Siyaset dünyası toz-duman. İç ve dış siyasette çok önemli gelişmeler oluyor.
Bir taraftan Akdeniz’deki yeraltı kaynaklarının bulunup çalıştırılması yolundaki yarış, öbür yandan iç siyasetteki gelişmeler…
Tüm bunlar olurken ülke yararı düşünülerek herkesin şapkasını önüne koymak suretiyle savunduğu ilkeler doğrultusunda akıl ve mantığın gösterdiği yolda hareket etmesi gerekir iken ne yazık ki bu yapılmıyor.
Pazar günü Hacıbektaş veliyi anma toplantısı Hacıbektaş belediyesinin öncülüğünde yapıldı.
13. yüzyılda söylenen sözlerin, verilen öğütlerin bugün bile geçerli olduğu ve hırsların gözlerini karartması nedeniyle aklın ve mantığın icaplarını yerine getirmeyenler içinde büyük bir ders niteliğinde olduğu yapılan konuşmalar sırasında Hacıbektaş velinin dile getirilen söylemlerinden anlaşılıyor.
Pazar günü sadece ülkemizden değil dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen canların katılımı ile yapılan anma toplantısında, 800 yıl önce söylenen sözler, verilen öğütler bir kez daha belleklerde tazelenmiş ve bugün içinde bulunulan durumun önemini anlayamayanlar için de ders niteliğinde olmuştur.
Her şey bir yana bir husus hatırdan hiç çıkarılmamalıdır: Önce ülke ve inanılan doğruların savunulması yolunda adımlar atılmalıdır.
Ülke yararı ve savunulan ilkeler söz konusu olduğu zaman diğer beklentiler bir teferruat niteliğinde kalır ve öylece değerlendirilir.
Bu arada CHP içerisinde başlatılan ve bize göre yapay bir gündem içerisinde sergilenen hareketin ne amaçla başlatıldığı ve hangi neden ile ortaya atıldığı değerlendirilmelidir.
İki yıl önce yapılmış olan ve o tarihlerde muhasebesinin de gerçekleştiği bir sürecin bugün yeniden gündeme getirilmesi, tıpkı aynı yemeğin ısıtılıp ısıtılıp tekrar sofraya konmasına benzer.
Öte yandan yaklaşık 3 yıl sonra yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimi için bugünden aday belirlenmesini istemek ve bu konuda kendinden menkul gerekçeler ortaya atmak fazlaca inandırıcı olmasa gerek.
İki yıl önce yapılan seçimde alınan oyların tamamının hiçbir zaman bir kişiye mal edilmesi de elbette ki söz konusu olamaz.
Tıpkı Cumhur ittifakında olduğu gibi, Millet ittifakında da alınan oylar, hem mensup olunan partiye gönül verenlerin o parti için, hem de o parti bünyesinde aday olan kişi içindir.
Yani alınan oyların hiçbir zaman bir kişiye ait olduğunu öne sürmek söz konusu olamaz.
Zaten bunun tartışması bundan iki sene önce yapılmış ve o defter kapatılmış idi.
Yeniden eski defterleri karıştırmak, müflis tüccarın yaptığı bir işin siyaset sahnesinde tekrarlanması gibi bir durumun ortaya çıkmasına neden olur.
Bu nedenlerle bir kez daha hatırlatmak istiyoruz: Hırs ve beklentileri bir yana bırakarak, ülkenin içinde bulunduğu durumu göz önünde tutmak suretiyle bir ve beraber olmak gerekir.
Eğer bu yapılmaz ve hırs ön plana çıkmak suretiyle her türlü ilkeyi toz-duman edecek şekilde yok sayan bir anlayış içine girilirse, sonuçta kaybeden ülke ile birlikte kişinin kendisi olur.
Bu nedenle Hacıbektaş velinin öğütlerine kulak vermek ve onun gösterdiği yolda hareket etmek suretiyle ihtirası ortadan kaldırmak, sevgiyi, saygıyı, birlikteliği ve savunulan ilkeler doğrultusunda ülke yararını göz önünde tutmak suretiyle hareket edilmelidir. İncinsende incitme öğüdünü unutmamak gerekir.
Eğer bu doğrultuda hareket ederse, bilin ki Pazar günü Hacıbektaş’a gelen tüm canlar, doğrunun bulunduğunu ve yanlıştan dönüldüğünü anlamak suretiyle büyük bir mutluluk içinde olacaklardır…..
nabiinal@hotmail.com