Hoş bir Seda…

Seçim tarihi yaklaştıkça özelikle kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalanların sinirleri daha da gerilmeye, bel altı vurmalar dahil, çeşitli gerçek dışı senaryolar düzenlenip piyasaya sürülmesi ve böylece sandıktan başarı ile çıkabilmenin yol ve yöntemleri daha sık aranmaya başlandı. Meşhur bir deyim vardır: Korkunun ecele faydası yoktur. İşte bu deyim hatırlandığı takdirde, başvurulan yol ve yöntemin […]

Seçim tarihi yaklaştıkça özelikle kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalanların sinirleri daha da gerilmeye, bel altı vurmalar dahil, çeşitli gerçek dışı senaryolar düzenlenip piyasaya sürülmesi ve böylece sandıktan başarı ile çıkabilmenin yol ve yöntemleri daha sık aranmaya başlandı.

Meşhur bir deyim vardır: Korkunun ecele faydası yoktur.

İşte bu deyim hatırlandığı takdirde, başvurulan yol ve yöntemin doğru olmadığı, beklenen olumlu sonucu vermeyeceği açıkça belli olacaktır. Ancak bu deyim hatırlanmadığı için ise, hoş olmayan yollara başvurulmak suretiyle başarı yolları aranmaya devam edilmektedir.

Bu tür yol ve yöntemlerin kimseye fayda sağlamayacağı bilinmelidir.

Oysaki 31 Martta yerel yöneticiler seçilecektir.

Seçilecek olan yerel yöneticilerin projelerine bakmak, hedeflerinin ne dolduğunu anlamak ve bölgesine yararlı hizmetler getireceğine, inanılanları desteklemek suretiyle iş başına gelmelerini sağlamanın en doğru bir yol olacağı kanısındayız.

Ama ne yazık ki bu yola başvurma yerine, tamamen aksi bir yol ve yöntem izlenmek suretiyle bir karalama, bir kötüleme, bir suçlama, bir asılsız haberler üretme yolu tercih edilmekte ve bu yol ile başarıya ulaşılabileceği zannedilebilmektedir.

Böyle bir yanlış kanaate varılmasının ise, ne bu yola başvuranlara bir yararı olur, ne de ülke geleceği açısından olumlu gelişmelerin oluşmasına katkı sağlar.

Bunun böylece bilinmesinde sayılamayacak kadar çok yararlar olacağını belirttikten sonra geçtiğimiz günlerde medyaya yansıyan bazı haberleri de şöyle bir hatırlatmak istiyoruz:

8 Mart Dünya emekçi kadınlar günü nedeni ile yapılan yürüyüş sırasında, güvenlik güçlerinin tutumunu protesto edenlerin, kutsal ezana karşı saygısızlık yaptığı yolundaki suçlamaların kısa sürede gerçek dışı olduğu ortaya çıkmıştır.

Tıpkı Kabataş’taki bir kadına yapıldığı iddia edilen saldırı ile ilgili suçlama gibi, bu suçlamanın da gerçeği yansıtmadığı, kutsal ezana herhangi bir saygısızlıkta bulunulmadığı kanaati kamu vicdanında geniş bir şekilde yer bulmuştur.

Ankara Büyükşehir belediye başkanlığına aday olan Mansur Yavaş ile ilgili iddialarında kısa sürede asılsız olduğu, aksine Mansur Yavaş’ın mağdur durumda bulunduğu anlaşılmıştır.

Mansur Yavaş ile ilgili suçlamalar yandaş medyada geniş bir şekilde yer bulduğu halde, Mansur Yavaş’ın bu iddialara karşı savunmaları ise hemen hemen hiç yer bulmamıştır.

Bu durum dahi içine düşülen telaşın, şaşkınlığın ve panik havasının açık bir göstergesidir.

CHP Genel başkanı Kılıçdaroğlu’na yönelik hakaret teşkil eden söylemler, kullanılan yakışıksız deyimler.

Yine iyi parti genel başkanına karşı söylenen sözler, tehditvari suçlamalar, telaşın ve panik havasının ayrı bir görünümünü yansıtmaktadır.

Tüm bu yollara niçin başvuruluyor?

Eğer bir koltuk yarışı için ise buna ne gerek var?

Makamlar gelip geçicidir. Önemli olan o makamda otururken yapılan hizmet ve bu hizmete karşı vatandaşın verdiği nottur.

Hani meşhur bir söz vardır: Baki kalan bu kubbede hoş bir sedadır.

Gün gelecek her şey bitmiş olacaktır. Ama geriye hoş bir seda kalacaktır. Bu sedanın duyulmasına neden olanlarda takdirle ve hayırla anılacaktır.

Eğer geride hoş bir seda bırakılmamış ise, bu takdirde oturulan makamın hakkı verilmemiş, yapılan hizmetler yararlı olmamış, takdirde görmemiş olur.

Bu nedenle koltuğu bırakmamak yerine, hoş bir seda bırakmak için çaba sarf etmek daha doğru ve daha iyi bir harekettir.

Bir kez daha tekrar ediyoruz: Hoş bir seda bırakmak için mümkün olan yapılmalıdır. Zira baki kalacak olan hoş bir sedadır…

nabiinal@hotmail.com

Exit mobile version