güvensizliğin en önemli sebeplerinden birinin, insanların haksız yere cezaevine konulduğu fikri olduğu belirtildi. Araştırmaya göre, toplumun yüzde 72’si, insanların haksız yere cezaevine girdiğini düşünüyor. Ankete katılanların yüzde 79’u, son yıllarda daha fazla insanın cezaevlerine konulduğunu, yüzde 21’i ise böyle bir durum olmadığını söylüyor.
-KADINLAR!-
Araştırmada, cezaevlerinde çıplak arama ve işkence olup olmadığına dair toplumun çok fazla bilgisinin olmadığı ve bu nedenle insanların fikir beyan etmekte çekindiği ifade edildi. Araştırma sonuçlarında, toplum genelinde en fazla haksızlığa uğradığı düşünülen grupların ise sırasıyla kadınlar, gazeteciler, siyasi muhalifler, Kürtler ve Aleviler olduğu da ortaya çıktı.
Katılımcıların yüzde 42’sinin, Türkiye’de en çok haksızlığa uğrayan grup olarak “kadınları” işaret ettiği kaydedilen raporda, “Kadınların ardından yüzde 35 ile gazeteciler, yüzde 33 ile siyasi muhalifler geliyor. Görüştüğümüz kişilerin en az haksızlığa uğradıklarını düşündükleri gruplar yüzde 9 oranıyla Sünniler. Toplum genelinde yüzde 28’lik oranla haksızlığa uğradığı en çok düşünülen dördüncü küme olan Kürtlerin haksızlığa uğrayıp uğramadığı konusundaki görüşleri etnik kökenlere göre incelediğimizde, Türklerin ve Kürtlerin bu konuda tamamen farklı görüşlere sahip olduğunu görüyoruz. Kürtlerin yüzde 68’i, Kürtlere haksızlık yapıldığını düşünürken, Türklerin sadece yüzde 18’i bu fikre sahip” denildi. Tamer Yazar

Exit mobile version