Kadın Doktorlar da “Her türlü şiddete karşı”

Mücadelemizi Sürdürüyoruz Hatay Tabipler Odası’nın (HTO) Kadın Hekimlik Kolu adına yapılan açıklamada, kadına yönelik olmak üzere, her türlü şiddete karşı olunduğu ifade edildi. Hatay Tabip Odası Kadın Hekimliği Kolu adına açıklama yapan Dr. Şükran Güleç Barutçu, kadınlar olarak, her yeni güne yeni bir şiddet, baskı ve savaş gerçeğiyle başladıklarını, bitmeyen savaşlar, ekonomik krizler ve yoksulluğun, […]

Mücadelemizi Sürdürüyoruz

Hatay Tabipler Odası’nın (HTO) Kadın Hekimlik Kolu adına yapılan açıklamada, kadına yönelik olmak üzere, her türlü şiddete karşı olunduğu ifade edildi.

Hatay Tabip Odası Kadın Hekimliği Kolu adına açıklama yapan Dr. Şükran Güleç Barutçu, kadınlar olarak, her yeni güne yeni bir şiddet, baskı ve savaş gerçeğiyle başladıklarını, bitmeyen savaşlar, ekonomik krizler ve yoksulluğun, tarihin her döneminde olduğu gibi toplumda yine en önce kadınları hedef aldığının altını çizdi ve şöyle devam etti:

“Savaşlar, ekolojik yıkım ve pandemi gerçeği ile tekrar gördük ki, krizlerden beslenenler erkek iktidarlar olurken, yıkıcı sonuçlarından en fazla ve ilk olarak kadınlar etkileniyor. Krizler, kadınlara yönelik saldırılar için fırsata çevriliyor. Polonya’da kürtaj yasasının çıkışı, ülkemizde İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı, pandemi ile güvencesiz çalışmanın yerleştirilmesi, bu saldırılara son örneklerden.

Biz kadın hekimler hem yaşadığımız hak kayıpları hem de kamusal ve özel alanda toplumsal cinsiyet rolleriyle mücadele ederken, bir de performans baskısı, esnek çalışma saatleri, güvensiz çalışma ortamları, mobbing, sağlıkta şiddet ile karşı karşıya kalıyoruz. Sağlığı sunanlar olarak, sağlık hizmetlerinin kadın sağlığına ne denli kör olduğuna her gün şahitlik ediyoruz. Sermayeye büyük paylar ayıran bütçelerde HPV aşısına, gebeliği önleyici yöntemlere ve daha birçok koruyucu sağlık hizmetine yer verilmiyor. Bizler, emeğimize sahip çıkarken, kadın sağlığına kör sağlık hizmeti yapılanmasına karşı mücadelemizi sürdürüyoruz.

Her alanda sıkışmış kapitalist ataerkil sistem, çözümü; kadınları, emekçileri, akademiyi, bilim insanlarını hedef almakta buluyor. Son olarak TTB Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın tutuklanması ile topluma göz dağı verilmeye çalışılıyor. Ancak hem dünyada hem de ülkemizde artan bu saldırılara karşı kadın mücadelesi de hız kesmeden devam ediyor. İran’da molla rejimine karşı çıkan kadınların direnişi, tüm kadınlara cesaret veriyor. Bizler de sağlıklı bir toplum için kadın mücadelesini birincil görüyoruz.

Umut etmek ve direnci büyütmek için çok sebebimiz var. Savaşın, ekolojik yıkımın, tüketim toplumu dayatmasının, ölümün karşısında; üretken, örgütlü, özgürlükçü, yaşamdan yana olan kadınlar var.” -Haber/Cemil Yıldız-

Exit mobile version