Şimdiki insan neslinin ilk yaratılışından başlamak üzere insanlara zaman zaman uymaları istenen, Din denilen ve yaşam kurallarını açıklayan, bu kuralların canlı uygulayıcılığı ile de örnek olan Peygamberler gönderilmiştir. Bu kurallar, Allah ve görevlileri tarafından her Peygamberin bulunduğu zamana ve toplumunun bilinç ve anlayış kapasitelerine göre düzenlenmiştir. Bütün Peygamberlerin insanlara anlasınlar diye kendi ana dilleri ile tebliğ ettiği kuralların ilki, daima tek ilah olarak Allah’ı kabul etmek ve koşulsuz teslim olmak olduğundan, Din demek olan kurallar bütününe de bu anlamda olan İSLAM DİNİ denmiştir. Bir sonraki Peygamber, bir önceki Peygamberin tebliğ ettiği kuralların hemen hemen aynısı yanında, toplumun gelişen bilinç ve sosyo-ekonomik yapısına uygun yeni kurallar da eklemiştir.
Tamamlanmış kurallar son Peygamber olarak Hz. Muhammed tarafından tebliğ edilmiş ve kitap olarak da Kur’an’da bir araya getirilmiştir.
Dünya, Ruh dediğimiz öğrencilerin Eğitim görmekte oldukları ve bunların arasından başarılı olabilecekleri seçme okuludur ve bu durum “İlahi bir projedir” diye düşünüyorum. Çünkü yaratma boşuna yapılmamaktadır.
Müminun-115. “Bizim sizi gereksiz yere yarattığımızı ve hesap vermek üzere bize dönmeyeceğinizi de düşünüp durmuştunuz” diye hatalarını yüzlerine vuracak.
Kehf-7. Sakın boş yere üzülme. Çünkü Biz, insanlardan kimlerin iman edip muhkem /kesin hükümlerimize uygun olumlu ameller gerçekleştireceğini, kimlerin de şımarıp yanlış yola sapacağını ayırt etmek için, Dünyayı aldatıcı bir cazibe /ziynet merkezi yapmışızdır.
Daha önceki bölümlerde açıkladığım gibi, hangi ırk ve cinsten, ülkeden, toplumdan olursa olsun, bütün öğrenci Ruhlar ile Dünya’ya gönderilmeden önce anlaşma (misak) yapılıyor ve 7 konuya uygun bir yaşamı öğrenmeyi temel hedef tutacağı sözü alınıyor (Tek Allah, Tek İnsan nesli düşüncesinde ve tek Allah’a teslim olmak demek olan İslâm dininde olacağına, Evren’i araştırmak üzere ilim yapacağına, Vahiy kitabında bildirilen ve din denilen muhkem /değişmez ana hükümleri öğreneceğine, Şeytan’ı tek düşman göreceğine ve Nefs derslerinden başarılı olacağına).
Anlaşma yapılan Öğrenci Ruh, Dünya Eğitimi sırasında, okul üniforması misali, insan vücudunu aracı olarak kullanıyor. İşte Ruh ve Vücut ikilisine Kur’an’da Beşer ismi veriliyor.
Doğar doğmaz beşer olarak uyacağımıza söz vermiş olduğumuz anlaşmayı unutuyoruz. İşte beşer olan bizlere bu anlaşma maddelerini hatırlatmak amacıyla Peygamber olarak görevliler ve Vahiy yolu ile sahife veya kitaplar şeklinde Din ismi altında yaşamda yol gösterici muhkem /değişmez ana kurallar ve o zamanın toplumuna uygun müteşabih /değişken kurallar gönderilmiştir.
En’am-42. Ey peygamber! And olsun ki, Senden önceki toplumlara da elçiler gönderdik. Elçilerimizi inkâr eden o toplumları, Allah’a yalvarsınlar diye darlık ve sıkıntılarla sınadık ve bildirdiklerimize uygun olan gerçek yola yönelsinler diye de uğraştık.
Bu duruma göre her Peygamber, bulunduğu toplumun bir nevi “Dinin Baş Öğretmeni” konumunda olmaktadır. Son Peygamber de Hz. Muhammed olduğuna göre, “İslâm’ın Son Baş Öğretmen” de Hz. Muhammed olmuştur.
Ahzab-40. Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirisinin öz babası değildir. O, Allah’ın elçisidir /resulüdür ve nebi olanların sonuncusudur ve şunu iyice bilin ki Allah, her şeyi de en iyi bilendir.
Bu görevi sırasında Hz. Muhammed’in Kur’an’ın canlı uygulayıcısı demek olan hem Muhkem /değişmez ana kurallar, hem de o zamanın toplumuna uygun Müteşabih /değişken mesajlar çerçevesinde insanlara örnek olması ikazı yapılmıştır. Bu örneklik konusuna da önemi nedeniyle birden fazla ayet ile değinilmiştir (Duha-11, Saffat-108, Zumer-11, Al-i İmran-32-33, Ahzab-21, Nisa-64, Mücadile-13, Maide-48-50)
Duha-11. Ve Rabbinin verdiği nimeti /peygamberlik görevin gereği Kur’an’ı sözle ilet /tebliğ et ve bildirilenlere uygun davranışlarınla da Kur’an’ın doğruluğunu göster /örnek ol!
Enteresandır ki Hz. Muhammed’e bu görevi sırasında Kur’an olarak kendisine vahyedilen dışında tek bir söz / /hadis /tek bir kelime eklemesi ve söylemesi yasaklanmış, hatta böyle bir şey yapması halinde cezalandırılacağına da dikkati çekilmiştir.
