Kıskançlık insanların yaşadığı en evrensel ve en doğal duygulardan bir tanesidir. Birden fazla çocuk sahibi olan tüm ebeveynlerin ortak endişelerinden biri de var olan çocuğun yeni gelecek olan çocuğu kıskanacak olmasıdır. Oysaki kıskanmak son derece içgüdüsel ve olağandır bir duygudur. Korkulması veya paniklenmesi gereken bir durum değildir. Çocuğun gelişmesi ve yavaş yavaş kendine yeten bir birey haline gelmesini sağlayan, ebeveynlerin sevgi ve desteğidir. Kardeş kıskançlığının temelinde çocuğun anne-babasının yalnızca kendisini sevme arzusu yatar. Kardeşler arasında var olan kıskançlık ve rekabetten dolayı çıkan kavgalardan çoğu aile yakınmaktadır.
Kardeş kıskançlığı yalnızca büyük çocuğun kendinden sonra geleni kıskanması değildir, yeni gelenin de bir süre sonra aynı duyguları hissetmesidir. Ancak genellikle yeni doğandan sonra ilk çocukta ortaya çıkan gerileme davranışları (bebeksi konuşmak, biberonla süt içmeyi istemek, altına kaçırmak) ya da yeni doğan bebeğe karşı gösterilen agresif tutum anne babayı paniğe sürükler. Çocuk bu duygularla iki yas civarında tanışır. Özellikle küçük çocuklarda yeni doğan kardeşi kıskanma, kimi zaman yasamı etkileyecek ve davranış bozukluğuna sebep olacak derecede yoğun yaşanabilen bir duygu olabilmekte ve yardım gerektiren bir hal alabilmektedir.
PEKİ KARDEŞLER BİRBİRİNİ NEDEN KISKANIRLAR?
Kardeşin doğmasıyla birlikte ona ayrılan zamanın azalması çocukta, bebeğe karşı gibi görünen; ama aslında ana babaya karşı olan kızgınlık, kırgınlık gibi duyguların artmasına neden olabilir. Çocuk kendini terk edilmiş, güvensiz ve desteksiz hissetmeye baslar. Kıskançlıkta rol oynayan bir başka faktör de kardeşler arasındaki yas farkıdır. Yas farkı az olan kardeşlerde kıskançlığın görülme sıklığı, yas farkı fazla olanlara oranla biraz daha fazladır.
Bir kardeşe sahip olmak; mutluluk, sevgi, koruma ve heyecan hisleriyle birlikte rekabet duygusu, hayatında nelerin değişeceği ile ilgili kaygı ve merak, , anne babasının sevgi ve ilgisinin başka bir çocuğa da yöneleceğine dair kıskançlık veya kardeşine karşı kızgınlık gibi çelişkili ve karışık duyguları bir arada hissedebilir. Bu duygular arasında çoğu zaman anne babayı belki de en çok zorlayan duygu, kardeşe ve ebeveynlere yönelen kızgınlık ve kıskançlık duygularıdır. Bu kıskançlığın sebebi, çocuğun annesi ve babasının yalnızca kendisini sevmesi arzusu yatmaktadır. Kendisine yönelmesini beklediği ilgi ve sevginin bir başkasına yönelmesi karşısında çocuk öfke ve üzüntü yaşayabilir. Yeni doğan kardeşini kıskanan bir çocuk, anne babanın olumlu ve bilinçli tutumu ile kısa bir süre içinde yeni duruma uyum sağlayacaktır.
Çocuğumun Kardeşini Kıskandığını Nasıl Anlarım?
-Daha önce evin tek çocuğu olarak büyümüş çocukta kıskançlık daha güçlü görülmesi olağandır.. Bazı çocuklar kardeşine fiziksel saldırılarda bulunur ve onu sevmediğini, ondan nefret ettiğini söyler. Aslında çocuğun bu davranışı bir yansıtmadır. Tepkisi küçük kardeşine değil, anne-babaya karşıdır. Çünkü kardeşi doğan çocuk her ne kadar bu anı heyecanla beklese de daha sonrasında çeşitli deneyimler yoluyla terk edilmişlik, sevgisizlik ve haksızlığa uğramışlık duygusu yaşar. Çocuk, annenin sevgisini sınamaya başlar. Çevresinde dolaşabilir, olmadık isteklerde bulunabilir, ağlayabilir, tutturabilir ve huysuzlaşabilir.
-Hem gün içinde hem de geceleri aşırı sinirli davranışlar sergileyebilirler. Huzursuz davranışlar sergileyebilir, sakinleşmekte zorlanır ve kimi zaman çevrelerindeki insanlara öfkeli davranabilirler. Kendine ya da eşyalara yönelik saldırgan davranışlarda bulunabilirken bazı çocuklar ise kıskançlık duygularını açıkça ortaya koyarak kardeşine vurma, onun oyuncağını kırma, “ondan nefret ediyorum” deme gibi davranışlar gösterebilirler.
