İlk Adım…

      19 Mayıs 1919. Dün bu önemli günün 103. yıl dönümünü kutladık. Bundan 103 yıl önce, çağdaş Türkiye Cumhuriyetinin temellerini atmak üzere Samsun’a ayak basan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, dava arkadaşları ile birlikte kurtuluş mücadelesinin ilk adımını atmaya başlamış idi.       Osmanlı devleti her taraftan yenilgiye uğramış, ülke yangın yerine dönmüş olduğundan, bu yangının külleri […]

      19 Mayıs 1919. Dün bu önemli günün 103. yıl dönümünü kutladık. Bundan 103 yıl önce, çağdaş Türkiye Cumhuriyetinin temellerini atmak üzere Samsun’a ayak basan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, dava arkadaşları ile birlikte kurtuluş mücadelesinin ilk adımını atmaya başlamış idi.

      Osmanlı devleti her taraftan yenilgiye uğramış, ülke yangın yerine dönmüş olduğundan, bu yangının külleri arasından yeni bir çağdaş devletin kurulabilmesi için gereken adımların atılabilmesi amacıyla mücadele başlatılmış ve böylece Genç Türkiye Cumhuriyetinin sağlam temeller üzerinde kurulabilmesi doğrultusunda gerekenlerin yapılmasına karar verilmiştir.

      Bu nedenle 19 Mayıs 1919 tarihini, çağdaş genç Türkiye Cumhuriyetinin kurulabilmesi için ilk adım olarak kabullenmek ve o günün değerini bilmek gerekir.

      103 yıl önceki duruma şöyle bir bakalım?

      Ülke dört bir yandan yabancı güçler tarafından işgal edilmiş, ülkenin ekonomik durumu ise kapitülasyonlar yoluyla yabancı devletlerin denetimine sokulmuş idi.

      Osmanlı devleti tek adamın emirleri, kararları doğrultusunda yönetilmeye çalışılıyor, bireyler ise padişahın kulu olarak kabul ediliyordu.

      Cehalet son safhada idi. Okuryazar sayısı parmakla gösterilecek kadar az olduğundan ülkenin tek kişi tarafından yönetilmesi kolay görülmekte ise de,  geniş bir alana dağılmış bulunan Osmanlı devletini bir arada tutmak, birlik ve beraberlik içerisinde yaşamı sürdürebilme imkânları giderek yok olmaya yüz tutmuştu.

      İşte böylesi bir ortamda kurtuluş mücadelesi başlatılmış, padişahta olan hâkimiyetin millette olması ve bu nedenle de hâkimiyetin kayıtsız şartsız millete ait olduğu ilkesi doğrultusunda hareket edebilmek için gereken alt yapıda adım adım hazırlanmaya başlanmıştır.

      Bir taraftan yabancı güçlerden arındırılması için mücadele verilirken, öte yandan da içteki isyancılarla da mücadele etmek, birlik ve bütünlüğü sağlayabilmek için gerekenleri yapma zorunluluğu kendini göstermekte idi. Tüm bu olumsuz koşullara rağmen, başarıya ulaşabilmenin tek yolunun Cumhuriyet yönetimi olduğu ve halkın iradesi ile ülkenin esenliğe çıkmasının sağlanabileceği Gazi Mustafa Kemal ve dava arkadaşlarının beyinlerinde şekillenmiş ve uygulamaya konulması için gerekenler yapılmaya başlanmış idi. İşte tüm bu olumsuz koşulara rağmen Osmanlı devletinin külleri arasından çağdaş, aydın, uygar ve hâkimiyetin kayıtsız şartsız millete olduğu ilkesini benimsemiş bağımsız bir devlet ortaya çıkarılmıştır.

      19 Mayıs 1919 tarihinde ülkenin bir yandan yabancı güçler tarafından işgal edilmesi, öbür yandan da ekonomisinin yabancı devletlerin denetiminde olması nedeniyle elinde hiç bir ekonomik güç, yetki ve imkân bulunmamakta idi.

      Tüm bu olumsuzluklara karşı çağdaş bir Cumhuriyetin temellerinin atılması yolunda hareket edebilmek için, ancak bu ilkelere inanmış olmak ve gönülden bağlanmış bulunmak gerekir idi.

      Bütün olumsuz koşulara rağmen inanmış insanların Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde başarıya ulaşmaları sağlanmış ve Cumhuriyetin ilk yıllarında birçok kazanım elde edilmiş, tarıma ek olarak sanayide de atılımlar yapma yoluna girilmiştir.

      Yurdun dört bir yanı demir ağlarla örülmüş, bacalar tütmeye, sanayi dalında yatırımlar yapılmaya ve bunun içinde eğitimin çağdaş bir anlayış içersinde yapılabilmesi için alt yapının da hazırlanması yoluna gidilmiştir.

      Bu nedenle de 19 Mayıs 1919 tarihini ilk adım olarak kabul etmek ve bu ilk adımı daha sonra çeşitli adımların takip etmesi suretiyle Osmanlının külleri arasından çıkan yeni Türkiye cumhuriyeti devletinin, dünya genelinde etkin, saygın ve güçlü bir devlet olması imkânları elde edilebilmiştir.

      Bu anlayışla 19 Mayıs’ın değerini bilmek ve hangi olumsuz koşullar içinde başarıya ulaştığını anlayabilmek gerekir.

      Genç Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu nedenle 19 Mayıs’ın bir gençlik bayramı olarak kutlanmasını sağlamıştır.

      19 Mayıs 1919’un değerini bilenler, Atatürk ilke ve devrimlerini özümseyenler, demokratik laik sosyal hukuk devleti ilkesi doğrultusunda hareket etme gerekliliğinin de ayırdında bulunmakta idiler.

      Bunun içindir ki; geleceğe umutla bakıyoruz.

      Bunun içindir ki; ülkemizin üzerine zaman zaman çöken karanlık bulutların kalkacağına inanıyoruz.

      Bunun içindir ki; aydınlık günlerin bizi hiçbir zaman bırakmayacağına inanıyor ve bu inançla atılan ilk adımı daha birçok olumlu adımların takip edeceğini görüyor ve biliyoruz.

      Bu inançla ve bu anlayış doğrultusunda, dün kutladığımız 19 Mayıs’ın dünya durdukça kutlanmaya devam edileceğini bir kez daha yineliyor ve nice 19 Mayıslara diyoruz…

                                                                                                                              nabiinal@hotmail.com

Exit mobile version