Üzerine uzun yıllar konuşulacak, kafa yorulacak, kitaplar yazılacak bir yıl oldu, 2020. Tüm alışkanlıklarımız yerle bir oldu Covid ile… İşletmeler kapandı, uçuşlar durdu, evlere kapandık, farklı bir moda giriverdik. Çokça kayıplar verdik, sosyal medya hesaplarımızda ve whatsapp gruplarımızda taziye haberleri sonlanmaz oldu.
Tatsızlıkları saymaya gerek yok. Değerli bir büyüğüm, Covid için, “Allah’ın sopası” yorumunu yapıyor. Bence, insanlık gereken dersleri aldı. O yüzden 2021’e “hoş gel lütfen, daha fazla yorma bizi” diyorum.
“Hoş gel lütfen, yorma daha fazla” diyorum, fakat zor günler görmeye devam edeceğiz gibi gözüküyor.
Kuraklık Büyük Bir Sorun Olacak
Eskiden hatırlarım, kış vakti birçok zaman botlarımızı giyerdik. Yağmur-çamur-kar derken, kışı botlarımızla geçirirdik. Kışın, yoğun olarak kullanırdı insanlar botlarını. Fakat artık Hatay’da yıllardır bot kullanmaz olduk. Bunu da geçtik, yağmur yağmadı bu kış ayı. Havalar hala günlük-güneşlik. İlk bahar havası gibi.
İstanbul’da alarm zilleri çalmaya başladı. Yaz kurak geçecek, su sıkıntıları olacağı için “tedbirleri alın” denmeye başladı. Korkarım ki, başka şehirler de bu kuraklıktan etkilenecek. Kuraklık için, öncelikle şahsi tedbirler almamız gerekir. İsrafı seven bir toplum, şahsi tedbirleri ne derece alabilir, bunu ilerleyen günlerde net olarak göreceğiz. Fakat şunu artık görmek lazım ki, hepimiz aynı gemideyiz. Eğer gereken tedbirleri almazsak, insanlığın sonu felaket.
Kuraklıkla mücadele için topyekun bir mücadele şart. Dişleri fırçalarken, elleri sabunlarken, duşta saçları şampuanlarken suları kapatmayı öğrenerek başlamalıyız işe. Bu üç tedbir, inanıyorum ciddi oranda bir su tasarrufu sağlayacaktır.
İnsanlığıni karı eritip içme suyuna elverişli hale getirme, deniz suyundan içme suyu gibi projelere daha çok kaynak ve zaman ayırması gereken zamanlara geldik gibi. Maalesef gezegenimiz ısınıyor, buzullar eriyor. Nesli tükenen canlıların sayısı ve ekosistemin bozulma eğrisi hızla artıyor. Ülkemizdeki ve Dünya’daki siyasilerin birbirleriyle didişmek, silahlanma yarışına girmek yerine, bu sorunlara “samimiyetle” çözüm aramasında fayda vardır. Aksi halde “tren kaçacak”. Bu konularda, Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler gibi kuruluşların da “göstermelik değil, kapsamlı bir mücadeleye” girişmeleri şarttır.
Kızılderili atasözündeki gibi, “Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak”…
Bu Kez De Mutasyona Uğrayan Covid Devrede
Yaklaşık 10 gün önce, İngiltere, mutasyonlu Covid’in ülkede görüldüğünü açıkladı. Bugün Sağlık Bakanlığı, ülkemizde 15 kişide bu mutasyonlu Covid’in tespit edildiğini beyan etti. Gözüken o ki, tedbirler bir süre daha (şahsi kanaatimce en az 6 ay daha) devam edecektir. Umarım ki, bu mutasyonlu Covid, başımıza daha kötü bir bela açmaz ve aşılar, bu virüslerle hızlıca ve etkili şekilde mücadele edebilir.
Fakat katı tedbirleri bir süre daha uygulamamız gerekir. İnsanlık sıkıldı, yoruldu. Anladık ki, asosyallik doğamıza aykırı. Gezmek, restorantlara gitmek, sosyalleşmek istiyoruz. Yüz yüzeliğin yerini tutmuyor hiçbir teknolojik uygulama. Biraz sabır ile bu zor zamanlar aşılacaktır. Bu süreçte, kamu kurumlarının ve özel sektörün online çalışma sürecine daha çok entegre olması gerecektir. Aksi halde vakıa sayıları tekrar artış hızı gösterir, tren raydan çıkabilir.
Bir Mucize Beklememek Gerek
Aşı yahut olumlu yönde bir mutasyon gibi bir mucizeyi beklememek, gereken tedbirleri almak gerek. Hiçbir tedbire uymadan böyle bir hayalperestlik, “bana bir şey olmaz” mantığı son derece yersizdir.
