Ali İsmail Korkmaz ve Ahmet Atakan’ın kaybında başlattıkları adalet arayışlarını sonlandıramayan iki acılı Anne, Emel Korkmaz ve Emsal Atakan, 1 günlük açlık grevi eylemleriyle Ankara Yüksel Caddesi’ndeki umudu omuzladılar.
“Orda çocuklar vardı, çok uzakta… Gözyaşlarına sansür konulmuş çocuklar… Özlemlerini döküp içlerine, düşlerinde hep uçurtma uçuran çocuklar…” Bu dizeler Adnan Yücel’e ait. Onlar, bekletilen umutların ve hayallerini biriktiren yaşamların dizeleri. O yüzden de bugüne dair haberin ilk cümleleri! Ankara Yüksel Caddesi’nde 70 güne yaklaşan bir ölüm-kalım savaşında ‘buradayım’ diyen Araştırma Görevlisi Nuriye Gülmen ve Öğretmen Semih Özakça’nın cümle cümle biriken talepleri.
İşte o talepler, Ankara’dan Antakya’ya bir kalp yolu çizdi hafta sonunda. Ve o yol, iki Gezi Annesinin buluşma noktası oldu. Ele ele veren iki Annenin Ankara’yı omuzlaması oldu. Araştırma Görevlisi Nuriye Gülmen ve Öğretmen Semih Özakça’nın ‘İşimi ve Öğrencilerimi geri istiyorum’ çığlığına ses oldu.
-SİZİNLEYİZ-
Geride bıraktığımız Pazar günü, Gülmen ve Özakça’nın görevlerine iade edilmek için başlattıkları açlık grevine destek vermek için Antakya Parkı’nda bir araya gelen Ali İsmail Korkmaz’ın Annesi Emel Korkmaz ve Ahmet Atakan’ın Annesi Emsal Atakan bir günlük açlık grevi yaptı, Ankara Yüksel Caddesi’nde haftalardır süren mücadeleye destek verdi.
Hatay Eğitim Sen üyelerinin de katılarak destek verdiği eylemde halaylar çekildi, şarkılar ve türküler söylendi, Ankara’nın Yüksel Caddesi’nde ayakta durmaya çalışan iki aç bedenin direnişi için ‘buradayız’ dendi, ama en çok da ‘hak-hukuk-adalet’ istendi, ‘Sizinleyiz’ diye de eklendi.
-SESLERİ OLMAYA GELDİK-
Dadaloğlu’nun “Ferman Padişahın Dağlar Bizimdir” adlı şiirinin temposunda alkış tutan ve el ele verip halaya duranların omuzladığı 1 günlük açlık grevine Hatay Eğitim Sen adına destek veren isimlerden, Ayhan Erkal, süreci Antakya Gazetesi için değerlendirdi. Çekilen halayın coşkusuna da katılan Erkal, şöyle konuştu:
“Ben, bildiğiniz gibi, Hatay Eğitim-Sen’de iki dönem şube başkanlığı yaptım. Nuriye Gülmen ve Semih Özakça gibi ben de bir öğretmenim, eğitim emekçisiyim. Bugün, ölüme yatan iki kamu emekçisinin başlattığı süresiz açlık grevinin 67. günündeyiz. Emsal ve Emel Annelerimizin çağrısıyla, bu insanların sesi soluğu olmaya geldik.
Buradan, Hatay’dan; ölüme yatan, işine, onuruna ve emeğine sahip çıkmak için 67 gündür açlık grevinde olan ve her an hayati tehlikeyi yaşayabilecek Nuriye ve Semih’e el uzatıyoruz. Halkımızın buradaki duyarlılığı bize daha fazla bir güç veriyor.”
-BASIN’A ELEŞTİRİ-
Yaşananlar noktasında gereken desteği görmediklerini ifade ettiği basın emekçileri için de konuşan Ayhan Erkal, şu tespiti yaptı:
“Ben, buradan sizlere teşekkür etmek istiyorum. Çünkü o duyarlılık noktasında saydıklarım arasında basın emekçileri yoktu. Hakikaten, onlara karşı içimizde ciddi bir yara, bir kırgınlık var. Bugün sebep ne ise açıklasınlar, niye gelmediklerini söylesinler. Buradaki iki annenin çığlığını duymuyorlar mı? Ankara’da ölüme yatan, bedenlerini, sadece işlerine ve öğrencilerine geri dönebilmek için açlığa yatıran insanların sesini duymuyorlar mı? Tüm bu yaşananlar bu ülke için önemli bir gündem değil mi? İnsanlar öldükten sonra mı haber yapacaklar? Peki, o ölümlerin ardından yapılacak haberin bir haber değeri olacak mı? Bizce olmayacak. Buradan, sesimiz-soluğumuz olduğunuz için sizlere çok teşekkür ediyorum. Başaracağız. Buna inanıyoruz. Mutlaka başaracağız.”
