Kayıp Yıl

İyi günler sevgili okuyucu. Koca bir yıl daha geride kalırken, geride bıraktığımız yılın tortuları bir bir elekten geçirilecek şimdi. Evet, şimdi hesap yapma, değerlendirme ve anlamlı sonuçlar çıkararak ders alma vakti geldi. Bir hafta içinde TV kanalları ve sosyal medya üzerinden yıl içinde yaşadıklarımızın paranoması aktarılacak. Bir bir izleyeceğiz olup bitenleri. Bu memlekette nasıl bir […]

İyi günler sevgili okuyucu.

Koca bir yıl daha geride kalırken, geride bıraktığımız yılın tortuları bir bir elekten geçirilecek şimdi. Evet, şimdi hesap yapma, değerlendirme ve anlamlı sonuçlar çıkararak ders alma vakti geldi. Bir hafta içinde TV kanalları ve sosyal medya üzerinden yıl içinde yaşadıklarımızın paranoması aktarılacak. Bir bir izleyeceğiz olup bitenleri. Bu memlekette nasıl bir senenin daha dümbelek gibi gerilerek geçtiğini, tükendiğini, olduğumuz yerden çok daha derin bir şekilde geriye gittiğimizi daha net göreceğiz.

Geride bıraktığımız yıl içinde beni etkileyen en önemli gelişmelerden biri, muhalefetin Adalet Yürüyüşü oldu. Bu denli büyük bir eyleme rağmen adalet beklentimizin yumuşadığı söylenebilir mi? Asla! Çünkü adalet güvenimiz daha da derinden sarsıldı. Ben, yürüyüş sonrasında ülkede bazı önemli dinamiklerin iktidar baskısından sıyrılıp daha cesurca hareket edeceğini, taşın altına daha fazla ellerini koyacaklarını bekliyordum. Beklentim sonuç almadı.

Şimdi bir yılın sonuna vardığımızda, ben, dış politikada kiminle dost kiminle düşman olduğumuzu iyice karıştırdım. İç politikada kimin kime biat ettiğini, hangi siyasetçilerin özgür hangilerinin tutsak olduğunu hepten karıştırdım. Ne ülke ama! Bitmek bilmeyen bir adrenalin… Tükenmeyen bir gündem değişikliği…

Haber kanallarında malum şahsın saatler süren konuşmaları… Her gün tüm kanallarda canlı… Yüzündeki mimikler bir kabus misali gece uykuma giriyor. Nedense, sayesinde geceleri hep kabus görüyorum.

Bıçak sırtında bir ekonomi… İş dünyası hep risk altında… Kurlar her sabah patlamaya hazır bomba misali… İflaslar… İntiharlar… Kaçışlar…

Bir de hep bir öcü… Sürekli yeni düşmanlar… Eski dostlar yeni düşman oluvermeler. Dünün iyi çocukları bugünün alçakları… İşbirlikçiler… Kumpasçılar… İtirafçılar… Hep ama hep reisi alaşağı etmek isteyen kumpasçılar… Yalancılar… Talancılar… Rüşvetçiler… En baba ülkede en baba senoryocunun bile kaleme alamayacağı sert bir polisiye yaşam…

İşte 2017…

Ülkede geride kalan sadece tramva, gözyaşı…

Üzgünüm, İyi bir şeyler söylemek isterdim ama…

Bir kayıp yılı daha geride bıraktık.

İyi çalışmalar.

Exit mobile version