2021’in En Güzel Haberleri Hatayspor’umuzdan
Hatayspor’umuz, Süper Lig’e geç kavuştu, ama bu geciken buluşmanın da getirdiği hasretle ligi kasıp kavuruyor adeta. An itibariyle Hatayspor’umuz 5.durumda. Bu takım ile ne kadar gurur duysak azdır.
Öncelikle; haddini bilen, hakem ile ve saha dışı unsurlar ile asla uğraşmayan bir takım. Son derece mütevazi ve bir o kadar da mücadeleci. Sahada ne yaptığını bilen, göze hoş gelen bir futbol. Kısacası ne ararsan var Hatayspor’umuzda. Burada, başta Teknik Direktör Ömer Erdoğan olmak üzere, emeği geçen herkese çok teşekkür etmek gerek.
Fakat şahsen, 2 şahsa, daha çok teşekkür etmek gerektiği görüşündeyim. Biri, Sayın Başkan Lütfü Savaş’tır. Uzunca bir süredir takıma büyük destek vermekte, en kritik kararları bizzat Sayın Başkan almaktadır. Sayın Başkanın desteği, kararlılığı ve birleştirici gücü olmasa, bu takım bugün Süper Lig’de olamazdı. Yine aynı şekilde, bu takım 5. de olamazdı. Takımın teknik direktörünün belirlenme sürecinde, herkes bir isim öneriyordu. Belki yüz tane görüş, yüz tane menfaat (menejer ağları vs). Sayın Başkanla sohbetimde, “nasıl bir isim düşünüyorsunuz, bakın altyapı vs gibi çalışmalar da çok önemli” diye sordum. Sayın Başkan da bana, “Ben Ajax, Barcelona altyapılarını tesislerini gezdim, o modelleri inceledim. Geçmişi olan bir hocadan ziyade, geleceği olan, inandığım bir hocaya takımı teslim edeceğim” dedi. Bir baktık, hocalık kariyerini bilmediğimiz “Ömer Erdoğan” getirildi. Çokça tartışıldı. Şahsen ben de, “büyük risk” dedim. Takımın buraya gelmesinde açık ara en önemli karardır. Bugün Ömer Erdoğan hocayı izledikçe, “iyi ki” diyoruz.
Yine Sayın Başkan ile Alanya maçı öncesi sohbetimizde, “biz, haddimizi biliyoruz, hakemlerle rakiplerle de asla uğraşmıyoruz, tamamen sahaya ve futbola odaklandık, bunu özellikle takıma de telkin ediyorum” demişti. Takımı sadece “sahaya” odaklamak da son derece yerinde bir karardır.
Diğer teşekkürü de, Atakaş Grubu’na yapmak lazımdır. Atakaş Grubu, Hatayspor’a uzun süredir ciddi destekler vermektedir. Fakat grup, sene içinde hiç hak etmediği bir tepki ile karşılaştı ya da karşılaştırıldı. Hatayspor yönetimi, bir jest olarak, yeni stada “Recep Atakaş” ismini bir süreliğine kiralamak istedi, Sayın Recep Atakaş’ın bu yönde hiçbir talebi olmamasına rağmen. Yönetim bu kararı açıklayınca, sosyal medyada, Atakaş Grubu’na bir kısım grup tepki gösterdi. Anlamsız yere ve işin iç yüzünü bilmeden, “Recep Atakaş’a” tepki gösterildi. Bir başkası olsa, “hak etmediğim yere incitildim, bundan sonra bana müsaade” diyerek tepki gösterebilirdi. Atakaş Grubu, stada isimlerinin verilmesini taleplerinin olmadığını belirtti ve Hatayspor’umuzda desteğe devam etti. İyi ki de geri çekilmemişler. Atakaş Grubu da, bugün son derece mütevazi bir tarz ile, takıma ciddi destekler vermeye devam etmekte. Bir başkası olsa, takıma ciddi noktada müdahaleler edebilir, takımın ahengini bile bozacak davranışlar sergileyebilir. Çok şükür ki, takımın böylesi değerli bir sponsoru var, kıymetini bilmemiz gerekir.
Hatayspor’umuz, müthiş bir hava yakaladı. Bu seviyede kalmalı, bir taraftan da tesisleşme ve altyapı çalışmalarına hız vererek kendi ayakları üzerinde duran, karlılığı yüksek bir takım olma yoluna evrilmelidir. Hatayspor’un örnek olabilecek altyapı çalışmaları, bu şehirde ve ülkemizden ciddi oyuncular çıkabilmesini, bunlar vesilesiyle ciddi kazançlar elde etmeyi sağlayabilir. Sezon sonunda Hatayspor’umuzu Avrupa potasında görebilmek dileklerimle.