Anadolu’yu Fısıldadılar…
Anadolu’nun birçok bölgesinde azınlıkların karşılaştığı zorlukları anlatan ‘Yanyana’ isimli belgeselin ilk gösterimi Sarıyer’de yapıldı. Geçmişten günümüze kalan acı tatlı nice yaşanmışlıkların dile geldiği proje kapsamında, Türkiye’de ve dünyanın birçok noktasında hoşgörü mesajı verilecek.
Rum Cemaat Vakıfları Destekleme Derneği ve Boyacıköy Surp Verits Mangans Ermeni Kilisesi Vakfı, Türkiye’de azınlıklara karşı oluşan önyargıları kırmak ve kültürlerarası diyalogu güçlendirmek amacıyla ‘Yanyana’ isimli bir belgesele imza attı. “Geçmişte oluşan mesafeleri aşmak, birlikte ortak bir gelecek inşa etmek” adıyla yola çıkılan projede, Anadolu’da yaşayan azınlıkların hikâyeleri, gayrimüslim vatandaşlara duyulan önyargılı bakış açısı ve doğup büyüdükleri topraklarda yaşadıkları nice zorluklar dile getiriliyor.
-5 BÖLGE-
-İLK GÖSTERİM-
Avrupa Birliği destekli proje olan ‘Yanyana’ isimli belgeselin ilk gösterimi Sarıyer Yaşar Kemal Kültür Merkezi’nde yapıldı. Gösterime; Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, Rum Ortodoks Patriği Ekümenik Patrik I. Bartholomeos, Musevi Cemaat Vakıfları Temsilcisi Moris Levi, Türkiye Ermeniler Patrikhanesi Patrik Genel Vekili Başepiskopos Aram Ateşyan, Süryani Kilisesi Yönetim Kurulu Başkanı Sait Susin, Avukat Kezban Hatemi ve çok sayıda davetli katıldı.
-YANYANA CAN CANA-
Programda konuşan Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, toplumda bir arada yaşama duygusunun büyük önemine değindi. “Gelin, bu yan yananın yanına bir de can cana ekleyelim” diyen Başkan Genç, “Gerçekten insanlar birlikte yaşamaya o kadar hazır ki. Sarıyer’de yüzyıllardır farklı inanç ve kültürleri bünyesinde barındırıyor. Aslında Sarıyerliler olarak yan yana, kardeşçe yaşamanın en güzel örneğiyiz. Bundan sonra da bu insanların birbirinden kopmasına izin vermemek lazım… Biliyorum ki bu çalışma hayat bulacak ve bir gün insanlar gerçekten yan yana olacak” şeklinde konuştu.
Yan yana olma duygusunun gelişmesi ve çoğalmasının bir ihtiyaç olduğunu dile getiren Proje Sorumlusu Laki Vingas da, “Yan yana kelimesini ifade etmekten çok, yaşamak daha da anlamlı. Hele ki bu dönemde… Yan yana olmak için birbirimizi iyi tanıyıp ifade etmemiz gerekiyor. Biz mesafelerle uğraşmaya devam edeceğiz” dedi. Kültürel Misarı Koruma Derneği Başkanı ve Proje Denetleme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Eva Şarlak ise, “Ortak bir yaşamı, geleceği inşa etmenin sihirli formülü öteki kavramı değil, ‘ben bir başkasıdır’ düşüncesidir. Umudumuz gençlerde” mesajını verdi.
-ÇOK ACI!-
Bu arada, proje kapsamında “Karşılaşma” adıyla hazırlanan ve sosyal medyada paylaşılan kısa videolar da farkındalık yaratma amacını taşıyor. Gönüllü katılımcılarla birlikte gerçekleştirilen sosyal deneyler birbirinden ilginç diyaloglara da sahne oluyor. Katılımcılara öncelikle Rumca, Ermenice, Süryanice veya Ladino dillerinden birinde kısa bir video izlettiriliyor. Daha sonra katılımcılardan, videodaki dil ve videonun içeriği hakkında yorum yapması isteniyor. Alınan yorumlardan sonra da, aynı anlatıcı Türkçe olarak anlatıyor. Türkçe anlatım sonrasında katılımcıların tepki ve yorumları oldukça ilgi çekici sahneler yaratıyor.
Onlardan biri şu şekilde:
“Ben İzmirliyim. Bir arkadaşımla konuşmuştum, İzmir’de yaklaşık 7 aile kalmış. İnanılır gibi değil, maalesef çok acı. Bunlar çok büyük zenginlik. Şu dili benim anlamıyor olmam öncelikle utanç verici çünkü benim çocukluğumda evimizde Yunan radyosu ve televizyonu, Türk televizyonundan daha iyi çekiyordu. Yaptığınız proje gerçekten de çok enteresan.” -Tamer Yazar-