Dünya eğitimine gönderilecek Ruh ile İlahi görevlileri aracılığı ile Allah bu eğitimi sırasında uyacağına dair 7 konuda anlaşmış ve Dünya’ya gelmekte olan ve olacak ruhlarla halen yapılmaktadır.
Bu anlaşma ile Öğrenci Ruh; 1) Allah’ı tek ilah tanıyacağına, 2) Evren’i araştırmak üzere bilim yapacağına ve öğrenilenleri Allah’ın bütün yarattıklarının faydasına sunacağına, 3) Bütün Vahiy kitaplarını ve en son vahiy kitabı olarak da Kur’an’ı kabul edeceğine 4) Allah’ın tek dini olan İslam’ın Peygamberler aracılığı ile tebliğ edilen muhkem /değişmez ana kurallarını öğrenip bunlara göre yaşayacağına, 5) İnsanları tek neslin bireyleri kabul edeceğine, , 6) Şeytan’ı tek düşman kabul edeceğine ve 7) Eğitim dersleri olan Nefs derslerinden başarı için çaba içinde olacağına söz vermektedir.
Öğrenci Ruh’un uyacağına söz vermiş olduğu bu konularda başarı sağlayabilmesi için güçlü bir iradeye sahip olması en önemli özelliktir.
Kur’an’da Al-i İmran-7. ayette muhkem /değişmez ana hükümler diye tanımlanan kurallar olduğu bildirilmiştir.
Al-i İmran-7. Ey Peygamber! Allah’ın indirmiş olduğu bu kitabın bazı ayetleri muhkem özellikli, herkes tarafından açık seçik kolaylıkla anlaşılan ve kitabın anaları /temeli /ana iskeleti ve hedef hükümlerdir /ana kurallardır. Geri kalanlar ise müteşabih /çok anlamlı /değişken /benzeşik mesajlardır (Ki bunların bazısı ilahî sistem ile ilgili semboller, bazısı Evrensel bilgiler, bazısı da muhkem kurala ulaştırıcı araç /yöntem ifadelerdir). Kalpleri ve düşünceleri kötü niyetli olanlar, insanların arasına fitne sokmak ve kafaları karıştırmak için, çok anlamlı olan müteşabih /değişken araç mesajlara bile bile daha fazla önem verirler. Hâlbuki onların sembolik ve bilimsel özellikte olanlarının gerçek anlamlarını ise bir Allah, bir de “Ey Rabbimiz! Bildirdiğin ayetlerin hepsine inandık, hepsi Rabbimizdendir.” diyen, bilim adamları bilir. Ayetlerin bu ayırımını aklını kullanan, bu bilim ve düşünce sahiplerinden /ülül elbab’dan başkası anlayıp, düşünüp yapamaz.”.
Ayette değinilen bilim adamları, Evren’i araştıran ve mesleği bu olup öğrendiklerini Allah’ın bütün yarattıklarının faydasına sunan bilim adamlarıdır.
“Kur’an ve Son İslâm” kitabımda 226’sı Yasaklar (Haramlar) ve Yapılması istenenler (Helaller) şeklinde 2 grup halinde toplamış olduğum bu kurallar 440 sayıdadır. Temelde birer yaşam hedefi olan bu kurallar, GÜÇLÜ BİR İRADE ELDE ETMEK ÜZERE önerilen birer araç /yöntem /vesile konumundadırlar.
İşte bu muhkem kurallar bütünlüğü DİN olmaktadır. Bu kurallar içinde birer kural olarak yer alan Namaz-Oruç-Hac ve Zekât denilenler şekilsel kurallardır ve bunların dışında kalan diğer bütün kurallar “Allah—İnsan, İnsan-İnsan iletişimi temelli Yaşamsal davranış ve ahlâk kuralları”dır.
Adem’den itibaren başlamak üzere Allah kaynaklı olan bu din tek olduğu halde, farklı olan toplumlara göre farklı muhkem /değişmez ana kurallar indirilip peygamberler aracılığı ile tebliğ ettirilen bu kurallar bütününe, insanlar sanki farklı dinlermiş gibi farklı isimler koymuşlardır.
Allah’ın tek dini olan İslâm’ı bütün insanlara tebliğ etmek üzere görevlendirilmiş olan son peygamber Hz. Muhammed ve son vahiy kitabı olan Kur’an ile Din denilen ve o güne kadar daha farklı ve daha az sayıda olan kurallar artık tamamlanmış ve Allah’ın bu tek dininin adının İslâm olduğu son defa Maide-3 ncü ayet ile belirtilmiştir.
