Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Kekemelikte Tedavi Nasıl Olmalı?

Biruni Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dil ve Konuşma Terapisi Bölümü

Biruni Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dil ve Konuşma Terapisi Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Çağdaş Karsan, kekemeliğin bireysel farklılıklar gösteren ve uzun soluklu bir takip gerektiren bir süreç olduğunu belirtti. Karsan, bilimsel temeli olmayan “hızlı çözüm” vaatlerinin geçici rahatlamadan öteye geçemeyeceğini vurguladı.

Kekemelik Erkeklerde Daha Sık Görülüyor

Üniversite tarafından yapılan yazılı açıklamada görüşlerine yer verilen Dr. Karsan, kekemeliğin genellikle 2 ila 5 yaş aralığında başladığını, erkek çocuklarda ise 3-4 kat daha fazla görüldüğünü ifade etti. Kesin nedeni bilinmeyen kekemeliğin, genetik yatkınlık, çevresel etkenler ve psikolojik faktörlerin birleşimiyle ortaya çıktığına dikkat çekti.

“Genetik yatkınlık, kekemelik riskini %50 ila %80 oranında artırıyor. Ailede kekemelik öyküsü varsa risk daha da yükseliyor,” diyen Karsan, hızlı konuşma baskısı, stresli yaşam olayları ve aile içi iletişim tarzının kekemeliği tetikleyebileceğini de sözlerine ekledi.

Tedavi, Kekemelik Türüne Göre Planlanmalı

Kekemeliğin gelişimsel, nörojenik ve psikojenik olmak üzere üç ana türde görüldüğünü belirten Karsan, en sık rastlanan türün gelişimsel kekemelik olduğunu belirtti.
Nörojenik kekemelikte nörolojik rehabilitasyon, psikojenik kekemelikte ise psikoterapinin öne çıktığını belirterek, tedavi yaklaşımlarının bireyin ihtiyacına göre şekillenmesi gerektiğini söyledi.

Karsan, bazı kişi ve kurumların kekemelik konusunda hızlı ve kolay çözüm önerileri sunduğunu ancak bu yöntemlerin bilimsel bir dayanağının bulunmadığını vurguladı:

“Kekemelik, bireysel farklılıklar içeren karmaşık bir süreçtir. Bilimsel olmayan yöntemler kalıcı çözüm sunmaz, yalnızca kısa süreli bir rahatlama sağlayabilir.”

Zorbalık, Kekemeliği Derinleştiriyor

Kekemelik yaşayan çocukların akran zorbalığına maruz kalmasının özgüven kaybı ve konuşmadan kaçınma davranışı gibi ciddi etkiler doğurabileceğini belirten Karsan, bu durumda psikolojik desteğin devreye girmesinin kritik olduğunu söyledi.

Bilişsel davranışçı terapi ve kabul-kararlılık terapisi gibi psikolojik yöntemlerin, kekemelikle mücadelede önemli rol oynadığını aktardı.

Dil ve Konuşma Terapistinin Rolü Hayati

Dr. Karsan, kekemelik tedavisinde dil ve konuşma terapistinin merkezî bir rol oynadığını belirterek, her birey için özel olarak geliştirilen tekniklerle sürecin yönetildiğini ifade etti:

“Kekemeliğin türü ve şiddeti değerlendirilir, aile bilgilendirilir, gerektiğinde psikolog ve eğitim uzmanlarıyla işbirliği yapılır. Uzun vadeli takip ile bireyin konuşma becerileri korunur.”

Karsan son olarak, bireysel desteğin yanında toplumsal farkındalığın da kekemelikle mücadelede önemli olduğunu vurguladı. Öz yardım grupları, sosyal destek ağları ve bilinçlendirme çalışmalarının, bireyin psikolojik dayanıklılığını artırmada etkili olduğunu kaydetti.