Hükümet ve Deprem

On ilimizi bombalanmışa çeviren yersarsıntısının en ağır etkilediği illerden Hatay. Taş taş üstünde kalmadığı, binlerce canımızı yitirişimiz çok çabuk unutuldu. İlk günlerdeki acı durumun dünyada benzeri yok. Eli kalem tutanlar ne denli kalan çaresiz insanlara çare olmaya, acılarını biraz olsun dindirmeye çalışsa da değinmemek olanaksız. Türkiye’nin en uzun süre, bir biçimde, iktidarda kalan yönetimi olacaksın, […]

On ilimizi bombalanmışa çeviren yersarsıntısının en ağır etkilediği illerden Hatay. Taş taş üstünde kalmadığı, binlerce canımızı yitirişimiz çok çabuk unutuldu. İlk günlerdeki acı durumun dünyada benzeri yok.

Eli kalem tutanlar ne denli kalan çaresiz insanlara çare olmaya, acılarını biraz olsun dindirmeye çalışsa da değinmemek olanaksız. Türkiye’nin en uzun süre, bir biçimde, iktidarda kalan yönetimi olacaksın, ekonomin bozguncuların dediğinin tersine “süper” olacak, Batı devletleri seni kıskanacak ama yersarsıntısı yıkımına çare olmayacaksın! Bunu hiçbir biçimde açıklayamazsın. Aldatmakla, unutturmakla zaman geçiriyorsun demektir. Bu da yetmiyor, hiç gerek yokken, acılara merhem olmak yerine, acılarla boğuşan insanların arazilerine, bahçelerine, arsalarına, zeytinliklerine yasa zoruyla, el koymanın peşindesin. Yeryüzünde benzeri bulunamaz. Evet, yeniden söylüyorum. Bu anlayışın eşi yoktur.

Bu kesime sorarsanız, Türkiye’nin sorunu yeni, “sivil” anayasa yazmak, Anayasa Mahkemesinin kararlarını kararlamak, kararların yargıçlarını kâğıt tomarlarında “İşte bunlar” diyerek yayımlamak, devlet parasıyla satın aldıkları kanallarda bol bol “İş beğenmeyenler” muhabbeti yapmak, yapıları depreme karşı güçlendirmişler gibi belediyeleri yeniden nasıl eder de kazanırız hesabını çözmek, milletvekili seçilene kadar onay verdikleri insanı cezaevinden çıkarmamak için kırk takla atmak…

Yönetimlerin sorumluluğudur. Yıkımların oluşmasına en baştan önlem almak, halkın yarasını sarmak, güvenliğini, sağlığını, eğitimini, beslenmesini sağlamak. Başkalarını dirsekleyerek yönetimi sürdürüyorsan hiç olmazsa bu sorumluluklarının gereğini de yerine getireceksin.

Demokrasi halkı gerekli duyarlıklarını öldürüp rehin almak değildir. Kitlenin istencinin ipotek altına alındığı, tehdit kılıcının tepede dolaştırıldığı koşullardan demokrasi memokrasi çıkmaz. Sandık sonucundan da bir şey beklenmez. Ancak beklenirmiş gibi yapılır.

Yersarsıntısından nerelere geldik. Ne ki çocukların, ölü çocukların, bir gecede doğan gömütlüklerin unutulmaz acısı hep içimizde, duyuncumuzda. Herkes unutsa, unutmayız. Dünya acımasızların dünyası olmayacak. Türk ulusunun yurdu, yaklaşık elli uygarlığın, iki yüz kültürü kalıtını taşıyan Anadolu’dur. Bu mayayı iyi tanımalı.

 

 

Exit mobile version