İmar aflarının, sağlam olmayan yapı stoklarına yol açtığı, bunların da olası depremlerde yıkılarak topluma ağır bedeller ödetildiği görüşünü geçtiğimiz günlerde kamuoyu ile paylaşan Hatay Mimarlar Odası Yönetimi’nin uyarıları sürürken, Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, kararı bir kez daha savundu!
Bir tarafta, Mimarlar Odası Hatay Şubesi’nin “İmar afları; kaçak yapılaşmayı, arazi gaspını ve bu yolla yerleşmeyi gelenek haline getirmiştir” uyarısı, diğer tarafta ise hükümetin ‘İmar Barışı’ adı altında ‘İmar Affı’nı Türkiye kamuoyu gündemine taşıyan kararı var! Ve bu karar, geçtiğimiz günlerde TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nde bir kez daha konuşuldu ve ilk elden, Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki tarafından merak edilenlere dair cevaplar paylaşıldı.
Komisyonda konuşan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, toplantıda yaptığı sunumda, 1950 sonrası sanayileşme süreciyle birlikte kentlerde göç ve nüfus artışı yaşandığına işaret ederek, dikkati çeken bir özeleştiri yaptı ve şunları söyledi:
“Bu hızlı göçün neticesinde ülke olarak, parti, belediye ayrımı yapmıyorum, hazırlıksız yakalandık. Bunun ne getirdiğini göremedik, nasıl bir soruna yol açacağını kestiremedik. O insanlar, başlarını bir yere sokmak istediklerinde yol gösteremedik, planlar yapamadık. Haliyle şehre gelen vatandaşlar, başını bir yere sokmak için bulabildiği bir yere evini yapmaya çalıştı.”
-SAYI NET DEĞİL!-
Özhaseki, nihayetinde gelinen noktada; tam olarak Türkiye’de kaç tane konut, iş yeri var, bunların kaç tanesi imara aykırı, kaç tanesi tam iskanlı olduğu konusunda bir sayı olmamakla birlikte, TÜİK verilerine göre, ülkede 26,5 milyona yakın bağımsız birimin olduğunu aktardı.
Mehmet Özhaseki, “Bunlar içerisinde, özellikle Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyükşehirlerimiz olduğu gibi, Güney Doğu’daki illerimizin büyük bir çoğunluğu, ayrıca Muğla, Antalya, Adana gibi turizm merkezi şehirlerimizin de içinde bulunduğu birçok şehrimizde ne yazık ki imara aykırılıklar var. Bu imara aykırılıkların en az yüzde 60’lar civarında olduğunu tespit ettik” diye konuştu.
Bakan’ın verdiği bu detaylar ve sıraladığı iller noktasında duran Hatay kamuoyunun merakla beklediği soru ise oldukça net! Antakya ve diğer ilçelerde ‘imara aykırı’ denecek tabloda kaç bina var ve bunu yüzdesi Bakan’ın paylaştığı yüzde 60’lık oranın ne kadar altında ya da ne kadar
-SORUN ÇOK!-
Hatay’ı da yakından ilgilendiren ve yerel yönetimsel olarak ciddi değişimler yaşamasına neden olan Büyükşehir Yasası’nın çıkmasının ardından belediyeleri kapanan beldeler ile mahalleye dönüşen köylerde birtakım sorunlar yaşadıklarını aktaran Özhaseki, “Şimdi bütün bunları yan yana getirdiğimiz zaman, kocaman bir sorunlar ordusu karşımızda duruyor ve neredeyse o 26,5 milyon bağımsız birimin yüzde 60’ı bu vaziyette” diye konuştu.
-KANUNA KARŞI HİLE-
81 İl’deki belediyelerin, kaçak yapıların yıkılması için açtıkları ihalelere müteahhitlerin katılmaması nedeniyle bu ihalelerin düştüğünü ve belediye başkanlarınca da bu yöntemin “kanuna karşı hile” şeklinde kullanıldığını aktaran Özhaseki, oldukça dikkati çeken bir tespitin altını çizdi ve şöyle konuştu:
“Bazıları da ahlaki bir şey olmamakla birlikte, bunu bir koz olarak kullanıyor! Kaçak olarak gördüğü, mesela 20 yer varsa, eğer iş yeriyse, gidip her birinin gözüne ‘bir gözüküyor’ ay başlarında. Bu da kulağımıza geliyor. Bunları da biliyoruz. Yıkması lazım, yıkmıyor… Ama göz yumduğu için de kirli ilişkiler başlıyor. Derken bir sorunlar yumağıyla karşı karşıya kalıyoruz.”
Komisyonda görüşülen tasarı ile beraber, vatandaşa önce kendi rızası ve beyanıyla müracaat hakkı tanındığını dile getiren Özhaseki, yapı kayıt belgesi verildiği takdirde yapılara elektrik, su ve doğalgazın bağlanabileceğini söyledi.
Özhaseki, “Belediye başkanları, hapis cezasından tabi haliyle kurtarılmış oluyor. Vatandaş da kaçaklıktan, komşusundan almaktan, kavgadan, beladan kurtulmuş oluyor. Yıkım kararları durmuş oluyor, idari para cezaları düşüyor” açıklamasında bulundu.
Bunun herhangi bir şekilde bir müktesep oluşturmadığını da vurgulayan Özhaseki, “Yani vatandaşın hali hazırdaki oturduğu yer imarda 6 kat gözüküyor ama bir kat ilave etmiş, 7 kat. Yıktığı zaman o 7 katlı hakkı almıyor. Belediyesine gidiyor, meri mevzuatta ne varsa ona uygun yapıyor. Biz sadece ne varsa bir kayıt altına alıyoruz. O kayıtla birlikte de devletle olan bu ihtilaflarını çözüme kavuşturuyoruz” ifadelerini kullandı.
-NE DENMİŞTİ?-
Hatay noktasında Mimarlar Odası tarafından paylaşılan eleştiriler ise unutulmadı. Son açıklamasında, ‘Yurttaşların mağduriyeti gerekçe gösterilerek gündeme getirilen ‘İmar Affı’ ile; kıyı alanları, tarım arazileri, orman alanları, içme suyu havzaları ve tarihi, doğal, arkeolojik sit alanları üzerine inşa edilen bina ve tesisler dâhil olmak üzere, bütün kaçak yapıların yasal hale getirilmesi söz konusudur” diyen Mimarlar Odası Hatay Şubesi Başkanı Mustafa Özçelik, şu net eleştirinin altını özenle çizmişti:
“TMMOB Mimarlar Odası olarak; seçim sürecinde, ‘İmar Barışı’ olarak topluma sunulan kaçak yapılaşma affının; halkın can güvenliğini tehlikeye atan, tarihsel ve doğal alanları tahrip eden, hukuk dışı uygulamaları yasallaştıran ve kentlerimizi yaşanmaz hale getiren bu girişimin geri çekilmesi gerektiğini ve sürecin takipçisi olacağımızı, kamuoyuna saygı ile duyururuz.”
Bir tarafta Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki tarafından Ankara’da paylaşılan ‘olacaklar’, diğer taraftan Mimarlar Odası Hatay Şubesi Başkanı Mustafa Özçelik tarafından Hatay ve diğer illerde yasa kaynaklı ‘yaşanabilecekler’ var. Kentsel Dönüşüm’ün Antakya’sının bu tartışmanın neresinde kaldığı ya da Antakya’dan geriye ‘ne kadar kaldığı’ ise hayli tartışmalı! Bunu da tartışalım mı? -Tamer Yazar-