Kısır Döngü…

      Dünya, kendilerine engel teşkil ettiğini zannettikleri kişileri bertaraf edebilmek için alınan kararların, atılan adımların birçoğunun geriye teptiğini, yarar yerine zarar verdiğini gösteren örneklerle doludur.       Bu durum normal yaşam için geçerli olduğu gibi siyaset sahnesinde görev üstlenenler içinde geçerliliğini korur.       Birçok kişi kendi beklentilerini engelleyeceğini sandığı insanları saf dışı bırakmak ve böylece emellerine […]

      Dünya, kendilerine engel teşkil ettiğini zannettikleri kişileri bertaraf edebilmek için alınan kararların, atılan adımların birçoğunun geriye teptiğini, yarar yerine zarar verdiğini gösteren örneklerle doludur.

      Bu durum normal yaşam için geçerli olduğu gibi siyaset sahnesinde görev üstlenenler içinde geçerliliğini korur.

      Birçok kişi kendi beklentilerini engelleyeceğini sandığı insanları saf dışı bırakmak ve böylece emellerine ulaşabilmek içinde, atılan yanlış adımlara ve alınan yanlış kararlara tanık olmuştur.

      Bunun gibi siyaset sahnesinde de aynı sonuçlar kendini gösterir.

      Eğer bir kişinin, bulunduğu konum itibariyle beklentilerine engel olacağı ve böylece o beklentinin gerçekleşmesinin önünde duracağı düşüncesi hakim ise, o kişi nerede yanlış yaptığını, neden amacına ulaşamayacağını düşüneceğine, kendisine engel olduğunu sandığı kişiyi bertaraf etmek için kararlar alır, adımlar atar ve bu doğrultuda bir yol haritası belirler.

      Ama kısa süre sonra, bunun kendisine yarar değil zarar vereceği ortaya çıkar. Bu kez de oluşan zararı telafi edebilmek için çaba sarf etme, kararlar alma ve adımlar atma zorunda kalır.

      Böylece bu kısır döngü devam edip gider.

      Sonuç itibariyle yanlış yolda olan kişi, hazırladığı tuzağa kendisi düşer ve amacına ulaşamaz.

      Bu tür hareketlere yaşamın her alanında rastlanır.

      Karşısındakine tuzak kurulur ve bu tuzağa karşınındakinin düşebilmesi içinde adımlar atılır, kararlar alınır ve bu kararlar yaşama geçirilir.

      Ama aradan kısa bir süre geçtikten sonra, tuzağa düşenin karşısındaki değil, kendi olduğu anlaşılır. Böyle olunca da pirincin taşını ayıklayabilmek için çaba üstüne çaba sarf edilir.

      Yanlıştan dönebilmek için, yeniden kararlar alınır. Yeniden bir yol haritası belirlenir. Yeni yeni tuzaklar kurulmaya başlanır.

      Ve böylece kısır döngü devam edip gider.

      Bu şekilde hareket edileceğine, insanın öz eleştiri yapmak suretiyle yanlışlarını görmesi, hatalarını düzeltmesi ve bunun sonucu olarakta kendine engel gördüğü kişinin nerelerde doğru adımlar attığını anlaması gerekir.

      Hayat bize çoğu kez bunun aksine bir yol izlendiğini göstermektedir.

      Böyle olunca da, ders alma yerine, yanlışı yeni yanlışlarla düzeltme yoluna gidilmek istenir, eski defterler karıştırılır, yıllar önce engel görünen kişinin yaptıkları araştırılır.

      Engel görünen kişinin yaptıkları işler, söyledikleri sözler, attıkları adımlar didik didik edilir. Zorlama ile bir şey bulunduğu sanılarak o husus gündeme taşınır ve bunun üzerine yeni yanlışlar yapılmaya başlanır.

      Bunun sonucu olarakta yanlışı düzeltme yerine, yanlışı yanlışla devam ettirme gibi garip bir durum ortaya çıkar.

      Bu nedenledir ki; insanların gerçeği görmesi ve doğru adımlar atmak suretiyle engelleri aşması daha doğru bir hareket olsa gerek.

      Eğer böyle yapılır, yani yanlışı yanlışla düzeltme yerine, doğruya yönelmek suretiyle olumlu adımlar atılma yoluna gidilirse, bundan hem birey, hem toplum, hem ülke ve hem de dünya yarar görür.

      Bu hususları göz önünde tutmak suretiyle hareket etmenin yararlı olacağı kansıdayız.

      Olumsuz sonuçlar vereceği belli olan tuzaklar kurma yerine, doğru kararlar alınması yoluna gidildiği takdirde, bunun yararları kısa sürede kendini gösterecektir.

      Bu yazdıklarımız ve anlatmaya çalıştıklarımız doğrultusunda hareket etmenin doğru sonuç vereceği kanısındayız.

      İnsanların bu gerçeği görerek, doğru adımlar atması gerekliliğini bir kez daha anımsatmakta yarar görüyoruz…

      nabiinal@hotmail.com

Exit mobile version