Maide-3. Ey iman edenler! Leş eti, kan, domuzun eti (veya bozulmuş et veya kanlı et) ve Allah‘tan başkası adına kesilenler, boğulmuş, vurulmuş, düşmüş, boynuzlanmış ve yırtıcı bir hayvan tarafından parçalanmış hayvanlar, eğer canları çıkmadan kesmemişseniz ve Allah dışında putlar adına ve başkası adına adanmış hayvanlar için belirlenmiş kesim taşlarında kesilen hayvanlar ve gelecekle ilgili fal okları atmanız /fal bakmanız size haram kılınmıştır. Bunlar birer fısktır /yoldan çıkış nedenidir. Bildirilenleri inkâr ederek küfre sapmış olanlar, bu gün dininizi yok etmekten artık ümitlerini kesmişlerdir. Bu nedenle de onlardan çekinmeyin, Ben’den çekinin. Çünkü Ben bugün dininize son şeklini verdim, böylece din ile ilgili nimetimi artık sonlandırdım ve sizin için de din olarak İslam’ı tamamlayıp onayladım. Şu da var ki, kim açlıktan dolayı zorda kalır da, sırf sağlık nedeniyle ve günah işleme kasdı olmaksızın haram edilenlerden yerse, kendilerine bir sakınca /zarar /günah işleme riski olmaz. Çünkü Allah bağışlayandır ve sevgisi ile merhameti bol olandır.
Adı İslâm olan Allah’ın bu tek dininin son Anayasası ve yaşam kılavuz kitabı böylece Kur’an olmaktadır.
İnsan-ı Kâmilliğe ulaşmanın merdiveni 5 basamaklıdır
İbad etmenin /Allah’a kulluk etmenin temel son hedefi, İnsan-ı Kâmil’lik aşamasına yükselebilmektir. Bu çabada anlaşmanın 7 konusuna sadakat temel hedeftir. Uyulacak kurallar ise Kur’an’daki bütün muhkem /değişmez ana hükümler diye tanımlanan kurallar olmaktadır. Belirttiğim gibi bu kurallar bütünü din demektir. İnsan-ı Kâmil’lik ise eksiksiz ibad etme /Allah’a kulluk etme aşamasına ulaşabilmeyi başarmak demek olmaktadır. Dikkat edilirse “ibadet etmek” yerine “ibad etmek” ifadesini kullandım. Çünkü sadece nüsuklar dediğimiz şekilsel olan (Namaz, Oruç, Hac, Zekât ve Kelime-i Şehadet) uygulamaları tanımlayan ve bunları çağrıştıran ifade “ibadet etmek” olurken, Kur’an’daki ifade olan “ibad etmek” ise din dediğimiz bütün muhkem kuralları içermektedir. Diğer bir ifade ile ibadet etmek 5 uygulamaya sınırlı iken, ibad etmek ise geniş kapsamlı bir ifadedir.
Bizim için Meleklik eğitim okulu olan Dünya’dan mezun oluşumuzu sağlayacak olan ya Mümin veya İnsan-ı Kâmil düzeyine ulaşma başarısını göstermemiz olacaktır. İşte tekâmül yolunda yükselmenin 5 basamaklı /aşamalı bir süreç olduğunu düşünüyorum. Bu basamakları açıklayalım:
- Birinci basamak:
Bu basamak, anlaşma konularının ilki olan Allah’ı tek ilah kabul etmek olmaktadır.
Bu ilk aşama için, Allah’a içtenlikle teslim olmak ve şirk koşmaksızın sadece O’nu ilah kabul etmek gerekmektedir. İşte Dünya Okuluna eğitime gönderilmeden önce Ruh’tan bu ilk aşamaya ilişkin söz alınmasına A’raf-172’nci ayette değinilmektedir.
A’raf-172. Rabbin, her ne zaman Âdemoğullarının bellerinden soylarını çıkarmayı /insan neslini oluşturmayı kararlaştırdıkça, onlardan kendi nefsleri için söz alır ve birbirlerine birbirlerini şahit tutarak; “Elestü birabbikum – Ben, sizin Rabbiniz değil miyim?” diye sorunca, “Evet, şahitlik ediyoruz, Sen bizim Rabbimizsin – kalu belâ” derler. Biz bu işlemi, son kıyamet /hesap gününde, “Biz bunu bilmiyorduk” demeyesiniz diye yapıyoruz.
Hangi ırktan, hangi ülkeden, hangi dinî görüşten ve herhangi bir peygambere inançtan olursa olsun Kur’an, Allah’ın tekliğine iman eden bu kişiyi Müslüman olarak tanımlamaktadır.
Fussilet-33. Başka dengi olmayan tek Allah’a dua eden, salih ameller gerçekleştiren ve “Ben tek Allah’a içtenlikle teslim olanlardanım /Müslümanlardanım” diyenden daha güzel inançlı kim olabilir?
Ankebud-46. Daha önce kitap vermiş olduğumuz Yahudi ve Hıristiyanlarla, onlardan aşırılıklara /zulme /inkâra ve şirke sapmış olanları hariç, birbirinizi rencide etmeyecek bir şekilde tartışın ve onlara “Bize indirilene /Kur’an’a ve size de indirilene /asıl Tevrat’a ve asıl İncil’e inanıyoruz. Bizim ilahımız da, sizin ilahınız da aynıdır ve tektir. Biz sadece O’na teslim /Müslim olduk” deyin.
İşte Müslüman olanın bu inançta oluşuna, Allah’ın tekliği temelinde, Allah’ın tek dini olmak üzere İslâm dininde olmak denmiştir.
Haftaya devam etmek üzere. İnşallah…