Hz. Muhammed ve Atatürk’ün gerçekleştirdiği devrimlere devam edeyim.
Önceki vahiy kitapları gibi Kur’an’ın da ana dilde ve anlayarak okunması şart koşuldu (En’am-127)
Oruç, Namaz (Tadarrulu – vücudu gittikçe öne eğerek, rüku ve secde ederek dua etmek) ve Hac uygulamaları (Nüsuklar) farz kılındı (A’raf-55, Bakara-185, Hac-27)
Ataların görüşlerini akıl süzgecinden geçirmek ve taklit etmemek istendi (Bakara-171)
Velinin /gerçek güvenilir dostun öncelikle Allah olduğu vurgulandı. İnsan velinin /dostun ise ancak Kur’an’a uygun sözlerine uyulması istendi (Şura-9, A’raf-3)
Hz. Muhammed’in bir Peygamber ve Başöğretmen olarak gerçekleştirmiş olduğu bu yenilikler /devrimler konusunda bilgisi olan Atatürk de, bu temelde başlıca şu yenilikleri /devrimleri gerçekleştirdi:
Anadolu’da yaşayan toplumun çoğunluğunun ana dili olan Türkçe’yi, konuşulduğu şekilde en iyi açıklayan harflerle öğrenmeleri için Harf devrimini gerçekleştirdi
İlime önem verdiğini şu söylemleri ile vurguladı: “Dünya’da her şey için, Medeniyet için, Hayat için, Başarı için en gerçek yol gösterici ilimdir, fendir. Hayatta en hakiki mürşid ilimdir, fendir. İlim ve fenden başka mürşid aramak Gaflettir, Dalalettir, Cehalettir.” “Eğer bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse, bilimi seçin” (‘Alak-1), “Benim manevi mirasım ilim ve akıldır” diyerek akıl prensibini de aşıladı. Kur’an’daki Taakkül-Tefekkü-Tezekkür önerilerini uyguladı ve taklidi red etti (Bakara-170)
İnsanların konuştukları ana dillerini yazı ile ifade etme kolaylığını sağladıktan sonra, asırlardır bilmedikleri ve dolayısıyla anlamadıkları dil olan Arapça Kur’an yerine, anladıkları ana dilleri Türkçe olan Kur’an ile Din denilen muhkem /değişmez ana kuralları öğrenmelerini sağladı (Meryem-97, Taha-113, Cumu’a-5)
Altı yüzyıldır insanları kul olarak gören ve “Kullarım” diye hitap eden Padişahlık idaresine son verdi. Böylece de ülkede düşünce özgürlüğünü başlattı (Hud-26, Zumer-2)
Padişahlık döneminde borçlar ve kapitülasyonlar nedeniyle kaybolan ülke bağımsızlığını sağladı ve mandacılığı da reddetti
Cumhuriyet sistemi denilen idarecilerin halkın oyları ile belirlenmesini başlattı, Kadına seçme ve seçilme hakkı tanındı (Fetih-10, Al-i İmran-159) ve şura meclisi olarak TBMM’sini oluşturdu (Bakara-1014)
Dini konularda devletin tarafsız kalması gerektiğini ve karışmayıp vatandaşını aşırılık ve zorlamalardan koruması ile Allah ile baş başa bırakmasını, yani Laiklik prensibini başlattı (Kalem-44, Müddessir-14)
Kur’an’daki müteşabih /zaman ve zemine göre değişken olan hukuk kuralları yerine, oldukça değişmiş Dünya durumuna uygun modern hukuk prensipleri paralelinde kanunları benimsedi (Al-i İmran-7). Ki benimsenen kanun maddelerinin çoğu da zaten Kur’an’daki muhkem /değişmez ana kurallara uygun olmuştur.
Her bireyi kanunlar karşısında eşit kılan ve hak edene hak ettiğinin adilce verilmesi demek olan Demokrasi sistemini başlattı (Sad-26)
Ülke insanının geçimini, dolayısıyla da sadece Allah’ın rızasını öncelemek üzere ve kendi menfaatini düşünmeden Tarımda, sanayide, eğitim ve ekonomide hedefler belirleyip gerçekleştirdi (Leyl-18-21).
Maaşı dışında serveti yoktu ve vefat etmeden önce yaptırdığı vasiyet ile bunu evlatlıkları ile İsmet İnönü’nün çocuklarının eğitimine ve Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumuna bağışlamıştı.
Kur’an’ın karşı çıkması gibi Din temelli gruplaşmalara karşı çıktı ve hem dine, hem de insanların inançlılığına zarar verdikleri için tekke, zaviye, cemaat ve tarikatlara son verdi (En’am-65, 159)
Kadının çalışması, bilim yapması, evlenme kararında söz sahibi kılınması, miras, vasiyet ve her türlü şahitlikte erkekle eşit tutulması, geleneksel kıyafetinin dinselleştirilmesinden kurtarılmasını sağladı (‘Alak-1, 3, Ahzab-37, Bakara-282, Ahzab-26, Nur-31, Nahl-81)
Alkolik oluşa ve sarhoş olacak şekilde alkol kullanmaya karşı oldu (Bakara-219)
İman etmenin mutlaka Salih amellerle /Allah’ın yarattıklarına fayda sağlayacak faaliyetlerle pekiştirilmesi bilincindeydi ve herkesin böyle davranmasını istedi (Enfal-2-4, Asr-3)
Gerek Kur’an’ın muhkem /değişmez ana kurallarını göz önünde bulundurması ve gerekse günlük yaşantısı ile topluma örnek olma prensibini uygulamıştır (Duha-11, Saffat-108). Bu prensibine uygun olmak üzere şu örneklikleri gerçekleştirdi: Çiftçilere örnek olsun diye çiftlikler, Tasarrufu teşvik için İktisat ve Tasarruf Cemiyeti, Okuma-yazmayı arttırmak amacıyla Halk odaları, Köy okulları, Köy kursları, Millet Mektepleri ve Halkevleri kurdurdu, Laikliği, Özgürlüğü, Cumhuriyet ve Demokrasiyi öğreten “Vatandaş için Medenî Bilgiler” ismi ile Yurttaşlık kitabı yazdı, Uygar, şık ve temiz giyinme örnekliği yaptı.
Açıkladığım bu özellikleri ile hem Hz. Muhammed, hem de Atatürk, bu örneklikleri ile sınırlı bir topluma değil, bütün Dünya insanlarına Başöğretmenlik yapmışlardır.
NOT- NÖVAK Vakfımızın kitaplarının gelirleri ile Eskişehir Tıp Öğrencilerine burs veriyoruz. Özel günlerinizde kitaplardan alır veya hediye ederseniz bize destek olur ve öğrenci sayımız artar: “DİN VE BEYİN”, “SON DAVET KUR’AN Tercümesi”, “KUR’AN KADINI KORUYOR”, “OKU! Konularına göre Kur’an ayetleri”, “KUR’AN’IN KULU KÖLESİ MEVLANA”, “TEVRAT VE İNCİL’DE ÖNCEKİ İSLAM”, “KUR’AN VE SON İSLAM” ve “ALLAH İLE ANLAŞMAMIZ VAR”