Kökü Dışarıda

Bir zamanlar dilden düşmeyen bir tümce vardı: Kökü dışarıda! Bunun anlamı hainliğe dek varmaktaydı. Şimdi yerli ve milli diye bir laf var ya. Bu ise kökü dışarıda. Yani sosyalist misin, komünist misin, kökün dışarda oluyor. Ceza yasalarına bile bu bakış egemendir. Emeğin sınıfsal haklarını savunmak amacıyla, eşitlik, özgürlük, kardeşlik birikiminin evrensel donanımını öğrenmek ve kendi […]

Bir zamanlar dilden düşmeyen bir tümce vardı: Kökü dışarıda! Bunun anlamı hainliğe dek varmaktaydı. Şimdi yerli ve milli diye bir laf var ya. Bu ise kökü dışarıda. Yani sosyalist misin, komünist misin, kökün dışarda oluyor. Ceza yasalarına bile bu bakış egemendir. Emeğin sınıfsal haklarını savunmak amacıyla, eşitlik, özgürlük, kardeşlik birikiminin evrensel donanımını öğrenmek ve kendi yurdunun direnişinde de anlamlı kılmak neredeyse suç sayılıyor; neredeyse değil suç!

Anamalcı (kapitalist) düzene bakalım. Anamalcı düzeni benimsemek, savunmak, dilediği yerde örgütlemek hiçbir zaman suç olmadığı gibi genellikle övünç nedenidir. Her yer, her kanal açıktır. Giderek yayılmacılığı bile, faşizmi bile savunmak alabildiğine serbesttir.

Bir sınıfın diğer bir sınıf üzerine tahakkümünü tesis etmek… türünden suç vardı. Yazımı değiştirilse de bugün de alası var. Düşünelim; yüzyıllardır egemen sömürücü sınıflar (derebeyleri, sermaye-kapitalistler) sömürdükleri güçsüz sınıflar üzerinde tahakküm tesis etmek ne söz, kırıp geçirmiyorlar mı? Bu düzenlerin her saniyesi bu tahakkümle dolu değil mi? Geçmişte dengeyi gözetmek için belki, o da işlemeyen, uygulanmayan bir-iki madde vardıysa bile bugün artık yok. Kapitalizmin kökü içerde mi?

Olmadığını herkes bilir. Türkiye toprak düzeninden, monarşiden cumhuriyete geçmiş bir ülke. İlk on beş yıldan sonrası Türk Devriminin, Atatürk Devriminin içini boşaltmakla, işlevsizleştirilmesiyle, devrimin kazınması, yok edilmesiyle geçti. Tam anlamıyla kapitalistleşemedi. Kentsoylu sınıf oluşamadı. Her kurum çarpık. Sermaye yoktu. Olan da işin kolayını buldu; yabancı sermayenin işbirlikçiliği (komprador) işine geldi. Kapitalizm, kompradorluk, giderek faşizm kökü dışarda akımlardır, anlayışlardır. Giderek İhvanı Müslimin, Seyyit Kutub, İmam Eşari, İmam Gazali… dışarıdan kişilerdir.

Kaldı ki asıl suç olması gereken bu rejimlerdir. Halkı yoksullaştırır, sürekli çaresiz duruma düşürür, çocuklar, kadınlar aşağılanır, onurları incitilir. Göç yollarında denizlerde, ırmaklarda boğulur. Tüm dünya nüfusuna yetecek gıdadan yoksullara açlıktan ölmek düşer. Hastalıkların pençesinde kıvranmak düşer. Salgınlar onlar içindir. Kilometrelerce yürümek, bombalar altında paramparça olmak onlar için…

Siz hiç Adam Smith, D. Ricardo, J. M. Keynes, J. S. Mill… gibi kuramcıların kitaplarının yasaklandığını, suç sayıldığını duydunuz mu? Yıllarca hapis yatıldığını?.. Yayımlayanın, çevirenin cezaevinde dövülerek öldürüldüğünü?..

Ne ki Karl Marks, F. Engels, J. Stalin, V. I. Lenin, L. Troçki, Bakunin… adeta kara listedir. Oysa Kapital kapitalizmi en doğru, bilimsel çözümleyen, hâlâ aşılamamış yapıttır, klasiktir. Marks da Engels de çöküş, sömürgecilik döneminde Osmanlıdan, Türkiye’den yana yaklaşımlarını yetkin biçimde yazmış, bugüne bırakmışlardır (Doğu Sorunu). Lenin, Türk Devriminin utkuyla sonuçlanmasında en büyük payı olanlardandır.

Atatürk ölür ölmez, 1940 der demez, kısa süre önce ülkemizi işgal edenlerle, ulusumuza tarif edilmez kötülük edenlerle Türkiye’nin sultanseverleri, konukseverleri, işbirlikçileri, dincileri, ağaları can ciğer kuzu sarması oldular. Atatürk’ün kendisinden sonra da dostluğun bozulmamasını öğütlediği SSCB yeniden Moskof oldu. İlk Meclis’te kızıl yıldızlı kalpakla dolaşanlar bir anda yok olmayı yeğlediler. Stalin’in istekleri, Boğazlar falan hikâyedir. Üretilmiş gerekçedir. Böyle olduğunu İsmet İnönü de söyler. Sizin aklınız alıyor mu, toprak dağıttırmayan ağaların, Bolşeviklerle dostluğun sürmesini isteyeceklerini?..

Ardından yaşananları herkes biliyor. Everybody Knows…

Akın akın büyükşehirlere topraksız köylü akını. Türkiye’ye doluşan “barış gönüllüleri.” Meğer casuslarmış; kökü dışarıda. 1960’tan başlayarak Almanya’ya ve diğer ülkelere emek göçü. İnsanını rezil rüsva etme hamleleri. Kökü dışarda. USA’nın 6.filosunu kıble belleyip namaza duranlar; kökü dışarıda. Faşist ülkücü komando kamplarında silahlı eğitimler, USA’dan gelen maaşlar, kıyımlar… Kökü dışarıda. Maraş, Çorum kıyımlarında yüzlerce can hunharca öldürülürken MHP yapılarında toplantı, plan yapan biri vardı: Alexandr Peck! Kökü dışarda.  12 Eylül 1980 faşist darbesi sabah suları “başarıldığında” Carter’in kulağına eğilen ne diyordu: Bizim çocuklar başardı! Kökü dışarıda.

Exit mobile version