Koltuk aşkı bir başka oluyor. Hele bu koltuk aşkı bir tutkuya dönüşürse durum dahada değişiyor.
Bulundukları makamı terk etmek istemeyen, yada bir kez daha o makamda oturabilmek için çaba sarf edenler olduğu gibi, o makamı elde etmek için uğraş verenlerde bulunmaktadır.
İste bu aşk, bu tutku neticesi olarakta karmaşık bir durum ortaya çıkıyor, karşılık atışmalarda oluyor.
Son günlerde böylesi bir ortamın var olduğunu görmekten üzüntü duymaktayız.
Uyarılara kulak verilmiyor.
Gösterilen doğru yolda adımlar atılmıyor.
Yanlışı yanlışla düzeltme yoluna gidiliyor.
Koltuk sevdası bazılarının gözlerini öylesine karartmış ki, attığı yanlış adımlardan geri dönüş yapamıyorlar, aksine yanlışta ısrarcı oluyorlar.
Seçim atmosferine girildiği şu günlerde, iç açıcı olmayan bu durumu görmekten herhalde sevinç duyulmamaktadır.
Yapılanlar, toplum katında değerlendirilmeye alınmakta ve bunun sonucu olarakta gereken not verilmektedir.
Oysaki koltuk, bugün biri için, yarın öbürü için vardır.
Bugün o koltukta oturanın yerine yarın başka birinin gelmesi, demokrasinin gereği olarak kabul edilmelidir.
Eğer bu gerçek göz ardı edilmez ve buna göre adımlar atılma yoluna gidilirse, sertleşme, kırıcı sözler, kamplaşmayı oluşturacak tutum ve davranışlar olmaz yada en aza iner.
Siyaset sahnesinde görev alanların bu gerçeği bilmesi ve buna göre de kendilerine bir yol çizmesi gerekir.
Bu doğrultuda gereken olumlu adımlar atılırsa, bugün o koltukta oturanın yerine günü geldiğinde başkasına verilebileceği hatırdan uzak tutulmaz.
Böyle olunca da demokrasinin kuralları aynen uygulama imkânı kazanır.
Seçime gireceklerin, koltuğa oturmak isteyeceklerin, bir süre daha bu koltukta oturmaya devam edeceklerin, bu hususu göz ardı etmeden kendilerine çekidüzen vermeleri gerekir. Aksine bir yol izlenerek koltuğa sahip olabilmek için yanlış kararlar ve yanlış adımlar atılmasına yol açan, hatalı tutum ve davranışlar yapıldığı takdirde ,bunu yapanların büyük zararlar göreceğini unutmamak gerekir.
Siyaset sahnesinde son zamanlarda görünenler bunun aksine bir yol izlediğini bize göstermektedir.
Böyle oluncada, yanlışı yanlışla düzeltme anlayışı ortaya çıkmakta ve bunun sonucu olarakta karanlık bir tablo bizi karşılamaktadır.
İnsanın içini karartan bu karanlık tablonun ortadan kalkması ve aydınlık bir gelecek için, gerekenler yapılmalı ve böylece ülkenin geleceğinin aydınlık ve güneşli bir ortama kavuşması sağlanmalıdır.
Bunları hatırlamakta yarar görüyor ve herkesin bu doğrultuda kendine düşen görevi yerine getirmesi gerekliliğini hatırlatıyoruz…
nabiinal@hotmail.com