Ekim ayı ölçümlerine göre 440 bin 920 olan Hatay’daki Suriyeli sığınmacı sayısı, Kasım rakamlarına göre 440 bin 628 oldu. Türkiye’deki kayıtlı Suriyeli sayısı ise, 7 Kasım 2019 tarihi itibariyle, bir önceki aya göre 7 bin 864 kişi artarak, toplam 3 milyon 682 bin 434 kişi oldu.
İstanbul ve Gaziantep’in ardından, Türkiye’de en fazla Suriyeli sığınmacıya ev sahipliği yapan il konumundaki Hatay’ın bu noktadaki kalabalığı, 440 bin 628. Bu rakam, Ekim ayı ölçümlerine göre 440 bin 920 olarak paylaşılmıştı.
İstanbul merkezli Mülteciler Derneği tarafından paylaşılan son bilgiye göre, Türkiye’deki Suriyelilerin %46,93’u (1 milyon 728 bin 202 ) 0-18 yaş aralığında. 10 yaşın altındaki Suriyeli sayısı ise 1 milyon 67 bin 459 kişi (%28,57). 0-18 yaş aralığında olan çocuklarla, Suriyeli kadın nüfusunun toplamı ise 2 milyon 589 bin 136. Bu sayı, toplam Suriyeli sayısının %70,31’ine denk geliyor.
-GENÇ NÜFUS-
Genç nüfus olarak tanımlanan, 15-24 yaş aralığında, 830 bin 626 kişi bulunuyor. Suriyeli genç nüfusun toplam Suriyeli sayısındaki oranı, %22,55. Türkiye’nin genç nüfus oranı ise %15,8. Yaş
Toplamı 3 milyon 682 bin 434’e ulaşan sığınmacı içerisinde, Suriyeli erkeklerin sayısı, Suriyeli kadınların sayısından 309 bin 26 kişi fazla. Erkek-Kadın sayısı arasındaki en büyük fark, 93 bin 232 kişi ile 19-24 yaş aralığında. Yaş sayısı artıkça, bu fark azalıyor. 55 üzeri yaş aralıklarında, kadınların sayısının erkeklerden fazla olduğu görülüyor. Kayıt altındaki Suriyeli sayısı, 31 Aralık 2018 tarihinden bu yana 59 bin 242 kişi arttı.
-KAMPLAR-
Hatay ve diğer bazı kentlerde varlığını sürdüren kamplar da hala ciddi bir nüfusu barındırmaya devam ediyor. Buna göre, geçici barınma merkezlerinde kalan Suriyelilerin sayısı, 7 Kasım 2019 tarihi itibariyle 62 bin 492 kişi olarak açıklandı. Bu sayı, geçen ay (Ekim 2019) 62 bin 673 kişi, 2019’un başında 143 bin 558 kişi, 2018’in başında ise 228 bin 251 kişiydi. Eldeki veriler ışığında, kamplarda yaşayan Suriyeli sayısı, 2019’un ilk 11 ayı içerisinde 81 bin 66 kişi azaldı. Suriyelilerin yalnızca %1,69’u kamplarda yaşıyor.
-ŞEHİRLER-
Hatay’dan Mersin’e, Bursa’dan Kayseri’ye, Türkiye’nin 81 iline dağılmış bulunan Suriyeli Sığınmacılar, 7 Kasım 2019 tarihi itibariyle, 3 milyon 619 bin 942 kişilik bir nüfusa karşılık geliyor. Şehirlerde yaşayan Suriyeli sayısı, geçen aya göre 2 bin 12 kişi arttı. Suriyelilerin %98,31’i şehirlerde yaşıyor. Suriyelilerin hangi şehirde yaşayacağına ise Göç İdaresi karar veriyor. Bu arada, İstanbul başta olmak üzere, bazı büyük şehirler Suriyeli alımına kapalı.
-İLLERE GÖRE-
Göç İdaresi’nin 7 Kasım 2019 tarihli verilerine göre, en çok Suriyelinin yaşadığı 30 şehir ve bu
Suriyelilerin, yerli nüfusa oranla en yoğun yaşadığı il, %81,34 ile Kilis. Kilis’te kayıtlı olan Suriyeli sayısı, bir önceki aya göre 551 kişi azaldı. İstanbul’daki Suriyeli sayısı ise bir önceki aya göre 2 bin 177 kişi arttı. Suriyelilerin Türk nüfusuna oranla yoğunluğunun en az olduğu şehir ise %0,02 oran ile Artvin. Artvin’de 174 bin 10 Türk Vatandaşına karşılık, yalnızca 37 Suriyeli bulunuyor. En az Suriyeli ise 22 kişi ile Bayburt şehrinde. Türkiye’de, Suriyelilerin olmadığı bir şehir ise bulunmuyor.
-VATANDAŞLIK-
İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Türk vatandaşlığı verilen Suriyeli sayısı, 92 bin 280 kişi olarak açıklandı. Bu kişilerin 47 bini yetişkin, 45 bin 280’i ise çocuk. (1 Ağustos 2019 tarihi itibariyle) İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 19 Eylül 2019 tarihinde yaptığı açıklamada, Türkiye’de doğan Suriyeli bebek sayısının 450 bin civarında olduğu belirtmişti. Soylu, 19 Eylül 2019 tarihinde yaptığı aynı açıklamada, ülkesine dönen Suriyeli sayısının ise 354 bin olduğunu belirtmişti.
-ÇALIŞMA İZNİ-
Hatay’da da sık sık tartışma konusu olan ‘sığınmacıların çalışma hayatındaki varlığı’, düne göre ciddi bir profil değişimi sergiliyor. Çalışan kısmından işveren kısmına geçen ciddi sayıda Suriyeli,
-SORU AYNI!-
Ekim ayı ölçümlerine göre 440 bin 920 olan Hatay’daki Suriyeli sığınmacı sayısı, Kasım rakamlarına göre 440 bin 628 olurken, eldeki ‘soru’ çok fazla değişmiyor. Sorunun da tartışmanın da başlığı, ‘adaptasyon’! Peki, bu konuda ne haldeyiz? Aynı şehirde böylesi büyük bir kalabalığı ağırlarken, ne kadar iç içeyiz? Kendisini anlatmak isteyen ‘sığınmacı’ kalabalığına çözüm sunma konusunda ne kadar becerikliyiz? Peki, bu konuda kurumsal sorumluluk üstlenmesi gerekenler nerede? Şu ana kadar ne yaptılar? Bundan sonrası için ne yapmayı planlıyorlar? Aradan geçen yıllar içinde, ‘yabancılaşma’ ve ‘ötekileştirme’ riskine karşı nasıl bir politika geliştirdiler? Yoksa sadece izlediler mi?
Cevaplar, sığınmacılarla beraber yaşama kültüründeki başarımızı netleştirecek, ya da sınıfta kalışımızı! -Tamer Yazar-