-Kimi çocuk kıskançlığını doğrudan açığa vurmaz. Kardeşe büyük bir düşkünlük gösterir. Bebeğin bakımında anneye yardım etmeye can atar. Hatta zaman zaman sevgisini fazla şiddetli bir şekilde dışa vurur. Bu durum anne babayı sevindirir ve çocuğun duruma çok rahat uyum sağladığını düşündürür. Oysa genellikle çocuk olumsuz duygularını bastırarak annesinin kendisinden büsbütün uzaklaşmasını engellemeye çalışmaktadır. Bu davranışın altında çoğu zaman ana-babanın sevgisini kaybetme, tepki görme korkusu yatar. Evden ayrılmayı reddetmeyle birlikte (Örn: okula gitmek istememe) baş ağrısı, mide bulantısı gibi psikosomatik belirtiler, (emin olmak için fiziki muayene yaptırılmalıdır) huzursuzluk, isteksizlik ve diğer stres belirtileri sık sık gözlenebilir. Anne babaya sık sık onu sevip sevmediklerini sorma ve sevgilerinden bir türlü emin olamama yaşanabilir.
Bu Süreçte Anne Baba Olarak Ne Yapabilirim?
-Öncelikle sakinleşin ve rahatlayın, çocuklar etraflarındaki yetişkinlerin davranışlarından etkilenirler. Büyük çocuğunuzun kardeşine nasıl tepki göstereceği konusunda endişeliyseniz, çocuğunuz da gergin olacaktır.
-Çocuğa, annenin karnının belirginleşmesi ile aileye yeni bir üyenin katılacağı söylenmeli ve doğumdan önce, gelecekte onu nelerin beklediği uygun bir dille açıklanmalıdır. Evdeki ortamın bir süre için her zamankinden daha hareketli ve telaşlı olabileceği, yeni gelen kardeşin bakıma muhtaç olacağı, annenin bu süreçte bebek ile daha fazla vakit geçireceği bilgisi verilmelidir. Kardeşi için yapılan hazırlıklarda çocuğun da fikirlerini sunabileceği ortamlar yaratmak önemlidir. Bir bebeğin ihtiyaçlarının neler olacağı hakkında onu bilgilendirin ve esiniz bebekle ilgilenirken, siz de diğer çocuğunuzla bas basa geçireceğiniz bir zaman ayırın.
-Çocuğunuza kızmak yerine kardeşiyle ilgili düşünce ve duygularını sorun. Onu dinleyin. Anlamaya çalısın. Kardeşe yönelik olumsuz duyguları reddedip üstünü örtmek yerine onları kabul edip çocuğunuzu anladığınızı göstermek çok önemlidir. Örneğin; “Keşke geldiği yere geri yollasak onu!” diyen bir çocuğa “Eski günlerini özlüyorsun. Yeni duruma alışmak sana zor geliyor değil mi?” diyerek cevap verilebilir. Bu durumda çocuk olumsuz duygulara sahip olduğunda da kendini suçlu hissetmeyecek ve bunları rahatça ifade edebilecektir. Bebeğin bakımında onun yardımını isteyin. Ona eğlenceli ufak sorumluluklar verin. Onun yardımından haz aldığınızı söyleyin, onu övün. Anne-baba çocuğa: “Kardeşin doğdu; ama senin dünyanda değişen bir şey yok, sana olan sevgimizde bir azalma yok.” mesajını sadece sözcüklerle değil davranışlarla da iletmelidir.
-Kardeşler arasında bir kavga çıktı ise, “Kim başlattı?” sorusunu sormayın. Kavganın içinde olan her çocuğa, kavganın başlamasına sebep oldukları için eşit şekilde sonuçlarına katlanabilecekleri bir yaptırım uygulanmalıdır. Örneğin: Ortada paylaşılamayan bir top varsa: “Siz aranızdaki problemi çözene kadar bu top bende kalacak” diyerek onları çözüm aramaya teşvik edebilirsiniz. Kardeşler arasındaki iyi geçinmeler ödüllendirilmeli ve çocuklar: “Aferin size çok güzel anlaşıyorsunuz. ” şeklinde övülmelidir. Kıskançlığı önlemek amacı ile çocuğa aşırı hoşgörü ve anlayış göstermek, daha önce konulan kuralları esnetmek bu süreçte çocuğa yardımcı olmaktan çok işleri daha da karmaşık hale getirebilir. Bu şekilde çocuğunuza farkında olmadan, telafi etmeniz gereken kötü bir durumda olduğu mesajını vermiş olursunuz. Aile büyükleri ile de bu konuya dikkat etmeleri için önceden konuşulması yararlı olacaktır. Ve tabi ki biz uzmana başvurarak yardım alabilirsiniz.