Kimse Önünü Göremiyor…

      Ekonomideki belirsizlik sürüyor.       Kimse önünü göremiyor.       Bırakın yarının ne olacağını, bir saat sonrası bile neyin ne olacağı belli değil.       Yanlış alınan ekonomik kararlar nedeniyle döviz kurlarındaki dengesiz artış yine hangi amaçla alındığı bilinmeyen kararlar sonucu aşağı doğru iniş eğilimi göstermiştir.       Bu iniş belli bir süre sonra yeniden yükselişe geçmiştir. Yükselişin […]

      Ekonomideki belirsizlik sürüyor.

      Kimse önünü göremiyor.

      Bırakın yarının ne olacağını, bir saat sonrası bile neyin ne olacağı belli değil.

      Yanlış alınan ekonomik kararlar nedeniyle döviz kurlarındaki dengesiz artış yine hangi amaçla alındığı bilinmeyen kararlar sonucu aşağı doğru iniş eğilimi göstermiştir.

      Bu iniş belli bir süre sonra yeniden yükselişe geçmiştir. Yükselişin zaman içinde nerede duracağı, dengenin sağlanacağı ve normal bir seviyede kalacağı ise henüz belli değildir.

      Böylesi bir ortamda olan yine dar gelirliye oluyor.

         Açlık ve yoksulluk sınırında bulunanların, dar gelirlilerin kara kara düşündüğü bir ortam oluşmuş durumda.

         Kimse ne yapacağını, nasıl hareket edeceğini, hangi doğrultuda adımlar atacağını kestiremiyor. Kestiremeyince de belirsizlik daha da derin izler bırakıyor.

         Elbette ki bu durumdan hoşnut olan ve paralarına para katan, servetlerini daha da arttıranlar olabilecektir.

         Ancak bunların sayısının ve nüfusumuza göre oranının fazlaca yüksek olmadığını kabul etmek gerek.

         Büyük bir kesim geceleri döviz alım satımı yapma imkânlarından yoksun olduğu için geçtiğimiz haftaki hareketlilik dar gelirliler için söz konusu olmasa gerek.

         Bu durumda olan yine dar gelirliye, açlık ve yoksulluk sınırında bulunan kesime oluyor. Yine zararı bunlar görüyor, yükü bunlar taşımak zorunda kalıyor.

         Hiç olmazsa bu gerçekler göz önünde tutulmak suretiyle, bundan sonra alınacak kararlar, atılacak adımlar, çizilecek yol haritası hazırlanmalı ve bu doğrultuda hareket edilmelidir.

         Yine şapkamızı önümüze koyup ekonominin kuralları içerisinde kalarak neden bu hallere geldiğimizi düşünmek gerekir.

         Herkes Mersine giderken biz tersine gittik.

         Yani iktisat kanunları gereği enflasyonla mücadele edebilmek için faizlerin arttırılması ve böylece döviz kurlarındaki muhtemel yükselişin önüne geçilmesi gerekir iken aksine bir yol izlendi.

         İktisat kanunları ile taban tabana zıt olan bu uygulama sonucunda döviz kurları yıkarı doğru hızla bir çıkış gösterdi.

         Buna karşılık faizlerde istenen düşüş sağlanamadı. Fiyatlar anormal bir şekilde arttı.

         Ekonomi allak bullak oldu. Kimse önünü göremez bir hale geldi.

         Oysaki iktisat kanunları gereği enflasyonun hızla arttığı bir dönemde milli paranın değerinin korunması için faizlerin arttırılması ve böylece döviz kurlarındaki yükselişin önüne geçilmesi gerekir idi.

         Bu yapılmadı, aksine bir yol izlenmek suretiyle bugünlere gelindi.

         Şimdi ne oldu?

         Faizleri düşüreceğim denilirken ,dövize endeksli hesap uygulaması yoluyla gizli bir faiz artırımı yoluna gidildi. Böylece ekonomideki karmaşık hal daha da çözümsüzlük yumağına dönüşmüş oldu.

         Şimdi herkes Mersine giderken biz tersine gitmeyelim diyerekten ekonominin kuralları doğrultusunda hareket etmek ve gece yarısı kararları yerine gündüzleyin alınan ve şeffaf olan kararlar alınmak suretiyle var olan ekonomik krizden çıkmanın yolları aranmalı, bulunmalı ve yaşama geçirilmelidir.

         Böyle yapıldığı takdirde en az zararla sorunun üstesinden gelineceği kanısındayız…

                                                                  nabiinal@hotmail.com

Exit mobile version