Yalnızlıkla yönsüzlüğü bir cümlede kullanmak istiyorum, olmuyor…
Yolculuk da olabilir,
Anlamla anlamsızlığı…
Bir kedinin kaygısı veyahut bir tavşanın telaşı ama en çok da bir canlının barınma ve güvende olma durumu…
Bir kördüğüm, yaşama yeni öfkeler katıp duruyor sanki…
Doğanın anlamlandıramadığı bir öfke…
Körelen yanlarımızı konuşamıyoruz,
Geleceği, zamanı ve yaşamı…
Gün gelir dokunduğunuz her cümle dolambaçlı bir yalnızlığa itilir…
Bir yerden kalkıp, uzunca bir mesafeyi yoklar gibi, uzunca bir yalnızlığa
Çünkü bu çağ, sözcükleri tüketme çağıdır…
Boğuntunun ve uzaklaşmanın çağı…
Bazı tanımlar sürekli değişir, her mevsime sırnaşan bir iklime uyanır…
Konuşsanız da yalnızsınız, izleseniz de…
Kalabalığa fısıldayamıyorsanız hepten yalnızlığa gömülmüşsünüz demektir…
Göbek bağına işlenmiş motifleri, ya da bir çığlığa dışarıdan eklemlenen vahlanmayı…
Sahi geveleme nerede başlar?
Kalabalıklaşan cümleler nasıl bulaşır?
Toplumun bir ağızdan söylendiği ya da bireyin soluksuz kaldığı o kavisli zaman…
Öyle ya da böyle bir gösteriş çağına eviriliyor…
“Sanal âlemde gezinmek” tanımını yoklayıp yeniden türetmeli…
Beğen butonları, yüzümüzde paralanan sayısız mouse işaretçisi, olur olmaz eklenen metinler…
Hırsın ve tüketmenin el üstünde tutulduğu bu çağ, hangi emeğin alın teriyle ilgilidir?
Yığınlaşan bir cümle, hangi metnin sesine ortak olabilir?
Yalnızlıkla yönsüzlüğü bir cümlede kullanmak istiyorum, olmuyor…
Yolculuk da olabilir,
Anlamla anlamsızlığı…
Bir kedinin kaygısı veyahut bir tavşanın telaşı ama en çok da bir canlının barınma ve güvende olma durumu…
Sokakta, kalabalıkta, yalnızken, çocukken…
Doğadaki her kaygının kesişip, ipe dolandığı o garip ruh hali…
Birkaç durak gerisindeyiz yaşamın, birkaç ses uzağında…
Sözcükleri öfkeyle kirletmenin hüner sayıldığı bir uçuruma dalıyoruz…
Gündelik bilgilerle yoklanıyoruz
Kulak misafiri bir şiddetle
Uzman görünümlü etiketlerin dünyasına hapsediliyoruz…
Bir iç körlük ya da bir kördüğüm…
Kararsız adımlar bir sanrı olarak tanımlanabilir fakat yitirdiklerimizin yanında bir hiç…
Çünkü bu çağ tanıklığın çağıdır aynı zamanda…
Boğuntunun ve uzaklaşmanın çağı…
Bu çağ, öfkeli yanıyla yüzleşmeli önce…
Kibriyle yüzleşmeli
Ayıklanmamış sözcükleriyle…
Yalnızlık, kendine kavuşma isteğidir belki, kendi zamanına savrulma isteği…