Saklananlar, Gösterilmeyenler!
Battı-Çıktı denen projenin kurbanı mı oldular yoksa hak ettikleri değerin karşılığında ‘özene benzene’ korundular mı bilinmez ama, Defne ilçesi Uğur Mumcu’da çıkan, ancak bugüne kadar gün yüzüne çıkartılmayan mozaiklerden bir kaçını sizler için fotoğrafladık!
Gözlerden ‘itinayla’ kaçırılan gerçeğimizin karelerinde durup da ‘hayran’ kalmamak mümkün değil. Ancak bu hayranlık ‘şaşkınlık’ içinde bir hayranlık! O yüzden herkesin sorduğu şeyi bizler de buradan bir kez daha soralım mı?
Sahi, niye sakladık? Bunca zaman, eldeki bu görkemli mozaikleri kamuoyunun dikkatinden niye kaçırdık? Aslında öyle bir kaçırdık ki, hani özene bezene… Amerikan filmlerini aratmayacak cinsten hem de! Durum öyle bir hal aldı ki, mozaiklerin bulunduğu alanlardan kimse fotoğraf alamasın diye, çalışanlar bile kontrol edilir oldu. Cep telefonların toplandığı bile söylendi. Yeter ki ‘fotoğraflanmasın’ dendi! Kimseler görmesin istendi! Peki, görülmesi istenmeyen “şey” mozaikler miydi yoksa mozaiklere dair “başka” bir şeyler miydi? Hangisi?
O zaman, bundan bir önceki haberimizin sorduğu noktada durup tekrarlayalım mı?
“Giderek daha karmaşık bir hale geldiği gözlenen eldeki tabloya ekli haberleri yapan bizlere ulaşan son bilgi oldukça dikkat çekici. Zira gelen bilgi, Adana Anıtlar Yüksek Kurulu tarafından ‘çok değerli’ olduğunun altı çizilen ve ‘çıkartılmasının uygun olmadığı’ özellikle belirtilen mozaiklerin geçmiş dönemli bir ‘belediye’ çalışması nedeniyle ciddi anlamda zarar gördüğü yönünde! Söz konusu zararın hangi yılda gerçekleşen bir belediye çalışmasına karşılık geldiği bilinmiyor. Ancak zarar gördüğü ifade edilen mozaiklerin bu ‘parçalanmışlık’ içinde nasıl taşındığı (ve restore edileceği) merak konusu. Asıl soru mu? Zararın boyutu nedir?”
-MOZAİKLER-
Defne ilçesi Uğur Mumcu Meydanı’nda etrafı yüksek metal duvarlarla çevrili alanda çalışmalar devam ediyor. ‘Bulduk’ denilenlerin üzeri ise ‘itinayla’ örtülüyor. Üzeri örtülenler, ardından sessiz sakin taşınıyor. Taşındığı yerde biriktiriliyor ve Müze’deki sergi alanları öncesinde onlara dokunacak parmakların hassasiyetinde taşları noktasında restore edilmeyi bekliyor. Peki, neler var o bulunanlar arasında?
-UYARI NET-
Konunun hassasiyeti nedeniyle ismini vermek istemeyen bir uzmanın görüşü ise, ortaya çıkan, ancak ‘köşe bucak saklanan’ ve hatta ‘kimseler görmesin’ diye her şey yapılan mozaiklerin taşınma işlemine dair. Ama özellikle de, taşındığı yerde yeniden restore edilecek kısımlara dair…
“Gördüklerimiz inanılmaz. Bulunanlar, şu an müzedekilere eklendiğinde ciddi ilgi ve merak uyandıracak parçalar. Ama belli bir kısmında ciddi hasarlar var. Zamanla bozulmalar olması normal. Toprağın ezilmesi ile aşağıda oluşan baskının mozaikleri kırması da… Ama ifade ettiğiniz şey, ne kadar gerçek bilmiyorum. Çünkü geçmiş tarihli bir altyapı çalışması sırasında mozaikler fark edilmeden bu zemine zarar verilmesi de bir olasılık. Belki de konuşulmaması da bundan! Kimse bu konuda ‘suçlanmak’ ya da ‘suçlu’ görünmek istemez. Hele ki bu başlıkta bunca hassasiyetin biriktiği bir coğrafyada.
