Her Geçen Gün Biraz Daha Dibe Doğru

İyi günler sevgili okuyucu. Ülke olarak o kadar enteresan günler yaşıyoruz ki, bugüne kadar biriktirdiğimiz demokrasi kültürümüz büyük yaralar almakta. İstanbul seçimlerinin iptali ve seçilmiş Başkan Ekrem İmamoğlu’nun mazbatasının elinden alınması, demokrasi birikiminde eşine rastlanılmayan bir haksızlık ve mağduriyet yarattı. Benden yaşça büyükler lütfen cevaplasın, geçmişte bu denli büyük bir hak çiğnemesi oldu mu? Sanırım […]

İyi günler sevgili okuyucu.

Ülke olarak o kadar enteresan günler yaşıyoruz ki, bugüne kadar biriktirdiğimiz demokrasi kültürümüz büyük yaralar almakta. İstanbul seçimlerinin iptali ve seçilmiş Başkan Ekrem İmamoğlu’nun mazbatasının elinden alınması, demokrasi birikiminde eşine rastlanılmayan bir haksızlık ve mağduriyet yarattı. Benden yaşça büyükler lütfen cevaplasın, geçmişte bu denli büyük bir hak çiğnemesi oldu mu? Sanırım bu kadar büyük ve aleni olmadı.

Neye istinaden ve hangi mantık ve vicdana sığdığı anlaşılamayan iptal kararı sonrası, bugün bile hala gerekçeli karar açıklanamıyor. ‘İptal ettik, ama gerekçesini size söyleyemiyoruz’ diyorlar. Görünen o ki, gerekçe bulmakta çok zorlanıyorlar. Yaygın medyada bu durum, “çalınan minare o denli büyük ki, kılıf hazırlayamıyorlar” olarak yorumlanıyor. Benim şahsi değerlendirmem ise bu durum “demokrasi komedisi”.

Yetmedi. Hak hukuk ve adalet ihlali o denli keyfi boyutlar kazandı ki, bu duruma yandaş medya da çanak tutuyor. Usta gazeteciliği ile geçinen, yandaş medyanın en büyük silahlarından biri olan CNN Türk Tarafsız Bölge programı yapımcısı ve sunucusu Ahmet Hakan ise tam bir skandal örneği oldu. Sanırım onun televizyonculuk ve gazetecilik alanında canlı yayında düştüğü acziyet, İletişim okullarında yetiştirilen medya öğrencilerinin yüzünü kızartıyordur. Ahmet Hakan, ısrarla Ekrem İmamoğlu’nu saçma, polemik ve kafa karıştırıcı, dedikodu, magazin konularıyla köşeye sıkıştırmaya çabalarken, karşısında; konusuna hakim, ne dediğini bilen, tuzaklara düşmeyen, sağlam bir adam gördü. Ikınıp sıkılmaya başladı ve cep telefonundan gelen talimatlarla kaşı gözü oynamaya başladı.

Gazetecilik etiğini ve onurlu duruş şansını alaşağı edip, daha önce üç bölüm olarak açıkladığı programını taahhüt ettiği süreden tam 45 dakika önce bitirdi. Evlere şenlik.

Saray yalakası, talimat gazetecisi bu zat; Türkiye’nin en köklü yayın organları arasında bulunan CUMHURİYET Gazetesi’nin dünkü manşetinde konu edildi ve basınımızın bu denli onursuz çöküşü de tescillenmiş oldu. Ahmet Hakan, konuştuğu her cümle sonrası puan toplayan, adeta yıldız gibi parlamakta olan Ekrem İmamoğlu’nun “Şimdi İstanbul Belediyesindeki israfı istatistiklerle açıklayacağım “ ifadesinden sonra, panikledi ve milyonlarca izleyeninin iradesine ipotek koyarak, cep telefonu talimatı ile gereğini yaptı. Akrep misali, “süremiz bitti” dedi.

Şimdi bu kurumların, medyanın, komik değerlendirmeler içindeki siyasetçilerin içine düştüğü durumu nasıl yorumlayacağız? Ah ki ne ah. Her geçen gün çırpındıkça batan ve dibe vuran bir demokrasi katli yaşıyoruz.

Kaybetmek ve bunu kabullenmek onurlu bir davranıştır. Hep kazanacaksınız diye bir şey yok. İşin kötüsü, kaybetmek sizi küçültmez. Bunu bilmiyor musunuz? Uzun süredir böylesi skandallarla dolu bir çırpınış hikayesine rastlamamıştık.

İmamoğlu’nun gösterdiği bir fotoğraf var.

İstanbul Büyük Şehir Belediyesini Refah Partisi kazandığı zaman, Necmettin Erbakan, kazananın da kaybedenin de elini havaya kaldırmış, unutulmaz bir anı demokrasi kültürümüze hediye etmişti. Yıllar geçti, su akıp yolunu buldu. Roller değişti, ama birileri kazananın kolunu havaya kaldıracağına, o kolu kırmakla uğraşıyor.

Yazık.
İyi çalışmalar.

Exit mobile version