Karabalıklı İçli Köfte Menülere Girdi

Hatay’ın unutulan lezzeti tekrar gün yüzüne çıktı        Hatay Gastronomi ve Mutfak Sanatları Derneği, Hatay’ın unutulan lezzeti karabalıklı içli köfteyi (Oruk) tekrar gün yüzüne çıkartarak, menülere dahil etti. Farklı inanç ve medeniyetlere ev sahipliği yapan Hatay’ın kültürel çeşitliliği, kentteki sofralarda da net şekilde görülüyor.       Humus, zeytin salatası, tepsi kebabı, kaytaz böreği ve künefe gibi özgün yemekleriyle zengin […]

Hatay’ın unutulan lezzeti tekrar gün yüzüne çıktı 

      Hatay Gastronomi ve Mutfak Sanatları Derneği, Hatay’ın unutulan lezzeti karabalıklı içli köfteyi (Oruk) tekrar gün yüzüne çıkartarak, menülere dahil etti. Farklı inanç ve medeniyetlere ev sahipliği yapan Hatay’ın kültürel çeşitliliği, kentteki sofralarda da net şekilde görülüyor.

      Humus, zeytin salatası, tepsi kebabı, kaytaz böreği ve künefe gibi özgün yemekleriyle zengin bir mutfağa sahip Hatay, bu özelliğiyle UNESCO’nun “Yaratıcı Şehirler Ağı”na gastronomi alanında girdi. Hatay’ın tescilli yemeklerinin yanında zaman içerisinde unutulan birçok lezzeti de bulunuyor. Kentin unutulan yemeklerinin izini süren Hatay Gastronomi ve Mutfak Sanatları Derneği, araştırmalar sonucu karabalıklı içli köfteyi gün yüzüne çıkartıp, menülere dahil etti.

Beğeniyle tüketiliyor …

      Dernek Başkanı, aynı zamanda Antakya’da yöresel yemekler üzerine iş yeri bulunan Gökçe Eker açıklamasında, Hatay’da halk arasında “karabalık” ya da “sekizbıyık” olarak adlandırılan balığın Asi Nehri’nde yaşadığını ve Hatay’a ait bir tür olduğunu söyledi. Sadece sırt kemiği bulunan bu lezzetli balığın Hatay Mutfağı’nın özgün tatları arasında yer aldığını belirten Eker, taş fırınlarda ve ızgarada pişirilen balığın geçmişte farklı şekilde de yenildiğini aktardı.

      Hatay Gastronomi ve Mutfak Sanatları Derneği olarak karabalıklı yemeklerin izini sürdüklerini vurgulayan Eker, şöyle konuştu: “Araştırmalarımız sonucunda, Asi Nehri’nde bulunan karabalığın, 40-50 yıl önce yöremize özgü bir içli köfte çeşidi olan orukta kullanıldığını tespit ettik. 84 yaşındaki anneme sorduğumda, büyüklerimiz karabalığın etini kıyma gibi çekip, bulgurla yoğurarak oruğun dışını yapıyorlarmış. Bu, oruğa farklı bir lezzet katıyormuş.

Yemeklerin padişahı …

      Dernek olarak içi kırmızı et, dışı beyaz et olan bu lezzetin reçetelerini oluşturup, işletmelerimizin menülerine dahil ettik. Asi Nehri’nin şehir dışında kalan bölümlerinden yakalanan balıkla, kuyruk yağlı veya kıymalı köfte yapımına başladık. Unutulan bu lezzetimiz, ilgi uyandırıyor ve beğeniyle tüketiliyor. Hedefimiz bu lezzeti tescil ettirmek. Tüm Türkiye’ye ve dünyaya tattırmak istiyoruz.”

      Karabalıklı köftenin fikir sahiplerinden 84 yaşındaki Cemil Gaye Eker de Antakya’nın ev sahipliğini yaptığı birçok medeniyetten kente çok şey kaldığını söyledi. Bundan yarım asır öncesine kadar sofraları süsleyen karabalıklı köftenin unutulduğunu aktaran Eker, “Diyebilirim ki bu yemek, yemeklerin padişahıdır. Bakır tepside taş fırında pişirilirse daha lezzetli olur. Zamanında babam bu yemeği çok severdi. Biz de soframızdan eksik etmezdik” dedi.

      Müşterilerden Sevgi Aslan da ilk kez tattığı yemeği çok beğendiğini ve herkese tavsiye ettiğini belirtti.

      Mehmet ÖZGÜN

Exit mobile version