Yunus-15. Ey Peygamber! Sen de halkına, gerçekleri açıkça bildiren ayetlerimizi tebliğ ettiğin zaman, öldükten sonra bize kavuşmayı akıllarına sığdıramayanlar, “Ya Muhammed! Bize, bu Kur’an’dan başka bir kitap getir yahut da, o Kur’an’ın içindekileri değiştir!” diye itiraz edecekler. Onlara, “Kur’an’ı kendi kendime değiştirmem hiç mümkün değil. Çünkü Ben, yalnızca bana vahyedilene /bildirilene uyarım. Kur’an dışında kendiliğimden bir söz de uyduramam. Rabbimin vahyettiklerinin dışına çıkarsam büyük günün azabından korkarım” de ve Sen’den Kur’an dışında başka sözler beklememeleri konusunda uyar.
Böylece dinî liderlik uygulaması Hz. Muhammed ile sonlandırılmış, din dediğimiz kuralları artık her kişinin doğrudan Kur’an’dan öğrenme dönemi başlatılmıştır. Kur’an’ı insanlar anlasınlar diye ücretsiz olarak tebliğ edecek olanlar da Hz. Muhammed’in ve Kur’an’ın mirasçıları olarak tanımlanmışlardır.
Fatır-32. Ya Muhammed! Senden sonra da Kur’an’ı, İslam’ın örnek görevlileri olarak kullarımızdan seçtiğimiz siz iman edenlere miras bırakmışızdır. Fakat Kur’an’daki buyruklarımızı bilmelerine rağmen, kimileri yanlış yola sapıp kendi nefslerine zulmedecekler, kimi orta yolu tutacak, kimi de Allah’ın izniyle en iyisini yapmada örnek olacaklardır. İşte Allah’ın en büyük lütfu bunlara olacaktır.
Ancak ayetten de anlaşıldığı gibi bu mirasçıların bazısının yanlış yola sapacakları ve Kur’an’ı menfaatlerine kullanacakları, bazısının da Hz. Muhammed gibi örnek davranışlar sergileyeceklerine dikkat çekilmiştir. Kur’an’ın bu örnek insanları bir nevi öğretmen konumundadırlar diyebiliriz.
Bütün peygamberlerin, Allah’ın kendilerine bildirdiği ve Din dediğimiz kuralları ücretsiz tebliğ etmeleri gibi, yine Kur’an’ı tebliğ etmeyi devam ettirecek bu mirasçıların da bu görevi ücretsiz yapmalarının önemi vurgulanmış olmaktadır. İşte bu uyarıya dayanarak “Din adamı” diye bir meslek grubu ilk birkaç asır oluşturulmamış ve gerek Namaz imamlığı ve gerekse Kur’an anlatımı, gerçek mesleği esnaf olan ve kendini yetiştirmiş, Kur’an’ı anlatmak ve aktarmaktan menfaat beklemeyen saygın kişiler tarafından gerçekleştirilmiştir.
Hz. Muhammed hem dinî lider, hem de yeni kurulmuş olan devletçiğin de başkanıydı. Vefatı ile dinî liderlik sıfatı sona ermiş ve dinin liderliği görevi Kur’an’a kalmış ve böyle devam ettirilmeye başlanmıştır.
Ancak devlet liderliği, halife ismi altında devam ettirilmesi gerekirken, maalesef az da olsa halifelik dinî liderliğe de bulaştırılmış ve bu ikili görev Emeviler ile birlikte apaçık sürdürülmüştür.
Fakat Kur’an ve Hz. Muhammed’e iman eden toplumların sayıca artması ve farklı ülkelere yayılması ile devlet başkanlığı yanında halifeliğin dinî liderlik fonksiyonu da etkisiz hale gelmiş sadece sembolik bir özelliğe dönüşmüştür.
İslâm’ın ve anayasa kitabı olan Kur’an’ın Baş Öğretmeni Hz. Muhammed’e ve ülkemizin savaş stratejisi, siyaset ve sosyo-ekonomik kuruluş ve gelişiminin Baş Öğretmeni Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, verilmiş olan görevlerini en iyi şekilde yapmış olmaları nedeniyle Allah’ın Rahmeti olmuştur inşallah.
Son İslam kurallarını yaşam prensipleri olarak kabul etmiş olan toplumlardaki aydınların, Peygamberimizin mirası olan Kur’an’a ve her biri Dinin anayasa maddesi olan Muhkem /değişmez ana kurallarına sahiplenmeleri gerekmektedir. Bunun için de Kur’an’ı bulundukları toplum insanlarının ana dilleri ile ve yanlış tercümelerden temizlenmiş hali ile düzenlenlemeleri şarttır. Böylece Hz. Muhammed’in mirası da canlı devamlılığına ve bütün insanların benimsemesine kavuşmuş olacaktır. İnşallah….
NOT- NÖVAK Vakfımızın kitaplarının gelirleri ile Eskişehir Tıp Öğrencilerine burs veriyoruz. Özel günlerinizde kitaplardan alır veya hediye ederseniz bize destek olur ve öğrenci sayımız artar: “DİN VE BEYİN”, “SON DAVET KUR’AN Tercümesi”, “KUR’AN KADINI KORUYOR”, “OKU! Konularına göre Kur’an ayetleri”, “KUR’AN’IN KULU KÖLESİ MEVLANA”, “TEVRAT VE İNCİL’DE ÖNCEKİ İSLAM”, “KUR’AN VE SON İSLAM”, “ALLAH İLE ANLAŞMAMIZ VAR”, “ALLAH’TAN ALACAKLI OL”, “ÖZDE DİNDAR, SÖZDE DİNDAR” ve “ALLAH KİMİ SEVER, KİMİ SEVMEZ”