Her Çekiç Sesi Bir Notadır!!

Demir işlemedeki sanatçı ruhu müzikle de kesişen Edip Bağdatlı,1950 yılında dünyaya geldi.  8 yaşında mandolin, 9 yaşında melodika, 11 yaşında ise gitara sarıldı. Öğrenme merakı yüksek bir çocuk olan Bağdatlı, 25 yaşına kadar müzikle uğraştı. Sanatçı ruhu ile genç yaşına rağmen müzikte büyük ve önemli ilerlemeler kaydetti. Kurduğu müzik grubuyla düğünlerde orkestra olarak müzisyenlik yaptı, […]

Demir işlemedeki sanatçı ruhu müzikle de kesişen Edip Bağdatlı,1950 yılında dünyaya geldi.  8 yaşında mandolin, 9 yaşında melodika, 11 yaşında ise gitara sarıldı. Öğrenme merakı yüksek bir çocuk olan Bağdatlı, 25 yaşına kadar müzikle uğraştı. Sanatçı ruhu ile genç yaşına rağmen müzikte büyük ve önemli ilerlemeler kaydetti. Kurduğu müzik grubuyla düğünlerde orkestra olarak müzisyenlik yaptı, gece kulüplerinde sahne aldı. Gitardan demire olan yolculuğu çok çarpıcı ve anlamlı. Müziğe olan bağlılığı ile  altı kuşaktan gelen dede mesleği olan demir sanatını icra etmek için çok sevdiği gitarının tellerini koparıp duvara astı ve ruhundaki bütün güzellikleri demire yansıtıp soğuk demire sıcak ruh veren Bagdatlı: kendine ait butik atölyesinde ziyaretine gelenleri adeta büyülüyor…

Hatay sevdalısı aynı zamanda, ama dünyayı güzelleştirmek adına kendine özgün figürlerini konuşturtuyor. Kavaslı Köprüsü de Antakya’yı anlatıyor aslında. Hatay’ın medeniyetler şehri olduğunu gösteren motifleri ile Barış için güvercin koydu. Anlayacağınız eserlerinin hepsinin birer hikayesi var. Atölyesini ziyarete gittiğimde en çok ilgimi çeken filozof Diyojen’in elindeki lambasıyla olan figürü, ve mezarlık kapısı… Özellikle mezarlık kapısını çok merak ettim ve sordum. Ahirete giden yol ince ve uzun bir yol, Aşık Veysel’in dediği gibi, Kimse bundan kaçamaz.  Diyojenin ise sadece  “adam arıyorum” ama  bulamıyorum anlamındaki figürü, Cami kapısında secde eden laleler figürüde çok etkileyici…

Bu kadar ağır iş temposu onu yormuyor, tam tersi mutluluk veriyor ve  hayallerinden asla vazgeçmeyip bir TV programına katılıp küstüğü gitarıyla tekrar barışıp, müzik grubunu yeniden kuruyor.

Aileden gelen yaklaşık 450-500 yıllık demircilik mirası olduğunu  söyleyen Bagdatlı: “yedi kızım ve bir oğlum var, ama en büyük pişmanlığım bu mesleği kızlarıma öğretmemek oldu dedi. Önceki zamanlar kızlar naiftir, bu mesleği yapamazlar diye düşünüyordum ama şimdi kızların her şeyi başarabileceğini düşünüyorum.  Kızlarım da biraz sıkıntı çeker ezilir kırılır ama sonra bu sanatı hakkıyla icra ederlerdi” dedi. Yani sanatı her yönüyle icra eden bir ekoldür: “EDİP BAĞDATLI”

 Bu haftaki tavsiyem: Cumartesi saat 16.00 da Akdeniz Defne evinde ki ” Edip Bagdatlı ile söyleşi” paneline katılmanız…

Exit mobile version