-HAKLI MÜCADELE-
‘FETÖ’ iddiasıyla açılan soruşturma gerekçesiyle Selçuk Üniversitesi’ndeki görevinden uzaklaştırılan ve 6 Ocak’ta yayınlanan 679 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle ihraç edilen Nuriye Gülmen ile Mardin Mazıdağı Cumhuriyet İlkokulu’ndaki sınıf öğretmenliği görevinden 675 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle ihraç edilen Semih Özakça’ya destek amaçlı 1 günlük açlık grevine giden Annesi Emel Korkmaz’ın yanında yer alan Av. Gürkan Korkmaz ise emek ve adalet arayışına şu sözlerle destek verdi:
“Burada çok haklı bir mücadele var. Bu haklılıklarını da bedenlerini aç bırakarak, ama ruhlarını o açlıkla doyuran iki akademisyen var.
Kanun hükmünde kararnamelerle binlerce insan mağdur edildi. Haksız yere mağdur edildi. Biz; Nuriye ve Semih için, kanun hükmünde kararnamelerle işlerinden haksız yere kovulan herkes için buradayız. Buradan, Yüksel Caddesi’ndeki mücadeleyi selamlıyoruz.
Aslında Nuriye ve Semih de bizler de adalet peşinde koşan insanlarız. Ne yazık ki hukuk kalmadı. Adalet kalmadı ve her şey tamamiyle keyfi uygulamalara dönüştü. Artık kanuna göre değil, fiili duruma göre hareket edilir oldu. O nedenle, adaletin öneminin bilincinde olan bir Aile olarak, aynı adalet arayışındaki Nuriye ve Semih’in yanındayız.”
-ÇOK ŞEY ÖĞRETTİLER-
12 Mayıs Cuma günü başlattıkları 48 saatlik açlık grevinin son saatlerini, Emel Korkmaz ve Emsal Atakan’ın Antakya Büyük Park içinde gerçekleştirdikleri 1 günlük açlık grevine destek için ayıran Hatay Eğitim-Sen adına konuşan Şube Başkanı Deniz Ezer de benzer kaygıları paylaştı.
“Bugün, Yüksel Caddesi’nde yaşananlara karşı inanılmaz bir sahiplenme var. Çünkü bu büyük bir direniş. Zira adalet, artık hepimizin en büyük sorunu, ki en ufak bir şeyde ne olduğu belli olmayan bir yargı sürecinden geçiriliyoruz. Düşünün ki, kanun hükmünde kararnameler noktasında hiç kimsenin savunma hakkı dahi yok. Denen şey, ‘biz karar verdik, siz susun’ şeklinde… Şu ana kadar 27 tane kanun hükmünde kararname yayınlandı. Bunlardan 12 tanesi kamu emekçilerine yönelik ve 105 bin kamu emekçisi bu yolla işinden edilmiş durumda.”
Hatay Eğitim-Sen Şube Başkanı Deniz Ezer, Gezi Annelerinin, Ankara Yüksel Caddesi’ndeki direnişe destek vermelerinin çok anlamlı olduğuna işaret ederken, “Onlar, yürekleri yanmış anneler. Çıktıkları yolda yorgun düşmüş Anneler… Ama ortaya koydukları azimle bizlere çok şey öğrettiler. O anlamda, onurlu iki Gezi Şehidi Annesine destek amaçlı buradayız.”
-UMUT, GÖZLERDE-
“Bu ülkenin ve ülke insanının umuda ihtiyacı var” diyen, Hatay Halkevi yöneticilerinden Mahir Mansuroğlu ise şöyle konuştu:
“Bizler, aynı yolun yolcularıyız aslında. Adalet isteyenleriz… Biliyorsunuz, kanun hükmünde kararnamelerle yönetilen bir ülke haline geldik ve kanun hükmünde kararnamelerle yönetilen bir ülkede ‘umut’ denen şey yasaklıdır. Umudu bulmak zordur. Ancak Nuriye ve Semih gibi yoldaşlarımız, direnen herkes için umut oldular. Yaşamın diğer adı oldular.