Bir rapor hazırlandığı söyleniyor. Ama her şeyde olduğu gibi o konuda da herkes inanılmaz şekilde ketum! Sözleşmiş gibiler. Tüm kurumlar! Müze Müdürlüğü, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ve hatta tüm bu kurumları koordine eden Valilik bile… Anlaşılan o ki, ‘kimse konuşmasın’ istiyorlar. Hatta görünen o ki, bu konudaki yetki de ‘üstü kapalı’ bir şekilde Büyükşehir Belediyesi yönetimine verilmiş. Tabi bu, alışık olmadığımız bir süreç. Ama burası da Türkiye. Normaldir!”
Eldeki tabloda sıkışıp kalan bunca mozaiğin şu an ne durumda olduğu, nasıl taşındığı, taşındığı yerde nasıl muhafaza edildiği ve sergileme anına ne şekilde hazır edileceği bilinmiyor. Ancak, bugüne ekli tartışmaları başlatan açıklama bugün dahi hatırlanıyor…
“Bu işe başlarken, oranın bir sit alanı olmamasını göz önünde bulundurarak, bir katlı kavşak yapmayı ve mevcut trafiği rahatlatmayı düşündük. Fakat süreç içerisinde önce bir HAMAM DUVARI ardından MOZAİKLER, KİLİSE, MEZARLIK ve TARİHİ ESERLER çıktı. Hal böyle olunca, işin içine Kültür Bakanlığı ve onun buradaki birimleri girdi, ortak çalışmaya başladık. Kurtarma kazıları başlatan Bakanlığa, HBB olarak işçi ve arkeolog temin ettik. Kazı çalışmalarını en kısa sürede bitirebilmek için temin ettiğimiz işçi sayımızı 40’tan 60’a, arkeolog sayısını da 2’den 4’e çıkardık. Kültür Müdürlüğümüz raporunu tuttu ve ardından Adana’daki Anıtlar Kurulu’na gittik. Uzun süren görüşmeler sonrasında, ilk olarak mozaiklerin taşınması kararını çıkarttık. Fakat Kurul, daha sonra, mozaiklerin ÇOK DEĞERLİ olduğunu ve ÇIKARTILMASININ UYGUN OLMADIĞINI, ayrıca HBB olarak bizim bir üst geçit yapmamız gerektiğini söyledi.
Biz de o dönemi iyi bilen bir sanat tarihçisinin yeniden rapor hazırlaması için bir karar çıkarttık. Sanat tarihçisi hazırladığı raporda, Hatay’da bulunan mozaiğin çok değerli olduğunu ve dünyada 4 veya 5 tane olduğunu ifade etti. Yeni rapor ile Kurul’a yeniden başvurduk. İlk etapta mozaiklerin çıkması ve ardından tarihi yapıların kaldırılması kararı verildi. Bugünlerde eserler taşınmaya başlandı. Ağustos ayının sonunda doğru da Battı Çıktı Projesi’ni tamamlamış olacağız.”
Eldeki mozaikleri yakından izleme şansı bulanlar ve ortaya çıkarılanların netliğinde ‘daha neler vardır kim bilir’ diye soranlar, Adana Anıtlar Kurulu’nun neden ÇIKARTILMASININ UYGUN OLMADIĞI yönünde karar verdiğini daha iyi anlıyor aslında. Ancak Hatay başlığında Kurul’a yönelik ‘ısrarlar’ ve bu yöndeki ‘yazışmalar’, anlaşılan o ki ‘uygun’ olmayanı ‘uygun’ hale getirmiş. Bu da, eldeki yorgun mozaiklerin ‘görkemli’ taşlarından oluşan emanetin depolara taşınması anlamına gelmiş.
Sorulan ve sorgulanan kısım, mozaiklerin büyük bir kısmında yaşanan bozulmaların bu taşınma işleminden ne derece etkilendiği, belli parçalar halinde kesilen ve taşınmaya hazır hale getirilen mevcut parçaların nasıl muhafaza edildiği, eksilmesi muhtemel mozaik taşlarının yerlerine nelerin ‘monte’ edileceği! Cevap var mı? -Tamer Yazar-