Türkiye’de çürümüşlük, çöküntü, kokuşmuşluk tek kesimde değil. Örtük ve sinsi olanı sözde soldan geliyor. Daha tehlikeli. Burnumuzu tutsak da boşuna.
Yeni örneğini 31. Antalya Film Festivalinden yayıldı. (Tersi 13 oluyor.) İfadesiz bakışlı bir yönetmene en iyi yönetmen ödülü “taktim etmişler.” Nasıl bir film yapmış bu en iyi yönetmen? 1980’nin hemen öncesinde Ankara Bahçelievler’de, Türkiye İşçi Partisi kongresine gelen yedi TİP üyesi gencin, ev basılarak vahşice öldürülmelerinin, yakın tarihimizdeki en kanlı faşist kıyımlardan birinin, kıyımcıları, faşistleri “anlamak” amaçlı sinema filmini yapmış! Anlamak! Çok önemli.
Anlamak için kimlere danışmışlar? Başta kıyımın baş suçlusu, idamdan serbest bırakılmış, kendi pis çevresinde İdiamin takma adlı, günümüzün saygın “iş insanı” Haluk Kırcı’ya danışmışlar. Danışanların başındaysa en iyi yönetmenin yanı sıra ünlü şair Akif Kurtuluş ile yine ünlü düşünür Tanıl Bora geliyor. Danışmak çok tatmin edici gelmiş olmalı ki gayet hoşnut, filmi yapabilmişler.
Kimileri “Filmi izlemeden. “diye başlayan tiratlar atabilir. Bu zırvanın neyini izleyecek insanlar. Efem, sorun kıyımı kimlerin yaptığı değil, iki yanın her an yer değiştirebileceğiymiş! Breh breh… Vay vay. Zaten bu tayfa hep çokbilmişti, bu kez de bilmişler. Sizde ar, haya hiç mi yok.
Siz nasıl yedi gençle, onlara kıyan Haluk Kırcıları, Abdullah Çatlıları, Muhsin Yazıcıoğluları, Ali Yurtaslanları, Alparslan Türkeşleri… eşitler, kıyımcıları anlamaktan söz edebilirsiniz?..
Bu pis işi güya eleştiren bazı yazarlarsa “Araştırırken ‘devleti’ bulamadın mı?..” sorusuyla acayip eleştiri yöneltiyorlar. Çok ağır eleştiri! Daha hâlâ anlayamamışlar, bu kıyımlar devleti yönetecek erkleri ele alamamaktan, almamaktan, faşizme terk etmekten yapılabildi. Bir milim ilerlememişler. Yetmişlerde neydiyseler aynılar.
Kıyımcı anlamaya çalışmanın altında pkkseverlik yatıyor olmasın. Bu olasılık hiç yabana atılır gibi değil. Üzerine düşünün derim.