Bugün buradayız. O umudu büyütme niyetiyle buradayız. Umut, bizler için yaşamdır belki ama, onlar için zehirdir. Onlar için, etki alanlarının sınırlanmasıdır. İşte bu yüzden, umudu elden geldiğince büyütmeye çalışıyoruz.
Bakın, Ali İsmail’in Annesine… Bakın Ahmet Atakan’ın Annesine… O umudu her iki annenin de gözlerinde göreceksiniz. Aslında burada olan herkesin gözlerinde aradığımız o umut var. İşte bu ‘umut’ var oldukça, istedikleri kadar kanun hükmünde kararnamelerle bu ülkeyi yönetmeye kalksınlar, yönetemeyecekler. Şu anda da yönetemedikleri gibi… Türkiye’nin gerçek sahipleri bizleriz. Türkiye’nin gerçek sahipleri bu ülkenin işçileri, emekçileri ve devrimcileridir. Bu ülkenin üretenleridir, bu ülkenin gerçek sahipleri. Ve biz bu ülkeyi güzel günlere götüreceğiz.”
-ANTAKYA’DAN ANKARA’YA-
Ankara Yüksel Caddesi’nde haftalardır süren açlık grevine Antakya’dan destek veren ve 1 gün süreyle açlık grevine giden Gezi Annelerinden Emel Korkmaz’ın mesajı ise net oldu:
“Yüksel Caddesi’ndeki direnişe destek olmak için buradayız. Biliyorsunuz, bugün aynı zamanda Anneler Günü. Ama bizler için anlamı olmayan bir gün! Ama her şeye rağmen, Semih ve Nuriye’ye destek olmak için açlık grevindeyiz. Ölümler olmasın istiyoruz. Çocuklarımız artık katledilmesin istiyoruz. Onlar da bizler de benzer bir adaletin peşinde gidiyoruz. Burada olmamızın sebebi de bu. Adalet sağlansın ve çocuklarımız işlerine geri dönebilsin. Yaşanan bu açlığın sonunda çocuklarımızı kaybetmek istemiyoruz.”
Emsal Atakan ise şöyle konuştu:
“Oğlunu kaybetmiş bir anneyim. Hayatımız bize zehir oldu. Hiç bitmeyen bir acının içinde yaşıyoruz. Emel Anne’nin dediği gibi, bugün Anneler Günü, ama mutlu olamıyoruz. Çünkü çocuklarımıza sarılamıyoruz. Onları öpemiyoruz. Ama mezar taşlarını öpüyoruz. O nedenle de buradayız. Direnenlerin yanındayız. Direnen öğretmenlerimizin yanındayız. Direnen akademisyenlerimizin yanındayız. Onların sesine ses olabilmek için buradayız. Bizler Anneyiz ve onlar da bizim evlatlarımız. Hepiniz bizim evlatlarımızsınız. Bir an önce mesleklerine geri dönmelerini talep ediyoruz ve buradan Yüksel Caddesi’ni selamlıyoruz.”
-BİRAZ EMPATİ-
Gezi Annelerinin 1 günlük açlık grevine destek veren isimlerden, Emekli Öğretmen ve Aktivist Lümeys Dede ise Erdoğan’a seslendi, bir bakıma güne de nokta koydu:
“Evlatlarımızı okutana kadar çektiğimiz acı ortada. Ardından çocuklarımız mezun olup işe başlıyorlar. Ama birileri gelip de diyor ki, ‘Sen, benim gibi düşünmediğin için seni işinden alıyorum!’ Bu nedir biliyor musunuz? İnsanlık dışı bir şey… Zamanında Erdoğan içeriye düştüğünde Annesi kahrolmadı mı? Üzülmedi mi? Peki, şimdi neden biraz empati yapmaya çalışmıyorlar? Emeğiyle, canıyla buralara kadar gelmiş insanları görmezlikten gelmesinler. Bu acıyı onlara yaşatmasınlar. Bu bir insanlık dramıdır. Bu dramı bizlere yaşatmaya kimsenin hakkı yok. Onun için buradayız, her ezilenin yanındayız, olmaya da devam edeceğiz.”
-Tamer Yazar-